Selamlar Saygıdeğer Shifu
Selamlar sevgili uygulayıcı arkadaşlarım
Uygulama süresince her şeyin bizim kendimizi geliştirmemiz için birer test olduğunu biliyoruz. Genellikle uygulamanın başlarında yüzeydeki takıntılar gittiği için bunları aşmak daha kolay oluyor. Ancak uygulama ilerledikçe daha derindeki takıntılar ortaya çıkmaya başlıyor. Farkına varabildiğimiz takıntılar zaman içinde bir şekilde yavaş da olsa yok edilebiliyor. Ancak ya fark edemediğimiz takıntılarımız? Onların üstesinden nasıl geleceğiz?
Şunu anladım ki hayatımızda yaşadığımız olaylar küçük parçalar halinde karşımıza çıkarak aslında daha büyük olaylar için bizi hazırlıyor.
Kayıp kazanç konusunda bir uygulayıcı olarak sıradan insanlardan farklı düşünsek de bana göre hala daha kaybetmekten korktuğumuz çok şey var. ‘’Benim bir şeyden korkum yok‘’ gibi kahramanca bir sözü genelleyerek söylemek kolay. Ancak özel bir olayla karşılaşıldığında , sonunda ne olacağını bilmediğimiz durumlarda en azından şu an için korkmamak pek olası değil. Çünkü bizim her davranışımız, her sözümüz duygusallık taşıyor. Duygular her yerimize yapışmış durumda. Bakışımızda duygusallık var. Sesimizde, dokunuşumuzda… Yediğimiz yemeklerden , kokladığımız eşyalara kadar her şeye bir duygusallık katıyoruz.
Shifu’nun dediği gibi sosyal ilişkilerimiz, iş, aile ilişkilerinde de durum böyle. Duygularımız olmasaydı, insan dünyasında uygulama yapamazdık.
Ne kadar yüzleşmek istemesek de ölüm gibi durumlarla yüzleşmemiz için hayat bizi zorluyor. Bundan 4 yıl önce annemi kaybettiğimde Dafa uygulayıcısı olmama rağmen bu durumu yeterince soğukkanlı karşılayamamıştım. Duygularım her şeyin önüne geçmişti. Ancak eğer Dafa uyguluyor olmasaydım nasıl tepki verirdim bilmiyorum. Yine de her şeye rağmen kendimi toparlamam çok zaman almadı. Elbette ki onca yıl yaşanan fedakarlıkların, iyiliklerin , alışkanlıkların birden bire unutulması söz konusu olamaz. Sizi koşulsuz seven, koruyan kollayan en azından bu hayatınızdaki annenizden ayrılmak hiç de o kadar kolay değil.
Annem gittikten sonra sanki hayata dair en önemli bağım da kopmuştu. O zaman beni bu hayatta en iyi anlayan , daha ben söylemeden bile benim ne durumda olduğumu bilen , iki sözle içimi ferahlatan, her zaman destek olan bir dayanağımı kaybettiğimi düşünüyordum. Annem yılın 6 ayından fazla benimle kalırdı. Kendi evi olsa da ben onun yalnız kalmasını istemezdim. Dafayı ilk öğrendiğim yıllarda annem de benimle birlikte egzersizleri birkaç kez yapmıştı. Ona Zhuan Falun kitabını baştan sona okumuştum.
Annemin vefat ettiği gün kendim çok yalnız hissettim. Nasıl davranacağımı , ne düşüneceğimi şaşırmıştım. Her şeyi Dafa’ya göre düşünmeye çalışıyordum ama bu o kadar kolay olmuyordu. Bu kadar zor bir testle karşılaşıldığında o duygusal travmanın içinden çıkıp kitapta anlatılan bilgileri zihninizin yüzeyine getirip ona göre davranmak hiç de o kadar kolay olmuyor.
Etrafımda uygulayıcı yoktu ve diğer insanların konuşmaları beni teselli etmeye yetmiyordu. Bir hafta sonra uygulayıcı arkadaşlarla bir araya geldim. Uygulayıcı arkadaşlarımdan birisi bana kendi seviyesinde şunları söyledi: ‘Biliyorsun aslında ölüm diye bir şey yok, o şimdi senin alanında başka bir boyutta. Ayrıca senin gibi bir uygulayıcının dünyaya gelmesine sebep olduğu için senin yaptığın her şeyden o da faydalanacak.’ Uygulayıcı arkadaşlarımla bir arada olmak bile beni hafifletmişti.
