Cang Jie’nin portresi |
Çin yazı sitemindeki harflerin doğuşu, tarihsel belgelere göre Cang Jie’ye dayanıyor. Sarı İmparatorun resmi tarihçisinin belirttiği bir rivayete göre, Cang Jie’ye olağanüstü yetenekler bahşedilmişti. Cang Jie, eşsiz bir görünüme sahip, yazı yazma kabiliyetiyle doğmuş, aynı zamanda engin bir erdeme ve bilgeliğe sahip bir zat olarak tarif ediliyordu.
Çin harf sisteminin kuruluşundan önce, halk olayları kaydetmek için düğüm atma yöntemine başvuruyordu. Büyük düğüm önemli olaylar için kullanılırken, küçük düğüm daha küçük çaplı olaylar için kullanılıyordu. Birbiriyle bağlantılı olaylar için ise peş peşe düğüm atma yöntemi kullanılıyordu.
Bu sistem, Cang Jie bir gün avlanmak için güneye gittiğinde değişmişti. Cang Jie, kocaman bir kaplumbağaya rastlamış ve kaplumbağanın kabuğunda özenle perçinlenmiş, camgöbeği renginde ve oyuk şekilde bir desen olduğunu görmüş. Cang Jie, sistemli bir şekilde bu desen üzerinde çalıştığında, bu desenin orada olmasının gerçekte bir nedeni olduğu sonucuna varmıştı. Vardığı sonuç şuydu; eğer desenlerin bir anlamı olursa ve bazı kurallar konulursa, o zaman halk böylelikle desenlerle düşüncelerini paylaşabilir ve iletişim kurabilirdi. Cang Jie, durmaksızın tabiat olayları hakkında düşünüyor ve etrafındaki her şeyi derinlemesine inceliyordu: yıldızların ve takımyıldızlarının gökyüzündeki dağılımı; nehirlerin ve dağların sıralanışı; kuşların, vahşi hayvanların, balıkların rotaları ve davranış alışkanlıkları; bitkilerin ve ev aletlerinin şekilleri. Kişisel gözlemlerine dayanarak, her birine birer açıklama vermek üzere çeşitli semboller yarattı ve bu da Çin harf sisteminin temelini oluşturmuş oldu.
Üç Krallık Döneminde, derebeyleri Çin’i farklı harf sembolleri kullanan ve farklı diller konuşulan yedi bölgeye ayırdılar. Qin (Çin) Hanedanlığının ilk İmparator’u Qin Shi Huang, bu altı bölgeyi işgal etti. Qin Bölgesinde kullanılan dilin kabulüyle İmparator, Başvekili Li Si’nin tavsiyesiyle, diğer altı dilin kullanımını durdurdu. Li Si başkaları ile işbirliği yaparak Cang Jie Pian (Cang Jie’nin Derlemesi) adlı eseri yazdırdı. 3,300 harf içeren kitap, o zamanlar çocukların ana çalışma kitabı olarak kullanılıyordu.
Shaanxi Eyaletinde bulunan Cang Jie Tapınağında, kendisine duyulan saygıdan ve destansı çalışmasından dolayı anısına oymalı bir dikilitaş yapılmıştır. Cang Jie’nin mezarı, tapınağın hemen arkasında bulunan bin yıllık selvi ağacının yanında bulunmaktadır. Burası turistlerin, özellikle tatil aylarında, dikkatini çeken nadide yerlerden biridir.
Cang Jie tarafından keşfedilen harfler, kendi içlerinde derin anlamlara sahiptir ve anlamı olmayan, sadece ses özelliği olan İngilizce, Rusça ve Latinceden çok farklı bir yapı içermektedir. Çin harfleri, her bir çizgisiyle kavramsal anlamlar içeren ve Çinli atalarının yaşamlarının gerçeklerini barındıran tek örnektir. Çin harflerini öğrenerek, Çin kültürüne ait ruhu yakalayabilmek mümkündür.
Çin harfleri sadece bir dil ve insanlığın uygarlık sembolü değil, aynı zamanda insanlık tarihi ve kültürünün de bir taşıyıcısı rolü oynamaktadır. Çin harflerinin kendi içinde barındırdığı anlamlarla hem tarih kaydedilebilir, hem de nesilden nesle aktarılabilir.
Kaynak: http://www.theepochtimes.com/n2/china-news/the-birth-of-chinese-characters-46634.html
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.