Wang Lijun/ Bo Xilai skandalı Çin Komünist Partisi yönetiminin gizli perdesini sonuna kadar açtı. Liderlik değişiminin gerçekleşeceği bu hassas dönemde güç kavgasını bu kadar derinleştiren, karmaşık ve çözümsüz hale getiren şey ise bazı üst düzey parti yöneticilerinin Falun Gong zulmüne derinden karışmış olmalarıdır.
Çin Başbakanı Wen Jiabao Pekin’deki bir basın toplantısı sırasında Bo Xilai’yı sert bir dille eleştirdi. |
Wang Lijun olayından sonra Çinli yöneticiler arasındaki siyasi kavga büyüyerek Bo Xilai’nın görevinden alınmasına sebep oldu. Ardından siyasi darbe söylentileri ortaya atıldı ve son olarak Çin İç Güvenlik Bakanı Zhou YongKang’ın tutuklandığı dedikoduları etrafa yayıldı. İlerleyen günlerde daha birçok insanın bu olaydan etkileneceği belirtiliyor.
Chongqing eski Vali Yardımcısı ve Emniyet Müdürü Wang Lijun, 6 Şubat 2012’de Çin’deki ABD Konsolosluğuna sığınma talebinde bulunmuştu. Bu, Çin’in yakın tarihinde hiç görülmemiş ve Çinli politikacılar için çok utanç verici bir olaydır. Olaydan 24 saat sonra Güvenlik Bakanlığı yetkilileri tarafından Pekin’e götürülen Wang’dan daha sonra hiç haber alınamadı.
Çin Komünist Partisi (ÇKP) içindeki farklı grupların liderleri son zamanlarda adeta güç pozisyonlarını korumak ile meşgul. Fakat ÇKP içindeki iktidar mücadelesinin yoğun ve yeni bir zirveye ulaşmış olmasının yanı sıra yaptıkları hamleler dış dünyaya da yansımakta.
Pekin’i en çok endişelendiren olay ise Xi Jinping’in ABD ziyareti sırasında Wang Lijun tarafından ABD hükümetine sızdırılan bilgiler. Xi Jinping, Ekim ayındaki 18. Parti Kongresinde ÇKP Başkanlığına getirilecek. Bill Gertz’in Washington Free Beacon’daki raporuna göre, bir ABD devlet yetkilisi Bo Xilai ve Zhou Yongkang’ın Xi’nin iktidara gelmesine engel olup, koltuğunu ele geçirmeye çalıştığını belirtmişti.
Bu durum olayları daha da kızıştırdı. ÇKP yetkilileri ABD hükümetinin sessiz kalmayacağını çok iyi biliyor. Wang tarafından ABD hükümetine sızdırılan bilgilerin içeriğinin ne olduğu konusu Parti yöneticilerini oldukça endişelendiriyor.
Doğal olarak, 25 üyesi ile Komünist Partinin işlerini denetleyen Politbüro’nun her üyesi, ÇKP yönetimini sürdürmeye dair ortak bir hedefe sahip. Onlar da biliyor ki, eğer Wang Lijun olayı iyi ele alınmaz ise ciddi sonuçlar doğuracak. Rejim sadece düşmekle kalmayacak, aynı zamanda bu olay hayatlarına da mal olacak.
Eski emniyet müdürü olarak Wang’ın, ‘siyahı vurma’ kampanyası adı altında bazı iş adamlarını yasadışı tutuklayarak işkence yapmak gibi birçok suça karıştığı biliniyor.
Wang aynı zamanda, Falun Gong uygulayıcılarına yapılan zulüm ve binlerce uygulayıcıdan canlı canlı organ toplanması olayı ile de doğrudan alakalı.
İşlenen birçok suçta Wang’ın arkasında Bo Xilai vardı. Bo, 15 Mart tarihinde Chongqing Komünist Parti Sekreterliği görevinden alındı ve şu an ev hapsinde olduğu söylenmekte.
