2008 senesinin yaz döneminde gerçek bir genç Falun Dafa uygulayıcısı oldum. Fa’yı elde ettiğimde göksel gözüm hemen açıldı ve artık uygulamaya hazırdım. Annemin cesaretlendirmesi ile “Genç bir uygulayıcının diğer alanda gördükleri" başlıklı tecrübe paylaşım metnini ve bir de Uluslararası Falun Dafa gününe özel Minghui web sitesinin hazırladığı set halinde yayınlanan makaleler olan “Çabayla uygulama yapan genç uygulayıcıların hikâyeleri” (sadece Çince olarak yayınlandı) bölümü için bir makale yazmıştım. Yazdığım her iki tecrübe paylaşım metni de Minghui web sitesinde yayınlanmıştı. Geçen sene babam Changchun şehrine bizimle beraber yaşamaya geldi ve annem ile bana egzersizleri yapma yasağı koydu. Annem bu sınavdan geçti ve onun egzersizleri yapmasına babam eninde sonunda izin verdi. Babam benim hala uygulamaya devam ettiğimden şüphelenmiyordu bile ve bu yüzden ben onun öğrenmesini istemiyordum, bu yüzden Fa okumayı ve egzersizleri yapmayı onun evde olmadığı zaman gerçekleştiriyordum. Geçen sene itibariyle ortaokula geçtim ve ödevler otomatik olarak arttı, bu nedenle egzersizleri daha az yapmaya başladım ve sadece bazen Fa’yı okuyordum ve göksel gözüm kapandı. Annem benim için endişelenmeye başladı ve bana yardım etmek için elinden gelen her şeyi yapmaya çalıştı. Yakın bir zaman içinde ben yeniden düzenli olarak egzersizleri yapmaya ve Fa’yı okumaya başladım. Bir gün evdekiler ışıkları kapatıp ve uyuduklarında yatağımdan kalktım ve MP3 çalarımı açıp kulaklığımı takarak egzersiz müzikleri eşliğinde egzersizleri yaptım. Ertesi gün akşam yeniden diğer alanları görebildim. Benim ana ruhumu doğuran annemi ve onun diğer alanda nasıl ağladığını gördüm. O benimle konuştu ve bu konuşmanın ardından oldukça utanç duydum. Bu tecrübemi, hala çabalı olmayan uygulayıcıların çabalı olabilmeleri ve eksikliklerini tamamlamaları için cesaretlendirmek amaçlı yazıyorum.
Bu olay, akşam vakti egzersizleri yapmaya başladığımda gerçekleşti. Ödevlerimin hepsini tamamlayıp bitirdiğimde saat artık 22:30’du. Odamın ışığını kapattım ve yatmaya hazırlanıyordum, fakat annem geldi ve ikimizin biraz lotus pozisyonunda oturmamız gerektiğini söyledi. Lotus pozisyonunda oturmadığımdan beri bir sene geçmişti ve artık bu pozisyonda oturamıyordum bile. Fakat yeniden Fa’yı okumaya başladığımda hemen çift bacak lotus pozisyonunda 15 dakika boyunca oturabilmiştim. Aradan birkaç gün geçmesiyle artık yarım saat boyunca oturabiliyordum. Bir keresinde tam 50 dakika boyunca lotus pozisyonunda oturabilmiştim. Daha sonra böylelikle hızla ilerledim. Fakat o gece annemle sadece tek bacak katlı lotus pozisyonunda oturabildim. Kısa bir süre içinde dinginlik durumuna girdim. Bedenimdeki tabaka tabaka biriken simsiyah karmayı gördüm. Önceden egzersizleri yaptığım zaman bedenimin çok hafif olduğunu hissederdim, fakat şimdi ise bedenim çok ağırdı. O gece yatmadan önce, sabah kalktığımda ikinci takım egzersiz olan “Falun sütun pozisyonunda yolu”nu yapmam gerektiğini kendime hatırlattım. Sabah uyandığımda daha yataktan ayağa kalkmamıştım ve o anda bedenimin havalandığını hissettim, fakat zihnim tam olarak bilinçli değildi. Gittikçe yüksek ve daha da yükseklere doğru gidiyordum ve kendimi gittikçe çok konforlu hissediyordum. Başka bir boyutta olan çok büyük bir alana geldim, daha önce o alanı lotus çiçekleri dolu olarak görmüştüm. Çok büyük saraylar da vardı. Fakat şimdiyse bomboştu, öyle bomboş yeri görünce orayı hemen terk etmek istedim. Fakat bir anda bir cennet kızı geldi ve beni durdurdu. Ben çok şaşırdım ve: “Sen ne yapıyorsun?” dedim. O beni tutmuş ve bırakmak istemiyordu ve paniklenerek ona tokat attım. O buna kızmadı. Kızmak yerine diz çöktü ve sonra bana sarılarak ağlamaya başladı. O sadece şöyle söyledi: “Sen sadece beni takip et, senin bir yeri görmeni istiyorum” Ben, onunla gelemeyeceğimi söyledim, çünkü bu alanda fazla kalamayacağımı aksi halde insan dünyasındaki fiziksel bedenimin öleceğini söyledim. O şöyle cevap verdi: “Ben kısa bir süre içinde seni geri getireceğim.”
