Vietnam doğumlu Bay Fang, fiziksel ve duygusal olarak iyileşme sırasında yaşadığı bazı deneyimlerini paylaştı. Onun bütün acılarının nedeni, çocukluğunda yaşadığı zihinsel bir suistimal ile ilgiliydi.
Bu, sefil ve korku dolu bir yaşam çemberinden kurtulan ve aydın bir yolu takip eden bir gencin hikayesi… O, artık mutlu ve huzurlu biri.
Vietnam’dan Bay Fang (Fotoğraf: ntd.tv/inspiring) |
Fang, “Tam olarak, babamın anneme ne zaman şiddet uygulamaya başladığını hatırlamıyorum, tek hatırladığım babamın bağırarak anneme vurması ve onu kışın ortasında dışarıya atacak kadar gaddar olmasıydı.
Bazen annemi evimize yakın olan bir göle sürüklüyor ve kafasını onu boğmak maksadıyla suya batırıyordu. Bir başka seferinde, başından aşağı sıcak çorba döküyordu ve annemin tüm kafa derisinin yanmasına sebep oluyordu. Bir çocuk olarak, bunu izlemek çok acı vericiydi.” diyor.
Travmatik Bir Çocukluk
“Vur ve öldür! Vur ve öldür!”
“Bu sözler babamın annemi dövdüğü sırada, ona tezahürat eden ve onu daha da ateşlendiren dedemin sözleriydi. Bu yaşlı adamın korkunç sesini çok net bir biçimde hatırlıyorum. Bunlar, annemi döverken gerçekten babama tezahürat eden dedemin sözleriydi. O yaşlı ihtiyarın korkunç sesi, zihnimde hala çok canlı.”
“Hayatımdaki bütün yetişkin erkekler, aileme işkence çektirmek ile meşguldü. Onları ilgilendiren tek şey, öfkelerini ve hayal kırıklıklarını zavallı kadınları döverek dindirmekti. Buna rağmen o kadınlar, hala eşleri ile ilgileniyor ve onlar için çabalıyordu. Senelerce babamın sesi ve gürültüsü beni takip etti ve zihnimde canlı bir şekilde duruyordu, hatta rüyalarıma bile giriyordu. Ne zaman babam annemi gaddarca dövse, kardeşimle bir köşede saklanıyor ve korkudan çaresizce titriyorduk. Kalbimiz çok hızlı atıyordu ve korkudan gözlerimizi bile kımıldatmıyorduk. Tek yapabildiğimiz şey, zihinsel olarak bu acıya dayanmaktı.”
Fang sözlerine şöyle devam ediyor; “Bilmediğim bir nedenden dolayı, babam yeni yılın ilk gününde annemi dövmeyi bir adet haline getirmişti. Vietnam’da ilkbaharın başlangıcı olan ilk gün, aileler bir araya gelir ve sofralar eşliğinde kutlama yaparlar ve o gün aslında herkes çok mutlu ve neşelidir. Fakat babam ilkbaharın ilk günü, annemi dövmeye bir adet haline getirmişti. Herkes ilkbaharın ilk gününü heyecan ile beklerken, ben de ilkbaharın yaklaşması derin bir korku ve derin bir kaygı duygusunun kabarmasına neden oluyordu. Bu günün gelmesini hiç istemiyordum, annemin dövüldüğünü izlemek çok acı vericiydi. Kutlamalarda yakılan tütsülerden yükselen dumanları, bugüne dek hala zihnimde şiddet ve acıyla ilişkilendiriyordum.”
“Okulda hiç arkadaşım yoktu. Kırsal kesimde, aile meselelerinizi ne kadar gizlemeye çalışırsanız çalışın, bunu gizlemeniz asla mümkün değildir. İnsanların sizin aile meselelerinizi bilmemesi gibi bir durum asla söz konusu değildir. Aynı sınıftaki çocukların hiçbiri beni ziyarete gelmiyordu ve ben de dışarıya gitmiyordum. Başka bir çarem olmadığından, yalnızlığımı ve korkularımı bir kader olarak benimsiyordum. Yalnızlık ve derin korkuları benimsemiştim. Sağlığım da bayağı kötüye gidiyordu ve yaşadıklarım birtakım kronik hastalıklara yakalanmama sebep olmuştu. Mutluluk nedir bilmiyordum, dışarıda hiç oynamıyordum ve okuldaki etkinliklere de katılmıyordum. Babam ısrarcı bir biçimde okuldan sonra, hemen eve dönmemi istiyordu.”
“Bir keresinde okulum bir bağış kampanyası düzenledi ve herkesten bambudan yapılmış kürdanları satın alması ve kampanyaya destek vermesi istendi. Bu bambu kürdanlar ile elde edilen gelir, engelli insanlara yardım edecekti ve ben hariç herkes bu kampanyaya destek olmuştu. Öğretmenim benim de katkı sağlamamı istediği anda, babamın sözlerini tekrar ettim: ‘Biz evde kendimiz kürdan yapabiliriz, satın almaya ihtiyacımız yok.’ Babamın okul ücretlerini zamanında ödememesi, zaten utanç vericiydi ve şimdi bir kez daha rezil olmuştum.”