ÇKP üst yöneticilerinin yürütülen ‘siyahı vurma’ kampanyasını desteklemedikleri için bu konuda mutabakata varmaları mümkün. Ancak Falun Gong zulmü ve özellikle canlı organ toplama suçunda üst yönetim ikiye bölünmüş durumda. Bir tarafta Jiang Zemin, Zhou Yongkang, Li Changchun, Jia Qinglin ve Luo Gan; diğer tarafta ise Hu Jintao, Wen Jiabao, Xi Jinping, Li Keqiang ve He Guoqiang yer almakta.
Falun Gong zulmünün ÇKP üst yöneticilerinin savuşturamayacağı önemli bir sorun olduğu çok bariz.
Falun Gong zulmünde aktif rol oynadıkları için Wang Lijun, Bo Xilai, Zhou Yongkang, Li Changchun, Jia Qinglin ve Luo Gan, “Jiang Zemin grubunda” birleşmekte. Jiang Zemin, Temmuz 1999’da Falun Gong’a zulüm emrini veren kişidir.
Zhou Yongkang ve Jiang grubundaki diğerleri, zulmün devam etmesi ve görevi bıraktıktan sonra işlenen suçlardan sorumlu tutulmamak için, Bo Xilai’yı dokuz üyeli Politbüro Daimi Komitesine sokmaya çalışıyorlardı. Bo’yu korumak, kendilerini korumak anlamına geliyordu. O sebeple Zhou, Li ve diğerleri Bo Xilai’nın cezalandırılmasını istemiyor, hatta işi daha da zorlaştırmaya çalışıyorlar.
Diğer taraftan “Genç” kanatta yer alan Hu Jintao, Wen Jiabao, Xi Jinping, Li Keqiang ve He Guoqiang Falun Gong zulmü hakkında sessiz kalıyorlar. Gelecek iktidarı korumak için Bo’yu indirmek istiyorlar ancak ne şekilde ceza verecekleri konusunda anlaşmaya varabilmiş değiller.
Hu Jintao, iktidarın sorunsuz bir şekilde devredilmesinden yana ve Jiang grubu ile çatışmak istemiyor.
Wen Jiabao ise Bo’nun hapis cezası alması konusunda kararlı duruyor. Wen, kar amaçlı canlı organ toplama ve naklinin insani bir şey olmadığını fark edecek kadar vicdanlı görünüyor. Wen, 10 yıldan fazla süre böyle bir vahşete göz yumdukları için tarihe cevap veremeyeceklerini düşünüyor. Bu nedenle, ilk iş olarak Bo’yu sorumlu tutarak, bu sorunu çözmek istiyor.
Geleceğin prensi Xi Jinping ise, Bo Xilai ve Zhou Yongkang’nın kendisine karşı darbe planlandıklarını ABD hükümetinden öğrendikten sonra, gelecekte problem yaşamamak için Bo’dan kurtulması gerektiğini biliyor.
Ayrıca Genç Kanatta yer alan Li Keqiang ve He Guoqiang ise parti yönetiminde devam edecekler ve hırslı diktatör Bo Xilai’nın üst seviyeye yükselmesini istemiyorlar. Fakat bunun yanında Falun Gong meselesinde ise Jiang grubuna karşı belirgin bir tavır almak istemiyorlar.
ÇKP üst yönetiminin her üyesi kendi ajandası ile meşgul ve diğerlerini yıpratmak için her türlü yola başvurmakta. Bu da Wang Lijun olayı ile patlak veren parti içi çekişmeyi daha da dramatik ve karmaşık hale getiriyor.
Bu çekişmenin sonu nereye varacak? Bunun cevabı birkaç faktöre bağlı: Hu ve Wen ne kadar kararlı davranacak, Jiang grubu uzlaşacak mı, ÇKP üst yöneticilerinin tutumu ve ABD hükümetinin elindeki belgeleri ne zaman açığa çıkaracağı vs.
Bo Xilai’nın cezalandırılması bu siyasi çekişme için önemli bir sonuç olur. Ancak Çinlilerin dediği gibi “İnsanların kalbini kazanan, ülkeyi de kazanır; insanların kalbini kaybeden, ülkeyi de kaybeder.” Ne tarafa giderse gitsin, kazanan taraf olmayacak. ÇKP içindeki iktidar savaşının sonucu ne olursa olsun, ÇKP’nin nihai kaderi olan dağılmayı değiştirmeyecektir.
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.