Tang Hanedanlığı döneminde, Han Yuan belli zamanlarda Xiangzhou bölgesini korumakla görevliydi. Bu zamanların bir kısmını Konfüçyüs’ün tapınağında geçirirmiş.
Bir gece HanYuan’ın odasına, elinde bıçağı olan bir hırsız girmiş ve kendisine demişki: "Geçinemiyorum, bana ziynet eşyası vermeni istiyorum." Han Yuan cevap vermiş: "Masadaki işlerin değeri yaklaşık bin Min, hepsini alabilirsin." Hırsız buna: "Başını almayı ve batılılara vermeyi tercih ederdim." Han Yuan boynunu uzatmış.
Bu sırada hırsız hiçbir şey yapmadan, başını eğerek demiş ki: "Çok açık fikirli biri olduğunu duymuştum, buraya seni test etmek için geldim. Masadaki eşyaları alacağım ve umarım kimseye olanları anlatmazsın" Han Yuan cevap vermiş: "Söz veriyorum. Kimseye hiçbir şey söylemeyeceğim."
Daha sonra hırsız başka suçları için tutuklanmış ve ölüme mahkûm edilmiştir. İdam edilmeden önce bu hikayeyi anlatmış. Demiş ki: :"Han Yuang’ın kişiliğine dikkate aldığımda ölümüm sonrası kimseye anlatmayacağını düşünüyorum, o yüzden ne kadar özellikli biri olduğunu bilmenizi istedim."
Han Yuan’ın hikayesi, Jean Valjean’ın ruhunu etkileyebilen Sefiller’deki Myriel Piskoposun hikayesini hatırlatıyor. Bu iki kahraman arasındaki benzerliği, insanlara karşı olan merhameti ve başkalarının ruhlarını kurtarmak için kendilerini feda etmeleridir. Böyle büyük bir yürek karşısında hangi insanoğlu etkilenmeden kalabilir?
Çince metin: Çince Metin İçin tıklayınız
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.