O beni yabani otların kapladığı ıssız bir yere getirdi. “Burası neresi?” diye ona sordum. Tamamen ölü bir yerdi, orada hiçbir şey, bir ruh bile yoktu. Cennet kızı, burasının benim uygulamamın yarattığı bir dünya olduğunu söyledi. İnsanları kurtarmak için onlara gerçeği açıklamamıştım ve bu nedenle benim dünyam bu haldeydi. İnsanları kurtarmamıştım ve bu nedenle dünyamda hiç kimse yoktu. Kendimi çok kötü hissettim. O bir çerçeveyi işaret etti, televizyon ekranına benzeyen bir şeydi, ekranda bir görüntü oluştu: siyah bir ejderha çöküyordu. Birkaç parçaya ve çok sayıda küçük parçacıklara parçalanmıştı ve o küçük parçacıklar insan dünyasına doğru düşmüştü. Parçacıklar, insan dünyasına indikleri yerlerde felaketler getiriyorlardı. Ejderhanın elinin insan dünyasındaki benim evimin üstüne düştüğünü gördüm. İnsan dünyasındaki kendimi gördüm ve o elin benim kafamın üstüne bastığını hissettim ve bu şekilde benim Fa’yı okumama ve egzersizleri yapmamama engel oluyordu. Beni Fa’dan sanki betondan bir duvar gibi ayırıyordu ve bu durum ailemizde meydana gelen çok sayıda derde neden olmuştu. Okul çıkışı sınıf arkadaşıma gerçeği nasıl açıkladığımı da gördüm. O ÇKP’nin gençlik birliği üyeliğinden geri çekilmeyi kabul etti. Ben ona, eğer kendine bir takma isim bulursan hemen sana geri çekilmende yardım edebileceğini, söyledim. Tam o sırada başka bir sınıf arkadaşım yaklaştı ve şöyle söyledi: “Neden bahsediyorsun? Falun Gong mu? Buna hiçbir zaman asla inanma!” Bunu duyan birinci öğrenci hemen kararından vazgeçtiğini söyledi. Ben o gün otobüsle eve doğru gidiyordum ve çok üzülmüştüm. Bu sefer ise o olayın diğer alanlardaki nedenlerini çok net bir şekilde görüyordum, her şeyi halletmişken ikinci öğrencinin yanımıza yaklaşıp olayı bozmasının nedeni: onun üzerinde siyah ejderhanın kuyruğu olması ve bana engel yaratmak için o öğrenciyi istediği gibi yönetmesiydi. Yanımızda bir de üçüncü öğrenci vardı, kendimi de kurtarmak için onu da kurtarmaya çalışıyordum. Yanımda durmasına rağmen ona anlattıklarımdan hiçbir şey anlamıyordu. Eğer orada o durumu fark edip zihnimde şöyle geçirseydim: “Benim ve onun alanı arasındaki ayrımı ortadan yok ediyordum” gerçeği açıklarken bu düşüncenin çok iyi bir etkisi olabilirdi.
Cennet kızı şöyle söyledi: “Gördüklerin senin uygulaman seviyen idi. Sen çok yüksek bir seviyeden geldin. Uygulama yapmadığın yüzünden önceden olduğun seviyeye tekrar herhalde dönemeyecek gibi gözüküyor. Annenin seviyesi seninkinden bayağı düşüktü. Fakat şimdiyse onun seviyesi seninkinden bayağı yüksekte”. (Onun hangi seviyeden bahsettiğinden yani: öz’ümün geldiği seviye mi veya şuan ki uygulamamdaki seviyem mi, tam olarak emin değilim) Sonra beni, öz’ümün geldiğim seviyeye götüreceğini söyledi. En yüksekte bir yere ulaşana kadar uçuşum cennet kızın kontrolündeydi. Orada çok büyük bir saray gördüm. Sarayda çok sayıda insan yaşıyordu ve aralarından çoğu benim akrabalarımdı, tıpkı uygulayıcı olan iki teyzem gibi.
