Bir Falun Dafa uygulayıcısının Shifu'ya ve Fa’ya tam bir inanç ve güven duyması son derece önemlidir. Tüm doğru düşüncelerin temeli budur. Birçok uygulayıcı, Shifu'ya ve Fa’ya inanmaktan ve Dafa’yı gerçekten geliştirmekten bahseder.
Kişi, kendisini gerçekten geliştirmek için, Shifu'ya ve Fa’ya inanmalıdır. Bu “inanç” ya da “güven” en önemlisidir. Bununla birlikte, inanç ve güven düzeyinin de bir sorunu var. Shifu'ya ve Fa’ya olan inancın nasıl tezahür ettiğini kendime sorduğum zaman, birkaç şeyi bir arada yapabilmemiz gerektiğini anladım.
İnsanları Kurtarmak Dafa Uygulayıcıların Misyonu
Birincisi, Shifu’ya ve Fa’ya tamamen inancı olan bir uygulayıcı, nerede olursa olsun Shifu'nun ve Fa’nın bizi her an koruduğunu inanmalıdır. Bu yüzden hiçbir korkusu yoktur ve Falun Dafa hakkındaki gerçekleri tereddüt etmeden insanlara açıklar. “Korku”, bir uygulayıcı için en büyük engeldir. Korkusuz bir uygulayıcının doğru düşünceleri doğal olarak çok güçlüdür ve insanları kurtarma gücü mükemmeldir. İnsanları kurtarmak Dafa uygulayıcılarının görevidir.
İkincisi, bir uygulayıcı, Shifu'ya ve Fa’ya tam anlamıyla inandığında uygulama yolunda Fa ilkelerini takip eder. İnsani görüşler tarafından kolayca engellenmez. İlahi varlıklara inanır; iyiliğin iyilikle ödüllendirileceğini ve kötülüğün kötülükle cezalandırılacağını bilir. Bu yüzden kötü şeyler yapmaz. Her şeyden önce diğerlerini düşünür, kötü düşüncelerden kurtulur, sürekli kendisini geliştirir ve evrenin ilkelerini özümser. Kişisel uygulamada gayretlidir.
Ün ve Zenginlik İle İlgilenmeme
Üçüncüsü, bir uygulayıcı Shifu'ya ve Fa'ya güvendiği zaman, ün ve zenginliğin birçok yaşam boyunca birikmiş erdemden (De) geldiğini bilir.
Shifu dedi ki:
Erdem yoksa kazanç yoktur; …. (Daha İleri Yükselmeler İçin Esaslar İçin I, Erdemli Zenginlik)
Eğer sıradan bir insan, erdeme sahip değilse, hiçbir şeyi yoktur. Bir uygulayıcı için erdem, gong’u dönüştürmek ve tamamlanıp meyve konumuna ulaşmak için kullanılır. Erdem, sıradan toplumda maddi zenginlik ve şöhret elde etmek için kullanılmaz. Bu yüzden ün ve zenginliğe karşı ilgisi yoktur. Bir uygulayıcı kıskanç değildir ve sıradan insanları kıskanmaz. Erdemi korumaya çalışır, çünkü o paha biçilmezdir. Böyle birisi nasıl kişisel kazanca bağlı olabilir, ya da nasıl kıskanç olabilir. Bu uygulayıcı nasıl rekabetçi bir zihniyete sahip olabilir?
Öte yandan, eğer kişinin Shifu'ya ve Fa’ya tam bir inancı yoksa, insani düşüncelerden kolayca etkilenir ve maddi çıkarlar ile çeşitli arzulardan motive olur. O zaman da sıradan insan gibi olur. Böyle bir durumda, uygulamada kendimizi düzeltmek zor olur ve o zaman eski güçler boşluklardan kolayca faydalanarak bize zulüm edebilir.
Dördüncüsü, Shifu'ya ve Fa’ya tam inancı olan bir uygulayıcı, duygusallıktan kurtulabilir ve aile üyelerine şefkat ile davranabilir. Yaşamın anlamını ve yaşamdaki sorumluluklarını bilir. Üç işi yapmak onda en büyük önceliktir. Gündelik insan meseleleriyle zaman kaybetmez. İnsanları kurtarmak için zamanını en iyi şekilde kullanır, böylece görevini tamamlar. Onun için en önemli şey, yeminini yerine getirmek ve gerçek evine geri dönmektir.
Shifu'ya ve Fa’ya tam inancı olan bir uygulayıcı, kendisinden, diğer tüm insani kavramlardan ve arzulardan kurtulabilir. O, sıradan insanların sözde mutluluğu ve rahatlığı tarafından baştan çıkartılamaz ve kendisini çabalı bir şekilde geliştirir.
Öte yandan, Shifu'ya ve Fa’ya inandıklarını iddia edenler, gerçekte ne kadar inanıyorlar? Shifu'ya ve Fa’ya tamamıyla inanmak, “yarım ağız” söylenen bir şey değildir. Biz, başkalarını ya da Tanrıları kandıramayız, sadece kendimizi kandırabiliriz. Ben, her uygulayıcının kendisine, "Shifu'ya ve Fa’ya gerçekten yüzde yüz inanıyor muyum" diye sorması gerektiğini düşünüyorum. Ya da, “Gerçekten ne kadar inanıyorum?” Eğer oran yüzde yüzden az ise, bu yeterli değildir.
Dafa uygulamasının kapısı herkese açık, ancak bazıları hala dışarıda dolaşıyorlar, çünkü Shifu'ya ve Fa’ya inançları yüzde bir bile değil. Bazıları da uygulamaya başladı, ancak ilerlemiyor ve aynı seviyede kalıyorlar. Bunlar Fa’yı veya üç işi nadiren çalışırlar. Muhtemelen Dafa’ya yüzde elli’den daha az inanıyorlar.
Bir de Fa çalışır ve üç işi yapar gibi görünenler var, onlar kendilerini çok yavaş geliştiriyorlar. Her şeye insani düşüncelerle yaklaşıyorlar ve kendilerinde birçok takıntı barındırıyorlar. Özellikle insanlara gerçeği açıklamak söz konusu olduğunda, genellikle kalplerinde güçlü bir korku bulunuyor. Zulüm görmekten korkuyorlar. Sorunun kökeni ise, Shifu'ya ve Fa’ya inanmamalarıdır.
Tabii ki, birinin doğru düşüncelerini güçlendirmek zaman alır. Falun Dafa, ilk kez halka açık alanlarda öğretildiği zamandan beri, gerçekten doğru düşüncelere sahip olan ve tüm takıntıları bırakan bir kaç uygulayıcı var. Shifu'ya ve Fa’ya olan inanç yavaş yavaş çoğalıyor ama bunu bir bahane olarak kullanmamalıyız, çünkü inanç öncelik olarak gelir. Bizler önce inanmalıyız.
Çince metin: http://www.minghui.org/mh/articles/2019/4/14/385106.html
İngilizce metin: http://en.minghui.org/html/articles/2019/6/10/178016.html
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.