Ben köyde yaşayan bir çiftçim ve 40 yaşındayım. Küçükten beri sağlık durumum iyi değildi ve ailemdeki herkes 30 yaşına kadar yaşamayacağımı söylüyordu.
2005 yılının ikinci döneminde sıkça nefes almakta zorlanmaya başladım, karnım ara sıra hem şişiyor hem de acıyordu ve bu durum hergün daha kötüleşti. Yakınlardaki tüm hastanelere gittim, fakat doktorlar hastalığıma bir çare bulamadılar. Uzman ve ünlü doktorlara da gittim, onların da çaresi yoktu. Yarım sene boyunca hastalıktan çektiğim zorluklar o kadar fazlaydı ki ölümü daha tercih ediyordum. En son sancılara gerçekten dayanamadığımda eyaletteki en büyük hastaneye gittim. Sonuç olarak üç büyük hastanenin koydukları teşhis aynıydı: rahim kanserine yakalanmıştım. Ameliyat için de geç kalmıştım, çünkü tümör karnımın içinde her yere bulaşmıştı. Başka seçeneğim olmadığından eve dönmek zorunda kaldım.
Hastane tarafından “ölüm cezası” verilen bir kişi olarak umudumu tamamen kaybettim ve sadece her an gelebilecek olan ölümü beklemeye başladım. Kocam çektiğim sancıları görünce dayanamadı ve rahatlamam ve kafamı dağıtmam için beni bin kilometre uzaktaki başka bir şehirde yaşayan teyzeme götürdü. Teyzeme geldiğimin ertesi günü, büyük bir hastaneye gidip kontrolden geçtim ve oradaki tetkiklerin sonucu kanser hücresinin böbreğime ve karaciğerime de yayıldığı söylendi. Doktor bana, “Kanser hücresi çok hızlı bir şekilde yayılmakta, eğer ameliyat yapılırsa büyük bir ihtimalle ameliyat masasında ölebilirsin.” dedi. Akrabalarım ve arkadaşlarım bu haberi duyduktan sonra çok üzüldüler.
Ablam bir Falun Dafa uygulayıcısı ve bana, “Şu anda sadece Dafa seni kurtarabilir” dedi. O bana birçok ağır hastanın Dafa’nın iyi olduğunu bildikten sonra “Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi” kelimelerini sıkça tekrarlayarak hastalıklarının iyileştiğini söyledi. Ablamın söylediklerini çok merak ettim ve ben de içimden sessizce “Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi!” cümlelerini tekrarlamaya başladım. Birkaç dakika sonra karnımda birazcık soğuk hissettim.
O akşam ablam bana Falun Dafa’nın kurucusunun ders kasetini dinletti. O gecede inanılmaz bir şekilde huzurlu, sakin ve derin bir biçimde uyudum ve ertesi sabah yataktan kalkar kalkmaz hemen bir şey yemek istedim. O günden önce, yaklaşık 20 günden fazla bir süre her gün sadece bir kâse çorba içebilmiştim ve her defa içtikten sonra karnımdaki şişlik sancısına dayanamıyordum. Fakat o gün bir kase çorba ile beraber yarım ekmek ve biraz sebze yedim. Yedikten sonra da kendimi çok rahat hissettim.
O gün öğleden sonra kocam durumumu çok merak etti ve birlikte büyük ve ünlü bir hastaneye gittik. Doktorlar beni dikkatlice kontrol ettikten sonra, “Rahmindeki tümör hareketli ve selim. Ameliyat ile çıkarabilir.” Bunu duyduktan sonra çok heyecanlandım ve ağlamaya başladım. Falun Dafa’nın ders kasetini dinledikten o ana kadar 24 saat bile geçmemişti! “Tekrar yaşayabilirim!”
Kelimeler ile yaşadığım heyecanı anlatamam. Daha önce zorla yemek yiyen ve uyuyan bir kişi, şimdi her şeyi yiyebiliyor ve çok iyi uyuyabiliyordum. Ölümün kenarındaki bir kanser hastası iken şimdi güç dolu sağlıklı bir kişi oldum. Ben candan ruhtan, “İkinci hayatımı kazandım. Bunu bana merhametli ve büyük Üstat verdi. Ben kesin bir şekilde bunu iyice değerlendireceğimi” söylemek istiyorum. Bugünden sonra daima Üstadın uygulayıcısı olacağım ve Falun Dafa’yı sonuna kadar uygulayacağım.
Çince Metin: http://www.minghui.ca/mh/articles/2006/4/1/124162.html
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.