Orta boylarda olan yaşlı bir bayan vardı. Oranın lideri gibi görünüyordu. Beni görünce ağlamaya başladı ve gözyaşları durmadan akıyordu. O bana şöyle söyledi: “Çocuğum ben senin annenim” Ben de şöyle cevapladım: “Siz benim annem değilsiniz. Nasıl benim annem olabilirsiniz ki? Hem de siz yaşlısınız. Benim annem Size göre çok genç” O buna itiraz ederek yanıtladı: “Ben senin ana ruhunu doğuran annenim. Ben burada artık uzun zamandır, senin Aydınlanmayı elde edip, eve geri dönmeni bekliyorum. Belli bir süre boyunca uygulamanda duraksadın, bu nedenle ben çok gözyaşı döktüm. Bunların hepsi senin aile üyelerin ve sen hariç hepsi Aydınlanmayı elde ettiler ve çok yüksek seviyelere ulaştılar. Senin Aydınlanmayı elde edemeyeceğinden ve eve geri dönemeyeceğinden, o kadar korktum ki. İnsanları kurtarmalısın, yoksa eve geri dönme fırsatını nasıl elde edebilirisin ki?” Ben şöyle cevapladım: “Ben gerçeği açıklamaya çalıştım fakat insanlar bana inanmıyorlar” O da cevabına şöyle söyledi: “Senin desteğe ihtiyacın var ve insan dünyasındaki annen sana yardın eli uzatabilir. Onun yardımı sayesinde, eğer beş kişiyi kurtarmayı başarırsan engellenen yolun açılacaktır. Sonrasında artık kendi başına da devam edebilirsin. Başka yeni bir Çin sınıfına transfer olduktan sonra orada karşılaşacağın yeni sınıf arkadaşlarının hepsi, senin onları kurtarmanı bekliyorlar” Ben şöyle dedim: “O sınıftaki öğrencilerin hepsi yaş olarak benden küçükler. Eğer ben onlara katılırsam ve onlarla beraber okumaya başlarsam, herkes benimle dalga geçerek gülecektir” Yaşlı bayan şöyle anlattı: “İnsan dünyasında kavramlar tamamen değişti. Tanrılar hiçbir zaman insanları bu tür ölçülerle değerlendirmediler. Onlar senin ne kadar insanı kurtaracağına bakıyorlar ve bu da senin ulaşacağın ahlaki seviyeni belirler. Fa’yı okumaya ve egzersizleri yapmaya devam ettikçe senin bilgeliğin artmaya devam edecek. Geçmiş birkaç hayatın boyunca büyük bir şairdin” Önümde geçmiş hayatlarımın görüntüsü oluştu. Yaşlı bayan sözüne devam etti: “Bu hayatından önce ABD’de reenkarnasyon olmuştun. İngilizceyi öğrenmede başarıyla ilerlemenin nedeni, senin bir önceki hayatında ana dilinin İngilizce olmasıydı. Daha sonra kötülüğün engellemeleri sonucu uygulamanda geride kalmaya başladın, çünkü kötülük senin insanları kurtarmanı engellemek istiyordu. Şunu asla unutma çocuğum: kötülüğü ortadan kaldırmak için mümkün olduğunca fazla Fa’yı oku, egzersizleri yap ve mümkün olduğunca fazla Fa-Zhen-Nian (Doğru Düşünceler Yollama) yap. Bu, senin doğuştan gelen olağanüstü yeteneklerinin gittikçe daha da fazla ortaya çıkmasını sağlayacak. Mümkün oldukça çok insanı kurtar. Yüzeyde onları kurtarıyormuşsun gibi görünmesine rağmen, aslında sen kendini kurtarıyorsun. Biz hepimiz senin geri dönmeni bekliyoruz” Yaşlı bayan yeniden ağlamaya başladı. Beni bırakarak şöyle seslendi: “Lütfen, geri dön!”
Ben yatağımda uyandım ve sarsılmış durumdaydım. Uygulamamda ara verdiğim için çok pişmandım. Ayrıca, kötülüğün insanları büyük ölçüde yok ettiğinin, iyi bir şekilde farkına vardım. Artık kötülüğün esiri olmak istemiyorum. Xiulian yolunda başarıyla kendimi geliştirmeliyim, kendi alanımda kötülüğü tamamıyla yok etmek için ve mümkün olduğunca fazla insanı kurtarmak için Fa-Zhen-Nian yapmalıyım.
Annemle beraber uygulama planı yaptık: her akşam Fa’yı okuyor ve egzersizleri yapıyorduk, sonrasından annem bana en az 20 dakika, Minghui web sitesinde yayınlanan iyi makaleleri okuyordu. Gün içinde boş vakit bulabildiğim her fırsatta -sınıfta teneffüsteyken veya başka yerdeyken veya sokakta yürürken -hep Fa-Zhen-Nian yapıyordum; ayrıca her akşam Shifu’nun Hong Yin şiir koleksiyonundan iki şiir okuyordum.
