Bilindiği gibi, ipek Çin'e özgü bir icattır. Uzun bir tarihi dönem boyunca Çin, dünyada ipek üreten ve kullanan tek ülke oldu.
Çin efsanelerinde, Çin milletinin atası Huangdi'nin cariyesi Leizu'nun İpekçilik Tanrısı olduğu anlatılıyor.
Efsaneye göre, Leizu bir defasında yabani bir dut ağacının altında su içerken, ağaçtan yabani bir ipek böceğinin kozası su kâsesine düşmüş. Leizu, hemen bir ağaç dalıyla kozayı çıkarmaya çalışmış. Ancak ne kadar uğraşsa da, kozadan gelen lifler adeta hiç bitmiyormuş… Bunu gören Leizu eve gidince bu liflerle elbise dokumaya başlamış. Sonra da yabani ipek böcekleri yetiştirmeye karar vermiş. Onun sayesinde dünyada bir ilk yaratıldığı için, Leizu daha sonra değişik hanedanlara mensup imparatorlar ve halk tarafından İpek Böceği Tanrısı olarak adlandırılmış ve ona tapılmış. Bugün Huzhou kenti gibi yerlerde Leizu hâlâ törenlerle anılıyor.
İpeğin tarihi:
Arkeolojik kayıtlar, Çin'de ipek liflerinin kullanılma tarihinin Leizu'nun yaşadığı dönemden daha erkene gittiğini gösteriyor.
Savaşan Devletler döneminde Xunzi'nin (M.Ö.313-M.Ö.238) yazdığı İpek Böceği Kaydı'nda şöyle bir efsane yer alıyor: Genç bir kızın babası kaçırılmış, geride sadece atı kalmış. Kızın annesi, kocasını bulup getirenle kızını evlendireceğine yemin etmiş. Bunu duyan at hemen kaçmış ve bir süre sonra kızın babasını geri getirmiş. Ama kızın annesi sözünü tutmamış. Böyle olunca, at her gün kişnemiş ve yem bile yememiş. Kızın babası bunun nedenini öğrenince çok öfkelenmiş ve bir atın böyle bir hayale kapılmaması gerektiğini düşünerek atı öldürmüş. Derisini de bahçede kurutmuş. Bir gün kız, atın derisinin yanından geçerken, deri kızı sarıp bir dut ağacının dalına götürmüş ve kız bir ipek böceğine dönüşmüş. Bundan sonra genç kız halk arasında İpek Böceği Tanrısı olarak anılmaya başlamış. Bugün bu genç kıza, güneydoğu Asya ve Japonya'da bile hâlâ tapılıyor.
Efsanelerin dışında ipek liflerinin daha erken tarihte değerlendirilmesiyle ilgili kesin kanıtlar da bulunuyor. Yeni Taş Çağı'na ait Liangzu kalıntısında 1958 yılında 4700 yıl öncesine ait ipek ürünleri keşfedildi. Aralarında ipek lifleri ve ipek parçaları da bulunan ipek ürünleri, karbonlaşmış olmalarına rağmen, atkıları ve çözgüleri açıkça görülüyor. Bu, o zamanki ipek dokumacılığının belli bir düzeye geldiğine işaret ediyor.
3 bin yıl önce Shang Hanedanı döneminde kaplumbağa kabuklarının ve hayvan kemiklerinin parçaları üzerinde kazınarak yazılan Jiaguwen yazısında "ipek böceği", "dut", "ipek" ve "ipek lifi" gibi kelimeler yer alıyordu. Bu, o dönemde yapılan üretimde ipekçiliğin önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Aynı döneme ait Yinxu tarihi kalıntılarından baklava biçimli ipek parçaları çıkarılmıştı. Zhou Hanedanı'na gelinince artık renkli jakar desenleri dokunabiliyordu.
İlkbahar-Sonbahar ve Savaşan Devletler döneminde tarım daha da gelişti. Erkeklerin tarlada çalışması ve kadınların evde aralarında ipeğin de bulunduğu çeşitli kumaşlar dokuması, bu dönemin en önemli ekonomik özelliği oldu. Bu dönemde ipek böceği yetiştirme tekniği çok ileri seviyede olduğu için, ipek liflerinin kalitesi de çok yüksekti. Hatta o zamanki ipekler, bugünkülerle kıyaslanabilir nitelikteydi.
