Ben emekli olmuş bir Falun Dafa uygulayıcısıyım. Falun Dafa uygulamaya 1998 yılında başladım. Geçen sonbahar, bir gün ateşim 40°C (104°F) dereceye ulaşmıştı ve çocuklarım hastaneye gitmem için beni zorlamışlardı. Hastanede bana, karaciğer iltihabı ve ciddi bel omuru tüberkülozu teşhisi konuldu. Doktor omur naklinin gerekli olduğunu söyledi. Doğru düşünceler yoluyla bununla yüzleşerek hastalıklarımı kabul etmedim ve operasyon yapılması seçeneğini reddettim. Daha sonra, karaciğer iltihabı ortadan kayboldu, karaciğer lobundaki iltihap gitti ve bel omurunda yeni bir parça kemik oluştu. Doktorlar bile bunun bir mucize olduğunu düşündüler. Falun Dafa ve onun kurucusu Üstat Li’ ye teşekkür etmem gerekiyordu, çünkü yaşadıklarım mucize değil, hastalıklarımı iyileştiren merhametli Üstadın korumasıydı.
Hastalıklardan dolayı, üç işi yapabilmem ciddi bir şekilde kısıtlandı ve bir süre için düz oturamadım. Bu kadar büyük eksikliğe ne yol açmıştı? Sürekli bir şekilde bunun cevabını içimde aradım, fakat bir sebep bulamadım. Bunu, zayıf aydınlanma kaliteme ve Fa çalışmalarımdaki (Falun Gong öğretilerinin çalışma) eksikliğe yordum.
“Ta ki Los Angeles Şehrinde Fa’nın Öğretilmesi yayınını görünceye kadar; sonunda cevabını bulmuştum:
“Dafa uygulayıcıları hatalar yaptığında, eleştirilmekten hoşlanmıyorlar. Hiç kimse onları eleştiremez ve biri yaparsa hemen patlarlar.” “Diğerleri eleştirilir eleştirilmez hemen rahatsız hissederler.” (“Los Angeles Şehrinde Fa’nın Öğretilmesi”)
Üstadın söylediği kelimeler sanki beni hedef alıyordu. Ne evde ne de işyerinde başkaları tarafından eleştirilmemeliydim. Fakat aksine ben eleştirebilir ve nadiren benimle aynı fikri paylaşmayanların eleştirilerini kabul edebilirdim.
Eleştirilmeyi kabul edemeyişimin tarihsel bir temeli vardı. Çalışmaya başladığımdan beri ister büyük ister küçük gruplar içinde olsun, daima bir lider olmuştum ve bu grupların neredeyse tamamı yetkili organizasyonlardı. Ayrıca, doğduğum günden beri Çin Komünist Partisi (ÇKP) kültürüne ait telkinlerle büyümüştüm. Bu nedenle, eleştiri kabul etmekteki yetersizliğim içimin derinliklerinde kökleşmişti. Aslında şeytani ÇKP kendisinin eleştirilmesine izin vermez. Eleştirildiğinde patlar. ‘Hayır’ diyen muhalif birini ortadan kaldırılması gereken bir kişi olarak görür. Sahte de olsa sadece pohpohlanmak ister. Örneğin bir televizyon programında, çocuğun biri bir cüzdan bulur ve bunu getirir yetkililere teslim eder. Bu programda, komik bir şekilde bu iyi eylem “Üç Temsil”den oldu. (“Üç Temsil”, ÇKP’nin eski lideri Jiang Zemin tarafından yayınlan bir ifade)
Aslında eleştiriyi kabul edememek bencillikten kaynaklanır. Bizi bu seviyeye düşüren bencilliklerimiz değil midir? Eski evrenin yaşamları doğuştan bencillerdir. Onlar her şeyi kendileri için isterler. Benim eleştiri kabul edemeyişim, zayıf noktalarıma başkalarının dokunmasını istemeyişimden ve kendimi korumaktan kaynaklanan bencilliğimin bir görüntüsüdür,
Eleştirilmekten duyulan üzüntü aynı zamanda şeytani doğanın ortaya çıkışıdır. Doğru Fa’nın bir uygulayıcısı bu gibi şeytani doğadan kurtulmak zorundadır. Üzülmek, diğerlerine karşı hoşgörüsüz olmak ve sıcakkanlı olmamaktır. Bu sadece Hoşgörü’den uzak durduğundan değil, aynı zamanda merhamet ve şefkat eksikliğidir. Üstat diyor ki, " Eğer siz eleştirinin kimden geldiğine önem vermeden, eleştirildiğiniz noktayı anlayabilmelisiniz. Eğer eleştiri doğru ise kendinizi düzeltirsiniz ve eğer doğru değilse bunu aklınızda tutun. Eğer eleştirildiğiniz ya da azarlandığınız sırada sakin kalabilirseniz, gelişirsiniz." (“Los Angeles Şehrinde Fa’nın Öğretilmesi”)
Bu yüzden, sıkıntıların üstesinden gelinmesini, karmanın yok edilmesini ve kişisel gelişimi sağlayacak faktörleri içeren eleştirileri kabul edebilmeliyiz.
Yukarıda anlattıklarım benim kişisel algılarımdır. Uygun bulmadığınız herhangi bir noktaya işaret etmenizi rica ederim.
* * *
Here is the article in English language:
http://en.clearharmony.net/articles/a34840-article.html
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.