Fa’yı okumamı ve egzersizleri yapmayı düzene koyduğum ilk hafta mucizeler gerçekleşti. Fa’yı okumayı ve egzersizleri azıcık bile yapsam mucizeler ortaya çıkmakta.
Burada iki mucizevî olayı anlatacağım. Birincisi, dersler bitince okul çıkışı saatini sınıf arkadaşıma gerçeği açıklamak için kullandım, kitaplarımızda anlatılan Tiananmen Meydandaki kendini yakma olayının yalan olduğunu anlattım. O da şöyle tepki verdi: “Hayır, bu doğru değil. Eğer uygulamanda tamamlanmaya ulaşmak istiyorsan gidip Tiananmen Meydanında kendini yakmalısın öbür türlü asla ulaşamazsın.” O anlattıklarıma inanmadı. Konuşmamızdan sonra tuvalete gitti. Yanımdan kalktığı andan itibaren kulağı o kadar kaşınmaya başlamış ki, kanayana kadar kulağını kaşımış. Başka bir sınıf arkadaşım geldi ve bir arkadaşımızın kulağının kanadığını ve silmek için peçete istedi. Aradan biraz vakit geçmesiyle tekrar geldi ve daha fazla peçete istedi. Peçete için ikinci sefer geldiğinde arkadaşımızın ismini söyleyerek onun gerçekten de ciddi bir şekilde kulağının kanadığını söylediğinde, benimle konuşan çocuğun kulağının kanadığını anladım ve onunla beraber gelip arkadaşımıza yardım edeceğimi söyledim. Kulağından akan kanı peçete kullanmadan ellerimle sildim ve kanama durdu. Kulağının arkasına akan kan izleri bile aynı şekilde yok oldu. Buna şahit olan sınıf arkadaşlarım şöyle söylediler: “Bu gerçekten de bir mucize. Bundan sonra anlattıklarını dinleyeceğiz” Sonra yerime döndüm. Eve geldiğimde anneme anlattım ve annem şöyle söyledi: “Bu gerçekten de senin onlara gerçeği anlatman ve ÇKP üyeliğinden geri çekilmelerine yardım etmen için büyük bir fırsat. Hepsi kurtarılabilirler. Onlara, o arkadaşının Falun Gong hakkında kötü konuştuğu için kulağının kanadığını söyleyebilirdin” Ne yazık ki, bunu söylemem için sunulan bu iyi fırsatı kaçırmıştım.
Bir gün okuldayken saat henüz sabah 7:30 olmasına rağmen kendimi yorgun hissettim ve biraz dinlenmek için hafiften sıraya yaslanarak gözlerimi kapattım ve fakat çok derin uykuya dalmışım. Gözlerimi kapattığım anda kocaman sınıfı gördüm. Tek bir ihtiyar bekçi dışında hiç kimse yoktu, adam yerleri süpürüyordu. O bana şöyle söyledi: “Herkes gitti. Herkes Gök Yüzüne geri döndüler. Senin burada ne işin var? Neden onların ardından acele etmiyorsun?” Ben ona şöyle cevap verdim: “Bana dönmem gerektiğini, hiç kimse söylemedi. Biraz daha burada bekleyeceğim” Beklerken müzik dinliyordum. İhtiyar adam bana şöyle söyledi: “Sen hala pop müzik mi dinliyorsun? Bu sıradan insan dünyasında ne kadar da çok kaybolmuşsun. Acele et ve yola çık, Göklere geri dön artık, aksi takdirde senin için çok geç olabilir” Bu sözlerin ardından hemen uyandım. Shifu’nun bu yolla bana ima verdiğini düşünüyorum. Saatime baktım ve aradan sadece üç dakika geçtiğini fark ettim; fakat kendimi sanki bir saatten fazla uyumuş hissediyordum. O anda benimle aynı masada oturan sınıf arkadaşım şöyle söyledi: “Ya çok garip, nedense kendimi aniden çok uykulu hissettim? Sadece üç dakika uyumuşum, fakat kendimi sanki iki saat uyumuş gibi hissediyorum” Onun bu duygusunun benim rüyam ile bağlantılı olduğunu anladım.
Bu yorumumu, diğer genç uygulayıcıların benim gibi uygulamalarında duraksamayacaklarına umut ederek ve benim bu eksikliğim için büyük pişmanlık duyduğumu ifade etmek için yazdım. Gökler her an bizim yaptığımız ve söylediğimiz her şeyi izliyorlar. Biz daima iyi olmalıyız ve Shifu’muzu ve Gökteki akrabalarımızı hayal kırıklığına uğratmamalıyız.
Çince metin: http://minghui.ca/mh/articles/2010/10/6/230609.html
İngilizce metin: http://www.clearwisdom.net/html/articles/2010/10/16/120650.html
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.