Ben küçükken ihtiyar dedeler bana şu tarihi hikâyeyi anlatmışlardı. Bir adam bir köyün yanından geçerken aniden bastıran şiddetli yağmura yakalanmış ve yolunun üzerindeki ilk evin çatısı altına sığınmaya mecbur kalmış. Aradan biraz vakit geçince evin sahibi adamı fark etmiş ve onu derhal kovmuş.
Bu olayın üzerinden birkaç sene geçtikten sonra o eve bir faytonla bir adam gelmiş ve evin sahibini misafirliğe çağırması için gönderildiğini söylemiş. Ev sahibi onu da gönderen kişiyi de tanımadığı için meraklanmış ve detaylarını sorgulamaya başlamış, fakat bunun karşılığında onun sadece faytonla beraber davet edildiği yere gitmesi gerektiğini ve merak ettiği her şeyi gittikleri yerde öğreneceğini duymuş.
Ev sahibi, kendisini kimin davet ettiğini bilmemesine rağmen bu durumdan çok hoşnut olmuş: “Beni çok zengin bir kişi davet etmiş -ne kadar güzel!”
Onu zengin bir eve getirmişler. Bu zengin evin sahibi ise çok görkemli görünüyormuş, samimi konuşan ve gülümseyen, iyi eğitimli ve asil bir davranış tarzına sahipti. Zengin ev sahibi misafirine çok itinayla davranmış, mükemmel bir öğlen yemeği ikram etmiş ve çok değerli bir davetlisiymiş gibi her türlü ilgiyi göstermiş.
Adam, zengin ev sahibinin neden ona bu kadar iyi davrandığını sormak istemiş, fakat bu soruyu sormanın uygun olmadığını hissetmiş. İçinde şöyle düşünmüş: “Zengin ev sahibi herhalde benden yardım isteyecek ve bu yüzden bana bu kadar iyi davranıyor. Mutlaka birkaç gün içinde konuyu dile getirecektir.” Onun için çok şaşırtıcı olmasına rağmen aradan bir ay geçmiş ve zengin ev sahibi hala ona iyi davranmaya ve her gün aralıksız mükemmel bir öğle yemeği ikram etmeye devam ediyormuş. Bir gün öğle yemeği sırasında artık kendisini daha fazla tutamayıp şöyle sormuş: “Bana karşı o kadar iyi davranıyorsunuz ki. Şunu öğrenmek istiyorum acaba benim bir yardımıma ihtiyacınız var mı?”
Zengin ev sahibi şöyle cevapladı: “En iyisi bunu konuşmayalım. Siz hiçbir şey düşünmeyin, burada istediğiniz kadar kalabilirsiniz. Burada ne kadar kaldığınız önemli değil, ne kadar fazla kalırsanız kalın yine de size aynı şekilde iyi davranmaya devam edeceğim.”
Bu sözlerin ardından misafir şöyle söyledi: “Eğer nedenini söylemezseniz o durumda derhal gideceğim!”
Zengin ev sahibi biraz tereddüt ettikten sonra şöyle söyledi: “Siz belki de unuttunuz, bundan birkaç sene önce sizin evinizin çatısı altına yağmurdan korunmak için sığınmıştım ve onun sayesinde hastalanmadım. Bir damla büyüklüğündeki yardımın büyük bir pınar değerinde ödüllendirilmesi gerekir.” der.
En sonunda misafir bir zamanlar evinin çatısı altında saklanan ve kendisi tarafından kovulan kişiyi hatırlayabildi. O çok utandı ve kıpkırmızı oldu. Yaptıklarından gerçekten de mahcup oldu.
Evine döndü ve yaptıklarından gerçekten de derin pişmanlık duyuyordu. Kendi kendine şöyle düşünüyordu: “Zengin ev sahibi zor durumdayken, ona hiç yardım teklif etmedim veya destek göstermedim; aksine yardım etmek yerine şiddetli yağmurda onu kovdum. Bu hareketleri Gök boş bırakmaz. O zengin ev sahibinin karşısında nasıl bir insan olarak sayılabilirim? Nasıl bunca sene konfor içinde yüzsüzce bu dünyada yaşayabildim?” Bir süre sonra vicdan azabı ile baş edemeyince kendini asarak intihar etti.