1972 yılında Hunan eyaletinin merkezi Changsha yakınındaki Mawangdui Mezarı'ndan çıkarılan ipek parçaları, Han Hanedanı (M.Ö.202-220) zamanında, bir ipek ipliğinde 54 lifin bulunduğunu gösteriyor. Bu kadar yüksek seviyeli ipek dokuma tekniği sayesinde, ipek ürünlerinin desenleri daha da canlı hale getirildi.
Çin ile Orta Asya ve Batı Asya ülkeleri arasındaki kültürel temaslar, M.Ö.2000 yılı civarında başlamış. Bu, bronz kültürünün gelişme durumuna göre yapılan bir tahmin. Etnik gruplar ve bölgeler arasındaki temaslar, kıyafet kültürünü daha renkli hale getirdi. Bu süreçte Çin'le batı ülkelerini birbirlerine bağlayan İpek Yolu, yeri doldurulmaz ölçüde önemli bir rol oynadı.
M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren Çin yapımı ipek ürünleri Batı'ya götürüldü. Buna hayran kalan Batılılar, ipeği cennete lâyık bir eşya olarak nitelendirdi. Batı'da yazılmış bir tarihi kitapta, Roma İmparatoru Julius Caesar'ın Çin'den getirilen bir ipek kaftanla tiyatroya gittiği ve tiyatrodaki herkesin oyunu unutup ipek kaftana baktığı yazılmıştır. İpek Hindistan'a da çok erken girmiş. 2. Yüzyılda, bu ülkenin yasalarına ipek çalanların cezalandırılmasıyla ilgili madde konmuş.
M.Ö. 138 yılında ve M.Ö.119 yılında, Zhang Qian adlı elçi Han Hanedanı tarafından Batı bölgelerine gönderildi. Elçi yola çıkarken yanına çok sayıda ipek ve porselen ürünleri aldı. Zhang, ipek ve porselenleri hediye etmiş veya yaşam ihtiyaçlarını takas yoluyla karşılamada kullanmış. Bunun karşılığında Zhang'ın gittiği ülkeler de o ülkelerin yünlü mallarını ve baharatlarını hediye etmiş veya Çin'e ihraç etmiş. Böylece esasını ipek ticaretinin oluşturduğu bir ticaret yolu ortaya çıktı. Han Hanedanı döneminden Tang Hanedanı dönemine kadar bu yolda develerin çıngırak sesleri hiç dinmemiş, kervanlar sürekli olarak gidip gelmiş. Böylece İpek Yolu giderek canlanmış.
Bizans İmparatoru Justinianus döneminde ipek böceği yetiştirme tekniği, bu imparatorluğa getirildi. 6. yüzyılın ortalarında, Çin'den kaynaklanan ipekçilik ham maddesi üretimi ve hazır giysilere kadar tüm işlemleri kapsayan teknik, Doğu Roma İmparatorluğu'nun yönetimindeki bölgelere yerleşti.
İpek Yolu |
İpek Yolu'nun Chang'an kentinden başlayıp Baltık Denizi'ne kadar uzandığı biliniyor. Aslında İpek Yolu'nun Japonya'ya giden başka bir kolu bulunuyor. Ayrıca Deniz İpek Yolu da var. İpek Yolu'yla parlak ve yumuşak ipeklerin yanı sıra, Çin'in ipek böceği yetiştirme ve dokuma tekniği de dünyaya yayıldı. Böylece İpek Yolu, Çin kıyafetlerinin dünya çapında etkili olmasında önemli bir tarihi rol oynadı.
Bugün modanın durmadan değişmesi ve makineleşmiş üretimin geleneksel el yapımının yerini almasına rağmen, geleneksel kültür mirası olan ipek dokuma tekniği iyi korunuyor. Hanlar gibi, Uygur, Yi, Dai, Kazak, Yao, Miao ve Moğol gibi azınlık etnik grupların da kendi özgün nakış teknikleri yine dünyayı hayran bırakıyor.
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.