15 Mart - 23 Nisan 2004 tarihleri arasında Genova'da BM İnsan Hakları Komisyonunun 60.oturumu düzenlendi. İnsan Hakları Komisyonu Alman Üyesi Bay Haibach ve diğer Alman Parlamento üyeleri Pazar günü Genova'ya vardılar. Aşağıda kendisinin Genova'ya hareketi öncesi verdiği röportajı yayınlıyoruz:
Muhabir: Hong Kong meclis üyesi Liu Huiqing sizin daha öncede açıkladığınız gibi, Hong Kong'un 23 maddesinin kanunlaştırılmasına ve HK temel yasalarının Çin Ulusal Halk Kongresi tarafından onaylanmasını açıkça karşı olduğunu açıkladı. Sizce Alman Hükümetinin de Çin'in insan hakları uygulamalarıyla ilgili açık bir tutumla harekete geçmesine gerek var mı?
Mr. Haibach: Bana göre Alman Cumhurbaşkanı Rau'nun geçen yıl Çin'e yaptığı seyahat sırasında Çin'deki insan hakları uygulamaları üzerine yaptığı yorumlar oldukça net ve iyiydi. Aynı şekilde Alman Başbakan Schröder ve Dışişleri Bakanlığının da Çin'deki insan haklarının düzeltilmesi gerektiği konusundaki görüşlerini açıkça ifade edeceklerini umuyorum.
Muhabir: Geçen hafta BM İnsan Hakları Konferansında Amerikan Heyeti, Amerikanın Çin'deki insan hakları uygulamalarını kınadığını açıkladı. Bunun üzerine Çin tüm bunların kendi iç meseleleri olduğunu söyleyerek şiddetle tepki gösterdi ve Amerika'nın öncelikle kendi insan haklarına dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Alman Komisyonunun bu konudaki düşüncesi nedir?
Bay Haibach: Almanya bunu kararlılıkla destekleyecektir. Çin ve Küba'nın bu karar tepkileri aşırı ve çirkindir. Çin birçok uluslar arası insan hakları anlaşmalarının imzalamış ve bu anlaşmalara uymayı kabul etmiştir. Bütün uluslar birbirlerini izlemelidir. Alman Hükümeti yerel insan hakları durumuna dikkat etti. Almanya sadece diğer ülkelerin insan hakları uygulamalarını izlemez, kendi içinde de bir takım izleme sistemleri mevcuttur. Örneğin geçenlerde Frankfurt polis memurları yasanın kendilerine verdiği yetkilerin dışında hareket ettikleri için eleştirildi.
Muhabir: BM İnsan Hakları Komisyonu toplantısında Alman hükümetinin ana görevleri nelerdir?
Bay Haibach: Çoğunlukla kişisel haklar, inanç özgürlüğü ve azınlık hakları.
Muhabir: Çin hükümeti çoğunlukla farklı kültürlerin insan hakları konusunda farklı düşünceleri olduğunu vurgular.
Bay Haibach: Kültürel geçmişi ne olursa olsun, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Anlaşmalarına imza atan tüm üyeler bu anlaşmanın şartlarına uymak zorundadır.
Muhabir: Çin Hükümeti çoğunlukla Çin'de Çinlilere özel durumların olduğundan ve Çin halkının insan haklarına uygun şekilde yaşamalarını sağladıklarından söz etmektedir.
Bay Haibach: Bu kadar katı sınırlamalara karşı oldukça garip bir açıklama. Örnek olarak Falun Gong uygulayıcılarını ve Tibetlileri gösterebiliriz. Onlar Çin'de yaşamalarına rağmen inanç sahibi olmalarına izin verilmemektedir. Böyle bir yaşam insan hakları tanımından uzaktır.
Muhabir: 2003 yılının Kasım ayında Falun Gong uygulayıcıları Falun Gong'a zulümden sorumlu Eski Çin Başkanı Jiang Zemin ve diğer Çinli görevliler hakkında hazırladıkları suç dosyası ile Almanya Federal Mahkemesinde dava açtılar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bay Haibach: Bu davanın başarıya ulaşıp ulaşamayacağını söylemek güç, ama halkın görüş açısından bakarsak daha çok insanın dikkatini çekmek için etkilidir. Bu anlamda Falun Gong uygulayıcılarının davası Uluslararası Mahkemeye taşınmalıdır.
Muhabir: Sovyetler Birliği ve diğer ülkelerde komünizm bittikten sonra, insanlar geçmişte komünist yönetim altında çok ciddi insan hakları ihlalleri olduğunu fark ettiler. Günümüzde Komünist kurallar altındaki Çin, Kuzey Kore, Küba gibi ülkelerde insan hakları ihlalleri hala çok ciddi boyutlardadır. Bu durumun nedenleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bay Haibach: Eğer bütün Komünist ülkelerin durumu hakkında konuşursak, sorun tamamen felsefidir. Çin'in bu problemle uğraşmak için çoğunlukla şiddete başvurduğunu fark ettim. Hükümet sisteme karşı isteksiz olan insanları kabul etmesi için zorlar ve Kültür Devrimi bunun iyi bir örneğidir. Bu bana İncil'deki şu sözleri hatırlattı, "Nefret nefretin babasıdır."
Muhabir: Siz Hıristiyan mısınız?
Bay Haibach: Evet.
Muhabir: Çince de benzer bir deyim var, "Kavun ekersen kavun alırsın; fasulye ekersen fasulye alırsın."
Bay Haibach: Evet, Aynı şeyi ifade ediyor. Benzer deyimler neredeyse her kültürde mevcut.
Muhabir: Röportaj için teşekkür ederim.
Bay Haibach: Teşekkürler.
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.
* * *
Here is the article in English language:
http://en.clearharmony.net/articles/a18902-article.html
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.