Yakın zaman içerisinde Güney Kore hükümetinin ÇKP’nin baskısı sonucu 58 Falun Gong uygulayıcısını ülkesinden sınır dışı ederek Çin’e iade etmek istediği haberi okudum. Bu olay bana az önce anlattığım hikâyeyi hatırlattı.
ÇKP, 12 senedir Falun Gong uygulayıcılarına zulüm ediyor. Zulümden dolayı ölen uygulayıcıların net sayısını vermek çok zor! Uygulayıcıların çoğu hapse mahkûm edildi veya zorunlu çalışma kamplarına gönderildiler, çoğu acımasız zulme uğradılar, yaralandılar, sakatlandılar veya daha hayattayken bile hayati organları toplandı.
Zulüm çok acımasız ve yüzlerce binlerce uygulayıcı halen ölümün eşiğinde olmalarına rağmen “Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü” prensiplerine inançlarını yitirmiyorlar. Bu büyük acı ve baskılara rağmen Çin’deki Falun Gong uygulayıcıları yaşamlarında bu prensipleri takip etmeye ve bu prensiplere uymaya devam ediyorlar ve günden güne daha da iyi bir insan olmaya, yüksek ahlak standartlarına sahip birer insan olmaya çabalıyorlar.
Komünist rejim, Falun Gong’a zulmederken en acımasız ve vahşi yöntemleri kullanmakta ve tüm bu çabalarına rağmen bu uzun trajedinin yaşandığı 12 senede Falun Gong sadece sarsılmaz halde durmakla kalmıyor aynı zamanda hızlı bir şekilde dünya çapında 100’den fazla ülkede yayılmaya devam ediyor. Falun Gong dünyada insanların saygısını kazandı ve sayısız ödüle layık görüldü. Şimdi bir düşünün, bu basit bir konu mu?
Günümüzde insan ahlakı hızla düşmekte, bu durum insanı adım adım son sınıra doğru götürmekte. Falun Gong insanların ahlaki prensiplere tutunmalarını ve iyi işler yapmalarını öğretiyor. Falun Gong insanların ahlaki standartlarını yükseltiyor ve insanlık için iyi bir gelecek kapısını açıyor. Bu ne kadar harika bir fırsat! İnsanlık daha ne ister ki? Bu dünyada, insanlığın eleştirileri karşısına kendisini atan ve Falun Gong’a zulüm etmeye başlayan kötü niyetli ÇKP rejimi dışında başka hiçbir ülke yoktur.
Bu rejim Falun Gong uygulayıcılarına zulmetmek için tüm kaynaklarını kullandı, fakat Falun Gong uygulayıcıları hiçbir zaman yenilmediler. Aksine, uygulayıcılar gerçeğin bilincinde oldukları için, daha da merhametli ve sarsılmaz oldular. Uygulayıcılar gerçeğe tutunuyorlar ve dünya çapında Falun Gong’un güzelliğini sergiliyorlar. Neden bunu yapıyorlar? Onlar dünya insanlığının iyi bir geleceği görebilmesini sağlamaya çalışıyorlar. Falun Gong uygulayıcıları ÇKP tarafından oluşturulan büyük zorlukları aşmak zorunda kalıyor ama her şeye rağmen uygulayıcılar hala aralıksız şekilde gerçeği yaymaya çabalıyorlar ve tüm dünyaya aydınlık getirmeye çalışıyorlar. Böyle bir merhamet ve cesaret büyük bir saygıyı hak etmiyor mu?
Sarsılmaz, güçlü Falun Gong uygulayıcıları karşısında ÇKP’nin zulmü başarısızlık yaşıyor ve şimdi de zulmü sürdürenleri gittikçe daha da büyük korku sarıyor.
