Tarihsel Figürler: General Yue Fei “Çin Tarihinde Sadakatin Ebedi Sembolü”

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

General Yue Fei, Çin tarihinde sadakatin ebedi sembolü
(Resimleyen: Yeuan Fang / Epoch Times)

Yue Fei (M.S. 1103-1142), Çin’in en ünlü generallerinden biridir. Kuzey Song Hanedanlığı döneminin sonunda doğan Yue Fei, sadece askeri başarıları için değil, aynı zamanda yüksek ahlaki standartları ile de biliniyordu. O, Çin tarihinde sadakatin ebedi sembolüdür.

Yue Fei’nin çocukluğu çok kötü geçti ve yoksulluktan dolayı okula dahi gidemedi. Fakat onun öğrenmek için yoğun isteği yaşlı bir savaş sanatçısını etkiledi ve daha sonra onu hiçbir ücret talep etmeden öğrencisi olarak kabul etti. Yue Fei, öğretmenini hayal kırıklığına uğratmadı. O, büyük bir çalışkanlık ve minnetle, edebiyat ve dövüş sanatları konularında en sevdiği öğrencisi oldu. Yetişkinlik döneminde, okçulukta gösterdiği olağanüstü becerilerini takdir etmek isteyen öğretmeni tarafından Yue Fei’ye “kutsal silah” olarak adlandırılan bir tatar yayı hediye etti. Öğretmeni vefa ettiğinde, Yue Fei derinden üzüldü. O, hayatı boyunca bu tatar yayını yanında taşıdı.

Yue Fei, M.S. 1125 civarında, Jurchens adlı bir azınlığın kuzeyden Çin’i istila ettiği dönemde askerlik hayatına başladı. İmparatorluk sarayında yetenekli savaşçılara son derecede ihtiyaç duyuluyordu. Fakat Yue Fei bir ikilemle karşı karşıyaydı: bir yandan o istilacılar ile savaşmak ve ülkesini savunmak isterken, diğer yandan da geri de kalıp yaşlı annesi ile ilgilenmek istiyordu. O, Çin’in sadakat ve hayırlı evlat olma erdemleri arasında kaldı ve ne yapacağını bilemedi. Annesi onu teşvik etmek için ondan gömleğini çıkartmasını istedi ve sırtına jing zhong bao guo (sadakatle ülkeye hizmet etmek) anlamına gelen dört Çince karakterin dövmesini yaptı. Bu durumda, hem annesinin isteğini hem de ülkesine karşı görevini yerine getirebileceği için Yue Fei derhal savaşa gitti. Askeri görevini tamamladıktan sonra Yue Fei, annesine bakmak için hemen memleketine döndü. O her gün annesini selamladı ve onun için bitkisel ilaç hazırladı.

1127 yılında, Jurchens tekrar Kuzey Song’un başkenti Kaifeng’e saldırdı ve imparatoru, imparatorun babasını ve saraydaki yüzlerce lideri esir aldılar. İmparatorun kardeşi kaçmayı başardı ve Yazgtze Nehri’nin diğer tarafında Güney Song hükümetini kurdu. Aynı sene Yue Fei, Güney Song ordusuna katıldı ve askeri bir lider oldu. M.S. 1128 ve 1133 yılları arasında, Güney Song askeri Jurchens’e karşı savaşlarda birçok yenilgi yaşadı, fakat Yue Fei hiçbir zaman mağlup olmadı ve o zor zamanlarda ulusal bir umut sembolü haline geldi.

Büyük bir ordunun komutanı olarak Yue Fei askerlerini sıkı bir şekilde yönetti ve kasabalardan geçerken halktan hiçbir şekilde yararlanmamalarını emretti. Ordusu halk arasında “Yağma yok, açlıktan ölseler bile; Soygun yok, soğuktan donarlarsa bile.” olarak biliniyordu. Bu sıkı disiplin ile beraber, Yue Fei askerlerini koruyup kollama konusunda da oldukça ünlüydü. Savaşlar sırasında, hep en önde yer alıyor ve askerlerine büyük cesaret örneği sergiliyordu. Savaş olmadığı zaman, eğer askerleri hastalanırsa, bizzat onlara ilaç veriyordu. Eğer savaşta ölen olursa Yue Fei ailelerine yardımcı oluyordu. İmparatorluk sarayından aldığı ödülleri askerleriyle paylaşırdı.

