Bir Bilim Uzmanının Uçsuz Bucaksız Gök Kubbeyi Dolaşması

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Bir bilim uzmanı arkadaşa sahip olduğum için çok şanslıyım, fakat o hep işleriyle meşgul. Defalarca gerçekleştiremediğimiz ve her defasında iptal etmek zorunda kaldığımız randevuların ardından nihayetinde bir gün onun, etrafı dağlar, göller ile çevrili güzel manzaralı evinde buluştuk. Çeşitli konular hakkında uzun uzun konuştuktan sonra hipnoz konusuna aşırı merak duyduğundan denemeye karar verdi.

Çok hızlı bir şekilde hipnoz oldu. Fakat bu hipnoz seansının şaşırtıcı olan yanı, o Üç Diyar İçindeki geçmiş yaşamlarının nasıl olduğunu göremedi. Bunun yerine onun uçsuz bucaksız evrene girmesine ve devasa gök kubbeyi bir uzay aracı hızında gezmesine ve böylece onların kelimeler ötesi muazzamlığını görmesine izin verildi. Evren gerçekten de sınırsız genişlikte ve sonsuz derinliktedir. Arkadaşım oradayken sanki evrende her şeyi tek başına izleyen tek yaşammış gibi kendisini sonsuz büyüklükte hissetti.

Uçsuz bucaksız evrende, yıldızların arasında dolaştı. İlk başta çok derin bir boyutu ziyaret etti, sonra çok sayıda parlak yıldızlar gördü. O anda, ona şunu sordum: “Yıldızların hangisinin size uygun olduğunu görebiliyor musun?” Bu soruyu duyunca bana az önce her yerde gördüğü çok fazla sayıda yıldızın hepsinin aniden kaybolduğunu ve sadece pembesi ışıklar yayan tek bir parlak yıldızın karşısında kaldığını söyledi. O yıldız uzaktaki bir ufuk çizgisinin ötesinden arkadaşımın gözlerinin önüne çıktı, fakat gözlerini kamaştırmadı. Aksine, o yıldızın sıcak ve sevgi dolu olduğunu hissetti. Böyle bir yanıt karşısında arkadaşım şaşırmıştı. Neden tüm yıldızların arasından özel ve ayrıcalıklı sadece tek bir yıldız böyle parlak pembemsi ışıklar yayıyordu? Evren gerçekten de sırlarla dolu!

Tüm hipnoz seansı boyunca arkadaşım bizim boyutumuz ile Evren arasında çeşitli geçişler yaptı. Bana dağlar, nehirler ve büyük beyaz bir ev gördüğünden bahsedip durdu ve İngilizce olarak bana şunları söyledi: “Ben boyutlar arasında yolculuk yapmayı çok seviyorum”. Bu yolculuğu Disney Dünyasındaki uzaya benzetilmiş olduğunu da söyledi.

Kısa bir dinlenmenin ardından gözlerini açtı ve etrafına baktı. Ev hala yerindeydi. Yatak örtüsüne dokundu ve şöyle söyledi: “Bu izlediğimiz herhangi bir film veya Disney Dünyası değildi, değil mi? Ben tekrar bir kez daha hipnotize olmak istiyorum.” Ben sevinçle kabul ettim.

O yine hızlı bir şekilde hipnoz durumuna girdi ve şunları söyledi: “Uzanmış şekilde yatakta olduğumu biliyorum, fakat şimdi gene sanki uzay aracının içinde yükseliyormuşum gibi hissediyorum, hızla yükselmeye devam ediyorum. Ve yine artık yukarıdayım.” Bu sefer artık son derece temiz ve odaklanmış zihniyle uçsuz bucaksız evreni dikkatlice inceliyordu. Onun anlattıkları bir illüzyon değildi, bu belirli bir sansasyonel deneyimdi. Orada gördüğü evrenin kelimelerle anlatılamaz ihtişam ve görkemine tanık olurken, insanlığın güçsüzlüğü ve modern bilimin darlığının farkına vararak benimle konuşmaya hatta bazen şakalaşmaya devam ediyordu.

Bu hipnoz seansında karşımızda zihni bulanık ve herhangi bir illüzyonu anında kabul eden birisi değil, daha küçük yaşlarından itibaren modern bilimi benimseyen, doktora unvanına sahip, üniversitede çalışan, her şeyi emin bir şekilde bilen ve zihninde hiçbir şeyi karıştırmayan bir insan vardı. Hipnoz seansı sırasında bunların hepsinin bir halüsinasyon olmadığından emin olmak için birkaç kez gözlerini açtı, fakat zihnine dışarıdan herhangi bir müdahalenin olmadığından net bir anlayışı vardı. O gerçekten de gerçek olayları kendi üzerinde yaşadı.

O sadece tek bir şey için, tarihte kendi reenkarnasyonlarını görmesinin mümkün olmamasından pişmandı.

Çince metin: http://www.zhengjian.org/zj/articles/2007/3/29/42998.html

* * *

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.