Adalet ve doğruluk her zaman kötülüğü yener. Falun Gong uygulayıcılarının gerçeği açıklama ve zulme karşı direniş konusunda gösterdikleri uzun çabalar sayesinde adaletin gücü tüm dünyada Falun Gong’u desteklemekte ve onların sayısı gittikçe çoğalmakta. Anakara Çin’de bile, bu acımasız zulmün karşısında gerçeği öğrenen çok sayıda insan açık bir şekilde Falun Gong’un tarafını tutmakta ve ÇKP’nin uygulayıcılara karşı sürdürdüğü bu zulmü kınamakta.
Zulüm boyunca gittikçe daha da fazla sayıda Çinli ÇKP’nin kötü doğasının tanığı oldu ve üyeliklerinden geri çekildi. Böylece ÇKP tarafından zorla kabul ettirilen üzerilerindeki zincirlerden kurtuldular. Şu an için 100 milyondan fazla insan ÇKP ve bağlı kurumlarından geri çekildi, aynı zamanda rejim de dağılıyor. Parti, kendi ölümünün eşiğinde elinden ağlamaktan başka bir şey yapmak gelmiyor. ÇKP korkulacak bir şey değil, o artık hiç bir şey. Çin’de ortaya çıkan duruma bir göz atın, insanlar ÇKP’nin yıkılacağını biliyorlar ve ölümü önceden belirlenmiş, çünkü ÇKP Falun Gong’a zulüm ediyor.
Biz emin bir şekilde şunu söyleyebiliriz, Falun Gong’un uluslararası gününü kutlamaya az kaldı ve tüm insan dünyası önemli tarihi bir döneme girecek -eskiyi yok edip yeniye adım atma dönemine. Biz iyi niyetli insanların ve devletlerin adalet duygusunu tartacağına ve yaptıkları için artık ölümün eşiğinde olan ÇKP’nin tarafında olmayacaklarına, ÇKP’nin Falun Gong’a zulüm etmesine destek olmayacaklarına ve kendilerini sonsuza dek pişmanlığa bırakmayacaklarını umut ediyoruz.
Seneler içinde Anakara Çin’deki bazı Falun Gong uygulayıcıları acımasız zulümden dolayı kendilerini koruyabilmek için insan haklarına saygı duyan ve inanç özgürlüğü olan ülkelere sığındılar. Bu ülkelerde yaşayan uygulayıcılar, o ülkenin insan haklarını çiğnemeyeceklerine ve sahip oldukları kendi büyüklüğünü ve vicdanlarını ihmal etmeyeceklerine umut ediyorlar.
Biz Güney Kore hükümetinin ÇKP’nin baskısına boyun eğmeyeceğine ve özgürlük prensiplerini bozmayacağını umut ediyoruz. Güney Kore hükümetinin gerçeği anlayacağına, doğru adımlar atacağına ve “yağmurdan korunmak için çatınızın altınıza sığınan” Falun Gong uygulayıcılarını kovmayacağını umut ediyoruz.
Falun Gong’un yayıldığı yere zarar değil fayda getirdiği tartışılmaz bir gerçektir. Güney Kore hükümeti neyin doğru neyin yanlış olduğunu aynı zamanda kendisi ayırt edebilmeli ve ÇKP’nin zorba gücünden korkusundan dolayı ülkesinin ve kendi halkının uzun vadeli çıkarlarına zarar vermemelidir.
Falun Gong uygulayıcılarına iyilikle davranmak –kendi ülkesine ve ülkesindeki insanlara iyilikle davranmakla aynı şeydir. Güney Kore hükümetinin akıllıca seçim yapacağına ve adaletin tarafında yer alacağını içtenlikle umut ediyoruz. Lütfen, yağmurdan korunmak için çatısının altınıza sığınan insanları kovanların izinden gitmeyiniz. Eğer hatanızı şimdi düzeltebilirseniz, ÇKP tarih tarafından yok edildiğinde ve zulüm sona erdiğinde, kendiniz Falun Dafa tarafından edindiğiniz mucizenin tanığı olacaksınız.
Çince metin: http://clearwisdom.net/html/articles/2011/10/8/128607p.html
İngilizce metin: http://www.minghui.org/mh/articles/2011/10/3/不要驱赶在屋檐下避雨的人-247434.html
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.