Yue Fei ve ordusu, milleti korumaları ile biliniyordu. Yeni Güney Song Hanedanı kurulduktan birkaç yıl sonra, Yue Fei bir isyanı durdurmak için gönderildi. O isyanı dindirdi, fakat Güney Song ona kasabadaki herkese ölüm cezası vermesine emretti. Yue Fei bu emir karşısında tereddüt etti, sıradan vatandaşların hayatlarını bağışlanması için tekrar tekrar yalvardı. Sonunda sadece isyanı başlatan kişilere ölüm cezası verilmesi için imparatoru ikna etmeyi başardı. Kasabadaki insanlar hayatlarını kurtardığı için Yue Fei’ye minnettarlık duydular.

1133 yılında, imparator Yue Fei’nin halkın ve imparatorun refahına sadakatini kutlamak için ona “Yue Fei’nin En Yüksek Sadakati” yazılı bir bayrak verdi.

M.S. 1134 ve 1140 yılları arasında, Yue Fei kuzeydeki azınlıkların üzerine gitmeye başladı ve Yangtze Nehrinin güney bölgesindeki birçok toprağı geri aldı. Yue ordusu, Güney Song hükümetinin ana kuvveti oldu ve onun cesareti büyük ün kazandı. Bir defasında, subaylarından bir tarafından yönetilen Yue ordusundan yaklaşık 300 asker aniden Juchen’in 6,000 askeri ve 1,000 süvarisi ile karşılaşınca, hiç panik hissetmeden kanlarının son damlasına kadar büyük bir mücadele gösterdiler. Savaştan hiç kimse sağ kurtulmadı ama Juchen’de yaklaşık 1,000 askerini kaybetti. Savaş alanında, Yue ordusunu yöneten subayın cesedi üzerinden iki kutu demir ok ucu toplandı.

Bu savaştan kısa bir süre sonra, Yue Fei’nin 22 yaşındaki oğlu tarafından yönetilen 800 asker Jurchen’in 100,000’den fazla askerini yendi ve Jurchen askeri kaçmak zorunda kaldı. Yardımcı askerler vardığında, Yue ordusunun kalan askerlerinin miğferlerinden, zırhlarına, mızraklarından atlarına kadar her şey kan içindeydi. Juchens ordusunun baş generali derin bir şekilde iç çekerek, “Bir dağı yerinden taşımak Yue ordusunu yenmekten daha kolaydır!” dedi.

Fakat Yue Fei’nin kaybedilen bütün toprakları geri alma çabası ve onun başarısı imparatorun yanındaki birkaç yetkilinin kıskançlık duymasına neden oldu. Ana olarak Bakan Qin Hui ve birkaç yetkili, Jurchens ile bir barış anlaşması imzalanmasını istediler. Onlar imparator ile konuştular ve başkentten uzakta bulunan Yue Fei’nin çok güçlü ve tehlikeli hale geldiğini imparatora inandırdılar.

1141 yılında Kaifeng yakınlarında Jurchens ordusunu yendikten sonra eski başkenti geri almaya hazırlanan Yue Fei, yeniden fethedilen bölgeleri bırakarak, saraya geri dönmek zorunda kaldı. Yue Fei, bu durum üzerine “On yıllık çaba bir anda yok edildi.” dedi.

Ne yazık ki, Yue Fei’nin sıkıntıları saraya dönüşüyle sona ermedi. Onun gücü elinden alındı ve bir yıl sonra, Qin Hui tarafından kontrol edilen bir mahkemede hakkında ortaya atılan suçlamalar sonucu idam cezasına çaptırıldı.

Yue Fei öldüğünde 39 yaşındaydı. O bir defasında ünlü, “Devlet memurlarının para arzusu olmadığında ve askerler ülke için mücadele için hayatlarını feda etmekten korkmadıklarında, bir ülke barışın keyfine varacaktır.” deyişini söyledi. Ne yazık ki, Güney Song hanedanı imparatoru bunu anlamakta başarısız oldu.

* * *

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.