New York Fa Konferansına Katılma İzlenimlerim

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Pazar günü öğleden sonra arabamla New York’a doğru yola çıktık ve yolun ilk yarısı hep açık ve düzdü. New York’a yaklaşık üç yüz mil mesafe kaldığında, önümüzdeki kara bulutlar birdenbire çoğalmaya başladı ve kısa bir süre sonra sanki kenarı görünmeyen bir deniz gibi görünüyordu. Aynı zamanda, arkamızda tıpkı patlayıp alevler çıkaran bir volkan gibi kırmızı bulutlarla doluydu. Hava karardı ve tüm yol boyunca hep karanlıktı. Arabamın ön farı dışında herhangi başka bir ışık görülemiyordu. Ancak gece yarısı New York’a varabileceğimizi düşünmüştük, fakat New York’a bir saat mesafe kaldığında, New York’a gitmek için geçmemiz gereken 87 nolu otobanın gündüz yağan şiddetli yağmurdan dolayı kapanmış olduğunu fark ettik.

Başka çaremiz yoktu ve yan yollardan birini seçtik. O sırada arabamın GPRS’i de kafası yemiş gibi bana sürekli kapkaranlık daracık dağ yollarını göstermekteydi. Yolun durumunu net olarak göremiyorduk, bazen suyla dolu çukurlardan zar zor geçiyor, bazen bir ağacın yıkılıp düşme sesini duyuyor, ara sıra dağlardan aşağı yuvarlanan farklı boylarda taşları görüyorduk ve yolun bazı parçalarının hafifçe çöktüğünü de hissettik. Yol boyunca gördüğüm evlerde hiç ışık yoktu ve oturanların hepsinin başka yerlere tahliye edildiğini haberlerden öğrendik. Bu daracık ve engel dolu dağ yollarında gece saat 2’ye kadar güçlükle ilerledik ve en son bir itfaiye istasyonu bulduk. Oradaki çalışanlar sabah saat 6’dan sonra otobanın açılabileceğini söylediler. Bu durumda arabada uyuyup sabaha kadar beklemenin en iyisi olduğuna karar verdik. Şafak vakti, hemen yola koyulduk. Fakat 87 nolu otoban hala açılmamıştı. Ondan sonra, polislerin rehberliğinde tekrar kuzey tarafına gidip 84 nolu otoban yolunu kullanarak başka bir yoldan New York’a vardık. New York şehir merkezine girerken de yollarda birçok engelle karşılaştık ve bir sürü sağa sola kaçışın ardından en sonunda sabah saat 8’de Fa Konferansı yerine vardık. Yolumuzun bu son bölümünde, herkes sanki bir kat deriden sıyrılmış gibi hissettik. Yine de, Fa Konferansına katılmak için o kadar fazla uygulayıcı arkadaşın geldiğini görünce hemen kendimizi toparladık ve içimizden büyük bir mutluluk hissettik. Birkaç uygulayıcı arkadaşımızı sorduk ve onlar da bizim gibi New York’a girebilmek için birtakım zorluklar yaşamışlardı.

Fa Konferansı tam iki saat ertelendi ve konferans başlar başlamaz, Shifu hemen geldi ve Fa’yı öğretti. Shifu’nun söyledikleri yine çok ağır ve çok ciddiydi.

New York’a giden yolun son bölümünü anımsarken, o tıpkı uygulama yolumuza benziyor: ürkek ve şaşkınlık var fakat tehlike yok, yolun üzeri engellerle dolu ve bakarken yürüyebilecek hiçbir yol yokken, eninde sonunda mutlaka bir yol çıkıp yürüyebiliriz. Aslında uygulama yolumuzu seçip karar verirken, zihnimizde böyle bir hazırlık gerekir, xiulian uygulamasında düz yollar yoktur ve xiulian uygulaması bal yemek gibi olamaz. Shifu yakın senelerdeki Fa’yı öğretmelerinde defalarca bizden en son yolumuzda iyice yürümemiz gerektiğini ve uygulamamızın ilk günlerindeki gayretli durumumuza tekrar dönmemiz gerektiğini istedi. Şu anda çevremiz rahatladı ve şeytani kötülük eskisi gibi o kadar azgın değil, fakat bu rahat çevre bizim için belki de başka tür bir güçlük de olabilir, “Ilık suyla kurbağayı haşlamak” (biri rahat bir durumda fark etmeden yavaş yavaş bitiyor) diye bir deyimi belki herkes biliyor. Batıya Yolculuk kitabında, bir usta ve dört çırağının Ateş Dağı, Örümcek Mağarası ve Cennete Giden Nehir gibi birtakım zorluklardan geçmeleri gerekmiş, üstelik sayısız haydut, gulyabani, canavar ve ölümsüzün sınavlarından geçmeleri gerekmiş, bir sınav eksik olsa bile telafi etmeleri gerekiyormuş. Bizlerin de istisnası yok ve işte bu yüzden bizlerin de gevşemek için hiç sebebimiz yok.

Bu en son uygulama yolumuz öncekinden daha kolay olamaz. Nasıl anakara Çin’deki uygulayıcılar tüm yönden, kapsamlı olarak ayıklanma testleri ile karşılamakta iseler, yurtdışındaki uygulayıcılar da aynı şekilde asıl takıntılarından vazgeçme testleriyle karşılamaktayız. Eski kozmostaki canlı varlıklara ait olan bencil ve kendini koruma doğasını kökünden söküp atmazsak, yeni kozmosun tamamen yeni bir yaşamı olamayacağız. Bizim için takıntılarımızdan vazgeçmemiz dışında başka seçeneğimiz yoktur. Eğer biz ilk başlangıçta dünya kadar cesaretle Shifu’nun Fa-düzeltmesine yardım etmek için tereddütsüz olarak aşağı atlayarak buraya geldiysek, burası tamamen kötü ve zehirli bir dünya olduğunu bildiğimiz halde hala her şeyimizi, hatta tanrısal haysiyetimizi bile bırakıp bilerek buraya indiysek, o zaman en azından kendimizi aynı seviyeye geliştirerek ancak geldiğimiz yerlere dönebiliriz, doğru değil mi? Takıntılarımızı kökünden söküp atmak tıpkı bıçağın kalplerimize batması gibi, fakat eğer bencillik gibi takıntılarımızla dosdoğru yüzleşmez ve onlardan vazgeçmezsek, o zaman meşgul olup uğraştığımız her şeyin tamamıyla asıl takıntılarımızı saklamak için sahte uygulama olacaktır. Zorluklarla karşılaşınca geri çekilmemiz ve takıntılarımızı bırakırken, hiçbir şekilde kendimizi yumuşatmamız gerekir, işte ancak bu durumdayken gerçek xiulian uygulayan bir Dafa uygulayıcısı sayılabiliriz.

Çince metin: http://www.minghui.org/mh/articles/2011/9/4/参加纽约法会随想-246223.html

* * *

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.