Shifu daima ‘takıntılarınızı bırakın’ diyor. Sanırım en önemli takıntı aile bağlarıyla ilgili olan takıntılar. Anne, baba, kardeşlerle olan takıntılar da kolay olmamakla birlikte yine de bırakılabilirler. Fakat ya çocuklar. Çocuğu olan uygulayıcılar beni daha iyi anlayabilir. Bir süredir kızıma olan takıntımı nasıl bırakabileceğimi düşünüyordum. Ben böyle düşünürken kızım gördüğü bir rüyayı benimle paylaştı. Bunun Shifu’nun önemli bir uyarısı olduğunu düşünüyorum.
Kızımın anlatımıyla gördüğü rüyası;
“Lojmandaki evdeyiz. Merdivenlerden çıkarken beşinci kata geldiğimizde kapılar kapalı olmasına rağmen zihnimde alt kattaki dairede kısa boylu, kilolu, siyah çerçeveli numaralı gözlüğü olan, yalnız yaşayan bir erkek olduğunu görüyorum. Pencerenin önündeki küçük sehpanın üstünde ansiklopedi gibi kalın ciltli 4-5 tane kitap var.
Bir üst kata, önceden kaldığımız eve çıkıyoruz. Altıncı kata. Asansör yok. Salon penceresinin önünde duruyoruz. Ev eski kötü haliyle. Pencerenin önüne gidiyoruz. Anneme ‘bu evin de manzarası güzel, onun dışında burada oturulmaz’ diyorum.
Biz oraya getirilmişiz. Eve çıkarken gündüzdü. Pencereden dışarı baktığımızda dışarısının karanlık olduğunu görüyorum. İçerisi ise çok aydınlık.
Biz annemle beraber pencereden bakarken bir anda Shifu arkamızda beliriyor. Arkama bakmadığım halde Shifu’yu genç haliyle görüyorum. Üstünde lacivert kumaş pantolon, krem rengi kısa kollu gömlek var. Sesi yankılanıyor. Tıpkı konferanslarda konuşuyor gibi. ‘Takıntılarınız var, takıntılarınızı bırakın.’ diyor. ‘Bu dünyada beraber olabilirsiniz, aslında yalnızsınız, teksiniz. Bu dünyada bir arada olabilirsiniz, ancak uygulayıcı olduğunuz için aile, akraba olmanın bir önemi yok. Kan bağının önemi yok. Sıradan insan olsaydınız anne çocuğa, abla kardeşe hükmedebilirdi, uygulayıcı olduğunuz için siz kan bağından çıkıyorsunuz. Uygulayıcı olduğunuz için birbirinizin üstündeki takıntıları bırakın. Birbirinize karşı olan takıntılarınızı bırakmak zorundasınız. Her şeye hükmedemezsiniz. Her şeyi kontrol altında tutamazsınız’. diyor.
Ardından ‘siz ne depremler gördünüz,’ diyor. O anda pencerenin önünde bizim sıkıntılı günlerimizin görüntüleri beliriyor. Sanki pencerede televizyon ekranı var ve kaydedilmiş görüntüleri izliyoruz. Bir yandan da evin içinde deprem gibi sarsıntılar oluyor. Eski arabamızın bize sürekli sorun ve masraf çıkarması, gecenin bir vakti akünün bitip şehirlerarası yolda kalışımız… (ki benzin istasyonunun hemen yanında kalmıştık. Benzinci de çalışanlar hemen gelip bize yardım ettiler, arabayı benzinciye çektik, kilitledik. Üstelik bizi eve kadar da bırakmışlardı. 10 dakika sonra evdeydik.)
Shifu ‘ne sıkıntılar ne fırtınalar yaşadınız’ diyor. Evin içinde fırtına çıkıyor , evin eski camı çerçevesi parçalanıyor, aşağıya uçuyor. ‘Biz bekliyorduk uçacağını bize denk gelmedi Allahtan’ diyorum.
‘Sizi ben kurtardım. Ama hepsi geçmişte kaldı’ diyor. ‘Daha yeni başlıyor, zaman geçtikçe daha da yükseliyorsunuz. Seviyeniz yükseliyor. Durumunuz gitgide daha da iyi oluyor.’ diyor.
O anda maddi manevi olarak seviyemizin yükseldiğini anlıyorum.
‘Engellere takılmayın. Engellerden dolayı vazgeçmeyin’ diyor.
Annemle ben ellerimizi Heshi yapıyoruz, sesli olarak teşekkürler Shifu diyoruz. Shifu gülümsüyor. Alçak gönüllü bir şekilde ‘Ben dâhil hepimiz bu zincirin birer parçasıyız’ diyor.
Ben orda daha fazla durmak istemiyorum. Evin kasvetinden boğulacak gibi oluyorum. ‘Şimdi gidebilir miyiz’ diyorum. Shifu gülümseyerek eliyle kapıyı gösteriyor, misafiri yolcu eder gibi ‘şimdi evinize dönebilirsiniz.’ diyor. Kapıdan çıkıyoruz, bir kat iniyoruz, o anda uyandım.”
Kızımın rüyası bu kadar! Burası benim daha önce çalıştığım kurumun lojmanıydı. 30 yıllık hiçbir onarım görmemiş eski bir binaydı. Buna rağmen kurumun en iyi konumda bulunan, sözüm ona en iyi binasıydı. Genel müdür yardımcıları, daire başkanları gibi kurumun en üst düzey personelinin bulunduğu bir binaydı. Orada 5 yıl oturduk. Yaklaşık 2,5 yıl oturduktan sonra azıcık rüzgârda bile sallanan, her an uçacakmış korkusuyla beklediğimiz pencereler değiştirildi. Kışın ortasında bütün camlar, çerçeveler söküldü. Dışarıda kar yağarken iki üç gün boyunca camsız çerçevesiz evde kaldık. Sonra mutfaklar yenilendi. Bina yamaçtaydı ve yavaş yavaş kayıyordu. Depremde duvarlar yarılmıştı. Bina yıkılma tehlikesi yaşadı. Herkes binayı boşalttı. Biz ve alt kattaki komşu gidemedik. Hayalet apartmanda inşaatın ortasında kaldık. Temel güçlendirme çalışması yapıldı. Bütün bu onarım ve yenileme çalışmaları bizim Falun Dafa’yı uygulamaya başlamamızdan sonra yapıldı.
Shifu, Zhuan Falun kitabında aile ilişkilerinden zaten bahsediyor. Ancak bu kez kızımla bu konuya daha fazla odaklandık ve uzun uzun bu konu hakkında konuştuk. Ben endişelerimi dile getirdim. Aslında endişenin de bir takıntı olduğunu bilmeme rağmen bunları bırakma yolunda büyük bir adım attığımızı düşünüyorum. Yüzleşmeye çekindiğimiz, hatta korktuğumuz takıntılarımızı bir an evvel bırakmamız için Shifu böyle bir uyarıda bulunmuş olabilir.
Yazılanlar şu an içinde bulunduğum seviyedeki anlayışım ile sınırlıdır.
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.