Saflığın, Doğruluğun, Kararlılığın (Ciddiyet, Haysiyet) ve Erdemliliğin Tartışması

Minghui web sitesindeki “Sıradan insanların prensiplerine karşı takıntısız bir hale gelebilmek için kısa bir tartışma ” başlıklı yazıyı okuduktan sonra o yazının bir paragrafı zihnimde yankılandı. Duygulandım.

Makalede uygulayıcı diyordu ki, “ Kim Falun Gong öğretilerine gerçekten inanırsa, sıradan insan kalbini bırakabilir. Bu kalbi bırakabilenler, endişeler ve saf olmayan düşüncelere sahip değillerdir, bu nedenle onlar saf, dürüst, oturaklı ve erdemlidirler.” Bu çok doğru! Kötü Çin Komünist Partisi tarafından yapılan acımasız ve çılgınca yapılan eziyetten yedi yıl sonra Falun Gong’ta öğretilen prensiplere göre uygulama yapabilmek ve uygulayıcıların kararlılıkla ve erdemlilikle ilerleyebilmesi, gösteriyor ki “Bir doğru düşünce yüz şeytanı bastırır.” (Zhuan Falun, Beşinci Konuşma, 2000 versiyonu)

20 Temmuz 1999’da, Falun Gong’a karşı yasadışı olan eziyet başlamadan önce, sürekli olarak Falun Gong öğretileri ve uygulamalarındaki, aşama aşama olan değişim koşullarının mantığını hatırladım. Büyük bir sıkıntının geldiğine dair bir önseziye sahiptim. Bundan dolayı prensipleri çalışmakta, egzersizlerimi yapmakta ve diğer uygulayıcılarla paylaşımım konusunda daha fazla gayret göstermekteydim. Gözyaşları içinde, Shifu’nun resmi önünde, “Shifu, ölüm son testimiz değil mi? Fakat bu test hayatın anlamını gerçekten anlayan bir uygulayıcı için problem olmamalı.” cümlesini yazdım.

Aileme dedim ki, “Falun Dafa bana yeni bir hayat verdi. Eğer bir gün bu uygulama herhangi bir sıkıntı ile karşılaşırsa, onu hayatım pahasına koruyacağım. Buna rağmen bu düşünce sıradan insanların prensiplerine göre oluşturulmuştu, Falun Dafa uygularken kalbimi hiçbir şey etkileyemez.”

20 Temmuz 1999 gelip çattığında ve şeytani eziyet Çin boyunca yayıldığında, zihinsel olarak hazır olmama rağmen bu vahşi saldırının boyutunu hayal edemiyordum. Şeytani rejimin başında olan Jiang Zemin bir kabadayı gibiydi, dedikodu üreten bir makine gibi tüm ulusu kullanıyordu ve Shifu’ya ve Falun Dafa’ya karşı asılsız suçlamalar yüklüyordu. Çok fazla kişiyi zehirlediler! Uygulamanın adını temize çıkarmak için Pekin’e gittiğimizde bazı uygulayıcıların kafalarının karıştığını anımsıyorum. Pekin’de bir otelde kaldık ve bizim Shifu’muzu ve Falun Dafa’yı lekeleyen televizyon yayınlarını seyrettik. Daha sonra paylaşım yaptık. Bazı uygulayıcıların düşünceleri şeytani dedikodular tarafından tesir altına alınmıştı. Kendi görüşlerimi kararlılıkla ve erdemlilikle diğer uygulayıcılarla paylaştım. Dedim ki,”TV programındaki her şeyin dedikodu olduğunu ve asılsız suçlamalar olduğunu düşünüyorum. Bu olay, sıkıntıların ortasında bizim inancımızdaki kararlılığı görmek için bir testtir. Shifu ve Dafa ile ilgili hiçbir şüphe duymuyorum.”

Dört veya beş kere sarsılmaz kalbim ve inancım ile birlikte Pekin’de gerçeği açıkladım ve Dafa’yı geçerli kıldım. Herhangi bir sıkıntı ile karşılaşmadım.

Yasadışı olarak tutuklanan ve eziyete uğrayan uygulayıcıları gördüğümde kalpten üzüldüm. Falun Dafa’ya ve bizim son derece merhametli olan Shifumıza kötü güçler tarafından saldırıldığında, ailemin yanlış anlayışlarına dayandım. Yanlızca Dafa için “Gerçeklerin Açığa Çıkmasını” ve uygulama için adaletin sağlanmasını istiyordum. Pekin’e uygulamanın adını temize çıkarmak için gittiğim her seferde, evime geri gönderildim.

O sırada, neden her seferinde yasadışı olarak tutuklandığımı anlayamıyordum, yolcu taşıtları ile eve gönderildim. Bazı zamanlarda ya polis ya da iş yerimden evime gönderiliyordum. Diğer zamanlarda ailem beni evde tutuyorlardı. Şimdi anlıyorum ki, eğer “Uygulayıcıların” doğru düşünceleri kuvvetli ise, Shifu gelgitin yönünü değiştirme gücüne sahiptir. (Shifu-Uygulayıcı Zarafeti, Hong Yin Bölüm II, Versiyon B)