Tıp uygulamaya başlamadan öncesinde çok sık olarak hep aynı tuhaf rüyayı görüyordum. Uyandığım her seferinde o rüyanın tüm farklı detaylarını canlı bir şekilde hatırlayamıyordum. İlk başta buna pek önem vermemiştim. Zaman ilerledikçe bu rüyayı daha sık görmeye başladım. Ben neden hep bu rüyayı gördüğümü ve anlamının ne olduğunu düşünmeye başladım. Belli bir zaman geçtikten sonra meslek seçmem gerekiyordu, tıp fakültesi mi ya da profesyonel müzisyen mi olmalıydım, belki de o anda benim bilinçaltım harekete geçti ve hiç tereddüt etmeden tıp fakültesini seçtim. Beni şaşırtan şey o günden sonra o rüyayı bir daha hiç görmedim, fakat o rüyadaki iğrenç sahneler zihnimde kalmıştı.
O rüyada ben, eşim ve oğlumla savaş kaosunun içinde koşuyorduk. Üzerimde bir sürü eşya taşıyordum. Yolda biz bir sürü yaralı askere ve zavallı dilenci ile karşılaşıyorduk. Onların bazıları savaş anında bacaklarını yâda kollarını kaybetmişlerdi; bazılarının ise kafaları çok kanıyordu. Onlar bana doğru kollarını uzatarak şöyle bağırıyorlardı: “Doktor! Doktor! Bana yardım edin! Yardım edin!” Ben, onların hepsini tamamıyla görmezlikten gelerek, paniğe kapılmış bir halde koşmaya devam ediyordum. Kafamda tek bir umut vardı, mümkün olduğu kadar çabuk bu yerden uzaklaşmak ve ailemle sakin ve uzak bir yere gitmek. Fakat ayaklarım çok ağırdı, kalbimde ise bana ihtiyacı olan o insanları yüz üstü bıraktığımı biliyordum.
Şimdiyse, on iki sene öncesinde açtığım kliniğime gelen tüm hastalarımı düşündüğümde onların çoğunun sanki esrarlı bir şekilde bana gönderildiklerini görüyorum. Ben kendimi onların fiziksel ıstıraplarını ve duygusal üzüntülerini azaltmaya mecbur hissediyordum.
Bir gün kliniğime yeni bir hasta geldi ve o bir anda benim gördüğüm o eski rüyanın anlamını kavramamı sağladı. En sonunda, o kadar uzun zamandır beni şaşırtan o rüyayı beklemedik anda tamamıyla anladım.
Barbara ülkemize akrabalarına ziyarete gelmişti ve görülmeye değer yerleri gezmeyi planlamıştı. Geldiği ilk gün üzerindeki yol yorgunluğu ve uzun süre süren stres yüzünden gece camları açık bırakıp uyumuş. Ertesi gün uyandığında yüzünün tamamının felç olduğunu fark etmiş. O gözlerini ve ağzını kapatamıyordu. Bayan çok korkmuş. Benim devamlı hastam olan ablası Su, Barbara’yı hemen benim kliniğime getirdi.
Barbara’yı görür görmez bana o eski rüyamdaki yüzü çarpık bir yüzü hatırlattı. Ben sarsılmış durumdaydım ve otomatik olarak bir adım geriye gittim. Sakinleştiğimde bu durumun önceden belirlenmiş bir bağ olduğunu anladım ve onlardan kaçışın olmadığını da. Ben onu tedavi etmeye başladım. Sadece iki akupunktur noktasına iki iğne batırmam gerekiyordu ve yüzündeki şişkinlik bizim gözlerimizin önünde inmeye başladı. Kulaklarının arkasında titreyen ağrı da kayboldu. Yüzü yavaşça normal haline dönmeye başladı ve sonunda alnındaki kırışıklar görünmeye başladı. O artık biraz gözlerini kapatabiliyordu ve yavaşça dudaklarının köşesini kıpırdatabiliyordu. Bana geldiği anda ağzından dışarıya akan tükürüğünü artık yutabiliyordu.
Tüm bu değişmeler gözlerimizin önünde o kadar hızlı ve mucizevî bir şekilde gerçekleşiyordu ki, ablası Su heyecanlanıp hüngür hüngür ağladı.
Barbara bana bakmaya devam ediyordu ve şöyle söyledi: “Sizin yüzünüz o kadar tanıdık geliyor ki. Sanki sizinle daha önce bir yerlerde karşılaştığımı düşünüyorum”.
“Nasıl böyle şey olabilir ki?” -diye, ablası Su onun lafını kesti ve sonra bana döndü ve şöyle sordu: “Siz hiçbir zaman Güney Karolayna’ya gittiniz mi?”
Ben cevap vermedim. o anda kendi içimde şöyle düşünüyordum: “Rüyamda o kadar hızlı koşuyordum ki, siz bana yetişemezdiniz.”
Biliyorum ki, uzun zaman önce, kendi hayatımı kurtarmaya çalışırken ve başkalarının acısına hiç merhamet göstermediğim için belki de üzerime de bir sürü borç yüklendi. Şimdi ben yavaşça onları ödüyorum. Artık kendi hastalarıma bir prensibin olduğunu anlatıyorum “iyiliğin sonu iyilik, kötülüğün sonu ise cezadır” ve reenkarnasyonun olduğunu da anlatıyorum. Her zaman onların kalplerine mutluluk getirmek ve morallerini yükseltmek istiyorum. O gün gelecek, belki de bugün değil yarın da değil, fakat bir gün onların bu prensipleri anlayacaklarından eminim.
Çince metin: http://www.zhengjian.org/zj/articles/2003/2/25/20567.html
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.