Babam 22 yıl önce vefat etmişti , annem de gidince evde yaşayan kimse kalmamıştı. Evi kilitledik, her şey yerli yerinde duruyordu. Hiçbir şeye dokunmadık. Ben bir daha o eve gidebileceğimi hiç sanmıyordum. Heyecanla yolumuzu gözleyen , biz geliyoruz diye uyumadan bizi sabaha kadar bekleyen, yemekler hazırlayan , bizi gördüğüne çocuklar gibi sevinen annemiz yoktu.
Bu üzüntünün, üstesinden gelmem gereken bir takıntı olduğunu biliyordum, ama bununla yüzleşecek bu durumu aşacak cesaretim yoktu.
Aradan 4 yıl geçti. Bu sürede bu duyguları aşmaya çalıştım. Ne zaman aklıma geçmişten anılar gelse zihnimi durduruyordum. Yaşadıklarımdan ne öğrendiğimi ne amaçla bunları yaşadığımı kendime soruyordum.
Aslında 4 yıldır gitmediğim memleketime gitmek hem görmediğim akrabalarımı ziyaret etmek hem de annemin vefatından beri gidemediğim evimize gitmek istiyordum.
Öyle de yaptım. Akhisar’a gittim. Önce teyzemlere uğradım. Onlar da benim orada kalacağımı zannediyorlarmış. Ben eve gideceğimi söyleyince orda kalamazsan bize gel dediler.
Eve gittim. Tabi ki kapının zilini çalmaya gerek yoktu. İçeri girdim. Valizimi içeri aldım. Evi dolaştım. Annemin odasını her yeri…. Diğer akrabalar beni aradı bize gel dediler ama benim orada kendimle yüzleşme ve bu duygunun üstesinden gelme zamanımdı.
Hayret edilecek bir şekilde bende hiçbir duygu yoktu. Ne üzüntü, ne ağlama hiçbir şey… tamamen nötr durumdaydım. Annemin odasında dolaplara baktım, fotoğraflara, giysilere, başından eksik etmediği eşarbı , mutfakta vişne reçelleriyle doldurduğu kavanozları, (kavanozlar boştu tabi ki) yeni aldığı buzdolabı …… her şey orda duruyordu. Annem eşyaya çok fazla vermezdi. ‘’çaput kadar ömrümüz yok derdi’’ Çaputlar ordaydı. Ama kendisi yoktu. Sanki bir film seyrediyor gibiydim. Sadece annemin rol aldığı sahneler bitmişti.
‘’Dayanması zor olduğunda dayanabilirsin yapılması imkansız olduğunda yapabilirsin dene ve gör’’ Shifu’nun sözleri zihnimden geçti.
O gece orada 5. Egzersizi yaptım. Sonra uyumuşum. Sabah olduğunda aslında eve gitmeyi zihnimde ne kadar büyüttüğümü fark ettim. Çünkü hiçbir duygusallığa kapılmamıştım. Duygularımın mantığımın önüne geçmesine izin vermedim. Eğer izin verseydim orda kalamazdım. Ve anladım ki her konuda duygular mantığımızın ortaya çıkmasına , irademizi yani ana bilincimizi kullanmamıza engel oluyor.
Biz xiulian uygulayarak ana bilincimizi geliştirmiyor muyuz? O halde duygulardan tamamen arınamasak da, duyguların en azından bizi engellediği durumlarda onu mantığımızın gerisine çekebiliriz. Ve yapmamız gereken şeyleri yapabiliriz . Bir olaya bakarken eğer duygusal bir pencereden bakmazsak her şeyi daha net görebiliriz.
Belki beni bu hayatımda dünyaya getiren ,bunca yıl bana bakan , yetiştiren annemle ilgili hala daha ufak tefek takıntılarım vardır. Fakat ben en önemlisini aştığımı düşünüyorum. Bu konuda kendimle yüzleşebilme cesaretini gösterdim. Ona, bana bu yolculuğumda yardım ettiği için teşekkür ediyorum…
En çok da bu testi geçebilmem için duygularımı hafiflettiğini, bana yardım ettiğini bildiğim Shifu’ma teşekkür ediyorum..
Teşekkürler Shifu
Teşekkürler uygulayıcı arkadaşlar
Heshi
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.