Şiddet Döngüsünden Bir Çıkış Yolu Bulmak
Fang, şiddet dolu günlerinden çıkış yolu bulma sürecini şöyle anlatıyor: “Hayatım boyunca yetiştiğim, benim için dünyevi bir cehennem olan baba ocağını terk edebileceğim günü iple çekiyordum. 2005 yılı başlarında 19 yaşımdaydım ve bir kız olan kuzenimle şehri terk ettim. Artık buradan uzaklaşmaya hazırdım ve bu korkunç yeri terk etmek istemiştim. Bir cehennem olan evden kaçabilmek amacıyla bir gün büyümek için büyümüştüm. 2005 yılının başlarında, sadece 19 yaşındayken, kuzenimle şehri terk ettim. Evim olan bu korkunç yerden kaçmak için herhangi bir yere gitmeye hazırdım.”
Bay Fang, Falun Dafa beşinci takım egzersizi yaparken (Fotoğraf: ntd.tv/inspiring) |
“Her gün şiddet gören ve buna rağmen babamı terk etmeyen zavallı annemi terk ediyordum. Boşandıktan ve Hanoi’ye bir işyeri açmak için yerleşmesinden sonra bile, annem çocuklarına dayanamadı ve tekrardan babamın eziyetine katlanmak için ona ve ailesine geri döndü. Bedenim bu cehennemden kurtulmasına rağmen, zihnime ıstırap veren anılarımdan bir türlü kurtulamıyordum ve her gün ıstırap çekiyordum. Hayata dair bakış açım çok karamsardı ve babamdan ve babamın akrabalarından nefret ediyordum. Bu olumsuz duygular sonucu, depresyon hastası olmuştum ve bir dizi hastalıklara yakalanmıştım. Bunların bazıları Hepatit B, sinüzit, aritmiler gibi hastalıklardı. Hastalıkların en kötüsü ise, kalbimde hissettiğim nefretti, kalbimin en derinliklerine varana dek nefretle dolmuştum ve babamı ve ailesini bir türlü af edemiyordum. Kafamda cevabını alamadığım pek çok soru vardı ve bu beni daima meşgul ediyordu. Annem neden bu kadar acımasızca dövülmüştü? Neden kimse ona yardım etmemişti? Peki boşandıktan sonra, neden tekrardan babama acı çekme koşuluyla geri dönmüştü, neden? Bunun cevabı ve mantıklı bir açıklaması yoktu.”
“Sonunda annemi yanıma aldım ve ülkenin güneyine yerleştik. Bu süre zarfından annemle birbirimize destek olduk. Ben meslek okuluna yazıldım ve annem sekreter olarak bir iş buldu. Yüzeysel olarak belli etmemeyi başarsam da, zihinsel olarak bir enkazdım. Akrabalarımdan uzakta yalnız yaşamayı tercih etmiştim ve onların ne yaptığı açıkçası hiç umurumda değildi. Depresyon hastası bir insan, birçok duygusal gelgitler yaşar. Ben de, genellikle inatçı ve ısrarcıydım ve tamamen sessizliğe bürünmüştüm. Aslında 20’li yaşların başlarındaki insanlar kıpır kıpırdır ve hayata sevgi ve umutla bakarlar, fakat benim hayat bakışım karamsardı.”
Sonunda Bu Kısır Döngüden Bir Çıkış Yolu ve Mutluluğu Buldum
“2013 yılında 27 yaşına girdiğimde, beklenmedik bir şekilde mutluluğu buldum. Aniden benim için yeni bir sayfa açıldı ve kendi öz benliğimi buldum. Adeta çamurdan çıkarıldım ve temizlendim. Şükürler olsun ki, o günden sonra daha iyi ve mutlu bir insan olma yolunda emin adımlar ile ilerledim. O sene, annem çok hastalanmıştı. Çeşitli şifa yöntemleri bulmak için internette geziniyordum. Birden Falun Dafa isimli bir qigong okulunu tanıtan bir web sitesinde birçok faydalı bilgiler buldum. Sonra tuhaf bir şekilde, bu okulun vücudumun ve ruhumun yaralarını iyileştirebileceğini hissettim.
Meraklanmıştım ve bu yüzden, bu uygulamanın ana kitabı olan Zhuan Falun'u okumaya başladım. Birden ruhuma ve bedenime hala ıstırap veren bu olumsuzlukların nedenini anladım.”
Bay Fang, Zhuan Falun’u okurken (Fotoğraf: ntd.tv/inspiring) |
Sonunda Anladım ki, Hissettiğim Bu Nefretten ve Bu Kısır Döngüden Kurtulmanın Tek Yolu Kendimle Barışmaktan Geçiyordu
“Bunu kavradıktan sonra, babama ve ailesine karşı beslediğim nefret duygusundan arındım ve sadece onları değil, nefret beslediğim herkesi affettim. Taştan ağır olan bu nefret duygusu, senelerdir sırtımda taşıdığım bir yük gibiydi ve sonunda parçalanarak bir toz haline dönüşmüştü. Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü prensiplerini öğreten Falun Dafa uygulamasını takip ederek, tüm düşüncelerimi ve eylemlerimi bu doğrultuda geliştirdim. Ayrıca durumumu ve çevreyi daha yalın bir bakış acısıyla değerlendirmeye başladım. Birden hayatın zannettiğim kadar karışık olmadığını kavradım.
