Çin’deki vicdan mahkumlarının organları için öldürülmesi uygulaması üzerine 25 dakikalık “İnsan Hasadı: Çin’deki Organ Ticareti” adlı belgeselin Avustralya’daki SBS kanalında yayınlanmasından dört gün sonra 11-12 Nisan 2015 tarihlerinde Victoria’daki Devlet Kütüphanesi önünde bir araya gelen Melbourne’deki uygulayıcılar insanlara Falun Gong’u ve Çin’de yaşanan zulmü anlattılar.
Uygulayıcılar Devlet Kütüphanesi önünde Falun Gong’un egzersizlerini gösterirken |
Birçok kişi programı izlemişti ve bu korkunç insanlar hakları ihlali konusundaki endişelerini dile getirdiler. Beslenme uzmanı ve küçük bir işletme sahibi olan Steven Dykun, “Doktor bize neler olduğunu –kanıtlar göstererek- anlattı ve gerçekten ikna ediciydi.” yorumunda bulundu.
“Çin dünyaya diktatörlüğünü ihraç etmeye çalışırken” Avustralya hükümetinin kendisi ile iyi ilişkiler kurmasını fırsat bilerek bunu “yanlış bir hareket” olarak değerlendirebilir.
Dykun, “Programı izledikten sonra Çin ürünlerini boykot etmek istedim.” dedi. O, arkadaşlarına belgeselden bahsedeceğini ve onlara linkini vereceğini söyledi.
Eğitim yönetimi uzmanı Anna de Amicis dilekçeyi imzalayarak uygulayıcılara destek verdi. Canlı organ toplama hakkında, “Sadece para için insanlar öldürülmemeli. Hitler zamanında Yahudilere soykırım yapıldı ve bu korkunçtu.”
Bayan de Amicis, geçmişte birçok kez uygulayıcıları görmüş olmasına rağmen, canlı organ toplama eylemini ilk kez duyuyordu. “Bizlere neler olduğunu anlattığınız için teşekkürler” dedi.
Dilekçeyi imzalayan destekçiler |
RMIT Üniversitesinde okuyan Sri Lanka’dan Doktora öğrencisi Sam Lekamge, uygulayıcılar tarafından sergilenen posterlerdeki resimler karşısında hayrete düştü. “Bu gördüklerim şok edici. Hükümet olarak dünyada meydana gelen herhangi bir kötü şeye karşı birlikte karşı durulması gerekir.” yorumunda bulundu ve uygulayıcılara kendisine bu konuyu anlattıkları için teşekkür etti.
İnşaat sektöründe çalışan Jeff Smith, daha önce Sidney’de uygulayıcıları gördüğünü ve Çin’de yaşanan zulmü bildiğini söyledi. O, insanların inançlarını takip etme hakkına sahip olması gerektiğini belirtti ve “Ben insan haklarına ve hiç kimsenin inancınızı durdurma hakkına sahip olmadığına inanıyorum.” dedi. Son olarak arkadaşları ile bu konuyu paylaşacağını da belirtti.
İngiltere’de moda iletişim uzmanı olan Samantha Nowell da onunla aynı fikirdeydi. O da daha fazla kişinin böyle bir trajediden haberdar olması gerektiğini belirtti ve sosyal medya üzerinden bu bilgileri paylaşacağını söyledi.
Turistler ve yerli sakinler posterleri okudular |
İngilizce metin: http://www.clearwisdom.net/html/articles/2015/4/15/149741.html
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.