1999 yılından bu yana dünya çapındaki barışçıl direniş tüm hızıyla devam ediyor. Öyle ki, eşi benzeri daha olmayan bir direniş bu.
Dünyanın dört bir yanındaki, özellikle de büyük şehirlerde yaşayan insanlar, Falun Dafa uygulayıcılarının yıllardır süren bu direnişine tanık oluyorlar. Birçok insan bu direnişe yıllardır şahit olmasına rağmen umursamıyor ya da bu insanların ne yapmaya çalıştıklarını anlamaya çalışmıyor.
Falun Dafa, kökenleri antik çağlara uzanan bir xiu-lian yani zihni-bedeni geliştirme uygulamasıdır. 5 takım egzersizden oluşmaktadır. Falun Dafa öğretisi, Zhen (Doğruluk, Hakikat) – Shan (Merhamet) – Ren (Hoşgörü, Sabır, Dayanıklılık) ilkeleri üzerine kuruludur. Dolayısıyla Falun Dafa uygulayıcıları tüm kötü yönlerinden kurtulmaya çalışan ve başka hiçbir amacı olmayan sivil insanlardır.
Gerçek bir uygulama sistemini takip etmek, tüm takıntılardan, tutkulardan ve kötü yönlerden kurtulmayı gerektirir. Yani insanın kendisi ile gerçek anlamda yüzleşmesini gerektirir. Bir uygulamanın gerçek hedefi budur. En temel hedef, orijinal, gerçek benliğe geri dönmektir.
Tarih boyunca birçok bilgenin de söylediği gibi, bir insanın bu yaşam içerisindeki en çetin mücadelesi, kendisiyle yüzleşmesi ve tüm egolarını yok etme sürecidir. İşte Falun Dafa uygulayıcıları sadece bunun mücadelesini veren, hiçbir suç işlememiş, işlemesi de zaten mümkün olmayan insanlardır.
Yalan söyleyerek, hırsızlık yaparak veya canlılara zarar vererek gerçek benliğinize geri dönebilir misiniz? Politik hedeflerle entrikalar çevirerek gerçek benliğinize dönebilir misiniz? Korkularınızdan arınmadan, karşınızdakilerle dünyevi amaçlar için rekabet ederek veya her türlü ahlaksızlığı yaparak bunu başarabilir misiniz? Tüm noksanlıkları, tutku ve bağımlılıkları yok etmeden, tüm kötü düşünceleri yok etmeden bu mümkün olabilir mi?
Birçok insan bunları anlamaya çalışmıyor. Hatta önyargılı olanlar bile var. Bu mücadelenin bir tür politik amacı olduğu yanılgısına düşen insan çok. Fakat, Falun Dafa’nın ne olduğunu ve bir uygulayıcının ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırlarsa, tüm düşünceleri bir anda değişecektir.
“Hakikate ve Doğruluğa” inanan bir insan yalan söylüyorsa, sadece kendisini kandırıyor demektir. Merhamet’e inanan bir insan başkasının haklarını çiğner mi? Sabır’a inanan bir insan zorluklar karşısında pes eder mi? Dafa uygulayıcılarının mücadelesi dışarıdan bakıldığında çok sıradanmış gibi görünebilir ama sıradan bir mücadele değildir.
Onlar aynı zamanda insanoğluna karşı sorumluluk taşıyorlar. Yaşamın en temel ilkeleri olan “Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü” bunu gerektirmez mi? Yaşamın en temel ve en doğru ilkelerine saldıranlar her şeye saldırma cesaretini göstermezler mi?
Falun Dafa uygulayıcıları Çin Komünist Partisi tarafından yıllarca her türlü iftiraya maruz kaldılar, bu masum insanları toplama kamplarına attılar, ailelerini yok ettiler. 1999 yılından bu yana Çin’de katlediliyor, organları için öldürülüyorlar.
Bir uygulayıcı büyük sıkıntılarla karşılaştığında, hatta ölüm ile yüz yüze geldiğinde bunun bir nedeni olduğuna inanır. O an, kendisiyle yüzleşmesi için bir fırsattır. İşte bu yüzden Falun Dafa uygulayıcıları o anlarda bile Merhametlerinden, Dürüstlüklerinden, Sabırlarından ödün vermemişlerdir. Bu insanları öldürmek telafisi olmayan büyük bir suçtur.
Falun Dafa uygulayıcıları işte sadece başlarına gelen bu olayları açıklıyorlar. Hiçbir karşılık beklemeden. Olabilecek en dürüst ve en onurlu tavırla. Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü’den ödün vermeden.
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.