Falun Dafa, insan hayatının çok değerli olduğunu öğretiyor. Bunu içselleştirdiğim andan itibaren, korkularım kayboldu ve artık kendimi kaybolmuş gibi hissetmiyordum. Meğer, huzurlu ve mutlu bir hayatın anahtarı zihni ve kalbi geliştirmekten geçiyormuş. Bu meselenin özü ve en can alıcı noktasıydı. Ölüm korkutucu olmadığından, hastalık da endişelenilmesi gereken bir şey değildir. Gerçekten endişe verici olan ise, insanların hatalar yapması ve bunun farkında bile olmamasıdır. Ne için yaşadığını bilmeyen birçok insan var.
Falun Dafa’yı öğrendiğimden bu yana üç yıldan fazla bir süre geçti ve hayatım tamamen değişti. Falun Dafa egzersizleri sağlıklı bir beden ve sevgi dolu bir kalp geliştirmemi sağladı. Artık başkalarını nasıl bağışlayacağımı ve nasıl hoşgörülü davranmam gerektiğini biliyorum.
Artık olumsuz yönlerimi ve düşüncelerimi nasıl bırakabileceğimi ve doğru ve olumlu düşünceleri nasıl besleyebileceğimi öğrendim. Falun Dafa bilge ve aydın bir yol ve kişisel gelişimde bana inanılmaz faydası oldu. 3 senedir Falun Dafa uygulamasının sıkı bir takipçisiyim ve artık tıbbi ilaçlara ihtiyaç duymayacak kadar iyi bir durumdayım. Artık eskiden sahip olduğum kronik hastalıklarımı tedavi etmek için, hastaneye gitmek zorunda değilim ve bunun finansal açıdan bana olumlu bir yansıması da oldu.
Eskiden biri, memleketim “Bac Ninh” den söz ettiğinde, boğazımın düğümlendiğini hissederdim. Fakat artık böyle hissetmiyorum ve gözlerimden yaşlar aksa da, gözyaşlarıyla birlikte arındığımı hissediyorum. Nereye gittiğim ve ne iş ile meşgul olduğuma bakmaksızın, bildiğim tek şey bir var o da, umudumun olmasıdır. İyi bir gelecek seçmek ve her sabah mutlu uyanmak benim hakkımdır. Artık tek seçenek hüzün değil, bunun yerine ben mutluğu benimsedim. Artık nefretsiz ve korkusuz bir geleceğe doğru ilerlemekteyim. Bu olumsuz duyguları tamamen dönüştürmeyi başardım. Artık hayata bakış açım değişti ve iç huzura kavuştum.
Beni en çok mutlu eden şey ise, parkta arkadaşlarımla, teyzelerle ve amcamlarla birlikte Falun Dafa egzersizlerini yapmak. Onlarla birlikteyken, onların bilge ve samimi olduğunu hissediyorum. Onlar anlayışlarını, zorluklarını ve sevinçlerini açık yüreklilikle paylaşıyorlar. Kendilerini Falun Dafa’nın Doğruluk, Merhamet ve Hoşgörü prensipleri doğrultusunda karakterlerini geliştirmeye odaklanıyorlar.
Bana acı veren bu nefretten kurtulduğum için çok şanslıyım ve artık mutluğun keyfini çıkartıyorum. Bu uygulama yolu, gerçek benliğimi bulmama yardımcı oldu ve böylelikle, zihinsel ve bedensel olarak rahatladım ve iyileştim. Eskiden yaşayan bir cesettim, fakat artık hayattan keyif alan bir birey haline dönüştüm. Hayatım artık bir anlam kazandı. Falun Dafa’ya ve kurucusu Bay Li Hongzhi’ye minnettarım. O, benim yeni bir hayat ve mutluluk kazanmama yardımcı oldu.
Ben acı ve nefretin derinliklerinde mutluluğu bulacak kadar şanslıydım. Bu gelişim yolu, gerçek benliğimi bulmamda ve ruhumun ve bedenimin yaralarını iyileştirmem için bana yardımcı oldu.
Paylaştığım hikayemin tüm kalbimle başkalarına yardımcı olmasını diliyorum.”
Geçmiş
Falun Dafa (Falun Gong olarak da bilinir), bir kişisel gelişim uygulamasıdır. Falun Dafa, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü’ye dayalı evrensel ilkeleri benimsemektedir. Uygulama, 1992 yılında, Çin’de Bay Li Hongzhi tarafından halka tanıtıldı. Şu anda, 114 ülkede 100 milyondan fazla kişi tarafından uygulanmaktadır. Ancak, bu barışçıl meditasyon uygulaması 1999 yılından bu yana Çin’de acımasızca zulüm görüyor.
Kaynak: The Epoch Times Türkiye
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.