Gerçek Özgürlük "Hoşgörü"'de Yatıyor

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Hoşgörü söz konusu olduğunda birçok insan bunun acı çekmek olduğu düşünüyor, çünkü Çince karakterde "Hoşgörü"'nün üst köşesinde bıçak simgesi var. Bazıları buna şüpheci yaklaşarak, "Nasıl olurda acı çekmeye tahammül etmek özgürlükle bir olabilir?" diye soruyor. Sıradan insanlar şöhret ve servet söz konusu olduğunda duygular tarafından sürükleniyorlar ve sürekli iniş ve çıkışlar yaşıyorlar. Bir şey kaybedince üzülüyorlar.

Bir uygulayıcı olarak ancak takıntılarımızı ve insani kavramlarımızı hoşgörü aracılığıyla ortadan kaldırabiliriz.

Örneğin, eleştirildiğimizde veya bize haksız davranıldığında dayanamıyorsak, çatışıyor ve kendimizi savunuyor ve hatta sesimizi bile yükseltiyorsak, o an zihnimiz çok etkileniyor demektir. Aslında haksız davranılmaya tahammül eder ve kendimizi önemsemezsek, haksızlık ve eleştiri hedefini kaybetmiş olur. Böylelikle bu konu hakkında öfkelenmeyiz. Sonrasında olaylara insani bakış açısından muaf bir şekilde bakabiliriz. Ardından da egomuzu savunmaz ve haklılığımız için çatışmaya girmeyiz. Bu gerçek özgürlük değil mi? Kaç insan benliği kırıp geçmeye dayanabiliyor ve gerçek özgürlüğü yaşayabiliyor?

Shifu dedi ki:

"Sabrın içinde fedakarlık vardır. Fedakarlık yapabilmek, kişinin uygulamasında gelişim göstermesinin bir sonucudur. Fa farklı seviyelere sahiptir." (Daha İleri Yükselmeler İçin Esaslar l, Hiçbir Şeyin Atlanmayıp Dışarıda Bırakılmaması Durumu)

Uygulayıcılar eğer "Hoşgörü"'yü acı olarak görürlerse, aslında o zaman gerçekten kimin kırıldığına bakabilirler. Bu, gerçek benlik mi ya da sahte benlik mi? Eğer Fa ilkelerini temel alır ve net olursak, aslında o zaman doğumdan sonra elde ettiğimiz görüşlerin ve düşünce karmasının acı çektiğini fark edeceğiz. O zaman baştan çıkarıcı olaylara karşı koyabilir, bunun yerine tahammül edebilir ve katlanabiliriz ve bunlar gittikçe azalır ve sonunda yok edilir. Bu süreçte gerçek benlik yükselir ve temizlenir.

Fiziksel acılara dişlerimizi sıkarak dayanabiliyoruz. Fakat baştan çıkarıcı düşüncelerimizi reddetmek çok daha zor. Günlük toplumdaki çeşitli baştan çıkarıcı şeyler karşısında zihnimizi sakin tutmak ve onları düşünmemek zordur. Eğer kötü düşünceleri yok edemezsek şeytani şeyler bizi kontrol altında tutar ve bizim dizginsizce davranmamıza sebep olur. Bu şekilde davranmaz fakat bu tarz düşüncelere sahip olursak, bu da bunu aşamadığımızı gösterir. Sonuç olarak takıntılarımızı güçlendiririz.

Eğer cep telefonu veya televizyonun bizi baştan çıkarmasına karşı koyamazsak, o zaman oyun, iğneli dedikodular ve açık haberler, erotizm, duygular ve daha birçok takıntı ve tutkular ilerler. Eğer damak tadının cazibesine yenik düşersek, o zaman lezzetli yemeklerden kendimizi kurtaramayız. Eğer erotizmin baştan çıkarmasına karşı koyamazsak kirli insan maskesi taşıyacak, transa girecek, karışık ve şaşkın bir durum içerisinde olacağız.

Kötü düşünceler ortaya çıktığında hayallere takılı kalmamalıyız, bunun yerine zamanında onları yakalamalı ve yok etmeliyiz. Yalnız o zaman kötü maddeleri yok edebiliriz. Bu tür düşünceleri reddetmek çok acı verici bir süreçtir. Eğer bu tür düşüncelerden vazgeçmeye karar veremezsek, o zaman elde ettiğimiz bu görüşler ve karma ana bilincimize engel yaratacaktır. Kişinin gerçek benliği bu değildir.

Gerçekten vazgeçme durumuna ulaştığımızda, engelleri aşmanın kolay olduğunu göreceksiniz. Hoşgörü o zaman acı verici olmayacak, çünkü beden ve zihnin yükseldiği zaman ki sevinç tarif edilemezdir.


Çince metin: http://www.minghui.org/mh/articles/2017/4/12/“忍”中的大自在-345522.html

* * *

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.