Rae, bana Parkinson hastalığıyla geldi, bu hastalık Çin tıbbında “titrek felç” diye adlandırılır. Rae, bir Batı tıbbı doktoru tarafından bana sevk edilmişti. O üç yıldır bu hastalık yüzünden acı çekiyordu. Her iki eli de sürekli titriyor hatta sağ eli sol eline göre daha da şiddetli titriyordu. Bu el titremesi yüzünden o yemek yerken yemekler ağzına daha varmadan sürekli yere düşüyordu. Ona uyguladığım tedavinin ardından olumlu yönde gelişmeler meydana gelmesine rağmen, bir süre sonra hastalık yeniden ortaya çıkıyordu. Birkaç sefer böyle bir tekrarlanmanın ardından onun hayatında son zamanlar yaşanan gelişmeler hakkında sorular sormaya başladım. O da yaşadıklarını anlatmaya başladı, anlatırken ruh hali sakinlikten, heyecana, öfkeye ve sonunda üzüntüye kadar değişip duruyordu. İşte o zaman hastalığın ana nedenini buldum.
O, “Kocam ve ben deniz taşımacılığı üzerine bir şirketi yönetiyoruz. Adada bir villamız var. Tek özel yapılmış yolu paylaştığımız komşumuz ile o ada da yaşayan sadece biz varız. O paylaştığız tek yol kötü halde ve onarıma ihtiyacı olduğu için onlara ortaklaşa bu yolu yeniden yaptırmayı teklif ettik, fakat onlar bu teklifi reddettiler, bu nedenle alternatif bir seçenek kalmadığı için kendi başımıza yolu yaptırmaya karar verdik. Yolun yapılması için anlaştığımız müteahhidin yolun tam ortasına büyük bir moloz yığını bıraktığını bilmiyorduk. O taş yığını komşumuzu son derece rahatsız etmiş. Ve bunu bizim bilerek yaptığımızı zannetmişler. Ardından da onların villasının yanından geçerek bizim eve giden kısa yolu komple kapattılar ve artık evimize gidebilmek için uzun bir yoldan ulaşmamız gerekiyordu! Kocam bu olayın üstüne kötü bir dil kullanarak çok kızdı ve öfkesinden onların suyunu kesti. Zamanında biz su kaynağı sistemini kurarken komşumuz para tasarruf etme amacıyla ricayla bizim su sistemimize bağlanmıştı. Bu olayın üstüne komşumuz neredeyse öfkeden delirdi ve tam yol ortasındaki o büyük moloz yığınının üstüne çimento dökerek yapıştırdı, böylece evimize tüm gidişleri kapamış oldu. Yol onarımı için harcanan iki bin dolar yüzünden komşumuzla kesinlikle uzlaşamaz bir düşman olduk. Bunun üzerine en dayanılmaz şey, her iki tarafta yasal sürece başvurmak zorunda kaldı, hem onlar hem biz avukatlar tuttuk ve bunun sonucu her iki tarafa yaklaşık iki milyon dolara mal oldu! Son üç sene kendi villamızda yaşamamız mümkün olmadı. Komşularımız da aynı şekilde kendi villalarında oturamıyorlar. Ve biz durmadan mücadele ve kavga edip duruyoruz. Mahkeme kararı henüz çıkmadığı için villamızı satamadığımız gibi içinde yaşayamıyoruz da, fakat evin bakımını yüksek derecede tutmak zorunluyuz…”- durmadan anlatmaya devam ediyordu ve öfkesinden nasıl tir tir titrediğini görebiliyordum. Yüzü kıpkırmızı olmuştu ve sanki çöküşün eşiğinde gibi görünüyordu.
Onun acılarını ve öfkesini izlerken tekrarlayan sağlık sorunlarının nedenini görebiliyordum. Onun şiddetli öfke duygusu karaciğerini olumsuz etkiliyordu ve böylece daha da fazla tahriş oluyor ve öfkenin devamlı ortaya çıkmasına neden oluyordu. Bu da enerji kanallarının akışına zarar vererek ruhsal ve fiziksel rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden oluyordu. Komşularıyla mücadelenin kendi hayati riski karşısında bir hiç olduğu aklına gelmemişti. Fiilen bu iki aile arasındaki savaş kolay yolla çözülebilirdi, fakat şimdi hoşgörü eksikliğinden dolayı tartışmanın sonu görünmüyor ve o kadar çok para boşu boşuna harcanıyor ve herkese bitmek bilmeyen acı yaşatıyor.
Onun hastalığının yüzeysel seviyede tıp tarafından tedavi edilemez olduğunu, fakat bu hastalık ancak kökünden nasıl tedavi edilebileceğini biliyorum. Ben Rae’ye “hoşgörü”den bahsettim, ona acılarının nedenini anlattım: “Kendinizi bir adım geri çekin ve sınırsız deniz ve uçsuz bucaksız gökyüzünü göreceksiniz. Biraz sabır var ise söğüt ağacının altındaki gölgede bile çiçek fidanının çiçek açtığını görebilirsiniz.” Beni dinledikten sonra Rae, keşke bu sözleri üç sene önce duymuş olsaydım o zaman durumun bugünkü derece kadar fazla büyümesine asla izin vermezdim dedi. Ben konuşmaya devam ettim ve ona “Zhen-Shan-Ren” (Doğruluk- Merhamet- Hoşgörü) ilkelerini ve Falun Dafa uygulamasını anlattım. Aynı zamanda reenkarnasyon ve karmik ilişkilerden de bahsettim. Hayatında ilk defa bu tür konuları duyuyordu. “Aman Tanrım! Biz gerçekten de “Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü” prensiplerinden saptık mı ve bu kadar fazla acıyı bu yüzden mi çekiyoruz? Geçmiş hayatlarımızda çok fazla kötü şeyler yaptığımızdan dolayı mı bu hayatta zorluklara katlanmak ve acı çekmek zorundayız? Acılar bu -insan olmamız için bizlere izin veren Tanrının diğer insanlara karşı merhamet göstermemiz için uyguladığı uyarı olduğu doğru mu?”
Ellerinin titremesi durdu. Giderken bana şöyle söyledi: “Doktor, siz benim üç senedir süren depresyon ve öfkemi yatıştırdınız.”
Üzerindeki büyük yükten hafifleyip giderken sessizce duruyor ve onu ardından izliyordum. Bir yaşamın daha Falun Dafa’yı öğrendiğini biliyorum ve içtenlikle onun bir gün, hayatındaki tüm olayların nedenlerini ve ilkelerini anlayacağını umut ediyorum.
Çince metin: http://zhengjian.org/zj/articles/2003/1/5/19880.html
İngilizce metin: http://www.pureinsight.org/node/1396
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.