Bu, büyükbabamın bana küçükken anlattığı bir hikayedir.
Köyümüzde bir tüccar vardı. Müşterilerine hile yapmak ve onları kandırmak için civa dolu bir terazi kullanırdı. Bu civa ölçeğinden dolayı bayağı para kazandı. Sonra evlendi ve üç oğlu oldu. Karısı çok genç yaşta ölerek, üç oğluna bakması için onu yalnız bıraktı. Ne yazık ki, en büyük iki oğlu yetişkinliğe erişemeden öldü. Üç aile üyesini kaybetmek onu harap etti. Durumu daha da kötüleşti, geriye kalan tek oğlu, gelininden ilk çocuğunu beklerken öldü. Bir gün gelinini çağırdı ve içindeki civayı ortaya çıkarmak için ölçeği çırptı. Dürüst olmayan iş ilişkilerini itiraf etti ve bundan sonra servet veya şans için aile üyelerinin ömrünü kısaltacak hiçbir şeyi asla yapmayacağına yemin etti.
Gelini doğum yaparken zor bir doğum geçirdi. Yaşlı adam çok endişeliydi. Tam o anda ihtiyar bir Budist keşiş karaağaçtan kapısını ısrarla çaldı. Yaşlı adam hizmetkârına ona yiyecek vermesini ve onu yoluna göndermeyi düşündü, fakat keşiş önce konuştu, "Senden pirinç veya erişte istemiyorum. Evinizde olan her şeyi biliyorum "dedi. Bu kelimeleri duyan tüccar, keşişi içeri davet etti.
Keşiş, evindeki trajik ölümlerin sebep ve sonuç ilişkilerini açıkladı. Tüccarın üç oğlu da daha önceki hayatlarında tüccarın civa ölçeğindeki yaptığı sahtekârlık ilişkileri yüzünden ölmüştü. Bu hayatta, karmik borçlarını ödemesi için oğulları olarak yeniden doğmuşlardı. Tüccar, çocuklarının erken yaşlarda ölümünü izleyerek acı çekti ve hayatının geri kalanını ona bakan herhangi bir çocuk olmadan yaşadı. Ancak tüccar, hatalarıyla oğulları öldükten sonra yüzleşti ve civa ölçeğini yok ettikten sonra, Cennet, günlerinin geri kalanında kendisine bakacak bir torun verdi. Yaşlı keşiş tüccarın gelini için biraz ilaç hazırladı. Bir süre sonra sağlıklı bir bebek doğurdu.
İngilizce Metin İçin tıklayınız
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.