Gerçeği Öğrenen Küçük Arılar

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Çalıştığım otelin tam karşısındaki kaldırımın kenarında kocaman bir ağaç var ve bir gün bir kovan dolusu arı geldi ve ağacın bir dalında yuva kurdular. O dönem otelimizde dekorasyon çalışması yapılmaktaydı ve hizmet dışı olduğundan, çok az kişi arıların yuvasını fark etmişti. Yaklaşık yarım ay sonra bir gün dalın üzerindeki arıların bir kısmı birkaç yaramaz oğlan çocuğu tarafından sopa ile yere düşürüldü. Düşen arılar yerde büyük bir top oluşturdu ve bazıları yoldan geçen insanların ayakları altında ezilerek öldü. İşyerimin müdürü, yoldan geçen ve otelimize gelen insanların zarar görmemeleri için ateşle bu arıları yakacağını söyledi. Arıları kurtarmanın bir yolunu bulabilmek için o kadar çok düşünmüştüm ki neredeyse kafam patladı ve en sonunda evimden işyerine giden yol üzerindeki arıcılık yapan bir aileyi hatırladım. Koltuğumdan yıldırım gibi kalktım ve koşarak müdürümü buldum ve ona, “Arıcılık yapan birini tanıyorum, onu buraya çağırıp arıları götürmesini isteyeceğim.” dedim. Müdür çok mutlu oldu ve “Harika! O zaman bugün erken çık ve o kişiyle konuş bakalım.” diye yanıt verdi. İşyerinden çıktıktan sonra, hiç gecikmeden dosdoğru bisikletle yola koyuldum. Arıcının evine vardıktan sonra, ona durumu anlattım ve yardım etmesini rica ettim. Fakat arıcı arıların dış görüntüsünü öğrendikten sonra bana, “Üzgünüm sana yardım edemem, bahsettiğin arılar yabani, benim beslediğim arıların cinsinden tamamen farklı ve bu iki farklı cins arı bir araya gelirse birbiriyle ölümüne savaşırlar” deyince, “O zaman lütfen o arıları başka yere götürmemiz için bize yardım edin.” diye ısrar ettim. Arıcı üzgün bir şekilde, “Ne yazık ki gerekli aletleri başka birine ödünç verdim. Aletler olmadan kimse o arılara dokunamaz.” dedi. Bunu duyunca hayal kırıklığına uğradım, çünkü o küçük yaşamların başına gelecek büyük felaketi düşününce gerçekten çok üzüldüm. Eve döndükten sonra, bu olayla ilgili her şeyi uygulayıcı olan kocama anlattım. Fakat aklıma bile gelmeyecek bir şekilde kocam bana dedi ki, “Bu arılar neden bir Dafa uygulayıcısının işyerine yakın bir yere geldiler? Belki de gerçeği duymak için geldiler kim bilir?” Kocamın bu lafı karşısında şaşakaldım. “Doğru ya, ben neden böyle düşünmemiştim?” diye kendi kendime mırıldanarak sanki birden aydınlandım. Ertesi sabah, işyerime gelir gelmez ilk olarak o ağacın yanına gittim, başımı kaldırarak dalın üzerindeki arılara, “Baş Buda şu anda Fa’yı düzeltmekte, sizler hemen iyi ailelerde reenkarnasyona gidin ve çabucak gelip Fa’yı edinin. Aynı zamanda ‘Falun Dafa İyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü İyi’ kelimelerini de hatırlayın!” diye iki defa peş peşe tekrarladım. Az önce sessiz sedasız duran arılar yavaş yavaş vızıldayarak hareket etmeye başladı ve bunu görünce ben de hemen oradan ayrıldım.

Öğle tatili sırasında dışarı çıkıp baktığımda, arıların bulunduğu o dalın üzerinde ıslak ve yuvarlak bir izin dışında ne ağacın üzerinde ne de yerde hiç arı kalmamıştı. Hemen geri dönüp kapı yanındaki güvenliğe acaba birisinin gelip arıları götürüp götürmediğini sordum. Güvenlik, hiç kimsenin onlara dokunmadığını ve kendi kendilerine uçup gittiklerini söyledi. Meğer arılar gerçekten gerçeği duymak için gelmişlerdi ve ben neredeyse onların ümitlerini görmezden gelecektim. Kendimi gerçeği öğrenen bu arılar için gerçekten mutlu hissediyorum.

Çince metin: http://www.zhengjian.org/zj/articles/2011/5/14/74438.html

* * *

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.