Çoğu uygulayıcı uzun süre doğru düşüncelere sahip olabiliyor ve ben buna yakın zamanda daha yeni aydınlandım. Belki de henüz buna aydınlanmayan diğer uygulayıcılara yardımı dokunur düşüncesi ile burada kendi anlayışımı paylaşmak istiyorum.
Yakın bir zaman içinde yasadışı gözaltı merkezinde hapsedilen bir uygulayıcıyı kurtarma faaliyetinde yer alıyordum. Bu süreç içerisinde belli bir engelleme ve belirsizlik hissediyordum. Tutuklama altındayken o uygulayıcı da ciddi hastalık belirtileri ortaya çıktı ve biz onu kurtarmak için nasıl bir yöntem kullanacağımızı bilmiyorduk. Kefaletle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması için başvurmalı mıyız ya da onu hastalığından dolayı tıbbı nedenlerle mazeretli sayılabilmesini mi talep etmeliyiz? Belki de polislere onun “hastalığının” ciddiyetini anlatarak, bu şekilde serbest bırakılmasını sağlamalı mıyız? O uygulayıcıyı kurtarmak için çabalarımız sırasında ne yapılması gerektiği hakkında o zamanlar bende gerçekten de net bir fikir yoktu. Bir tek onun kefaletle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması için başvurmamızın doğru olmadığını biliyordum, çünkü böyle bir hareket suçu kabul etmiş anlamına gelirdi. Hastalığının tedavi edilmesi üzerine serbest bırakılmasını talep etmek de aynı şekilde doğru değildi, çünkü böyle bir hareket hastalığı kabul etmekti. Fakat bazı tecrübe paylaşım makalelerinde, bazı uygulayıcıların zulmü şu şekilde atlattıkları yazıyordu: belli bir ciddi hastalık belirtileri ortaya çıktığında ve onlar tıbbi göstergeler doğrultusunda serbest bırakılmalarını talep ettiler. Fakat polislerin kendilerinin o uygulayıcıyı eve göndermelerini istemek düşüncesi daha da kötüydü. Nasıl olur da biz eski güçlerin merhametine güvenebiliriz? Böyle bir şeyin gerçekleşmesi için o uygulayıcının ne kadar çok zorluğa katlanması gerekecek? Bu yöntemlerin hiç biri doğru görünmüyordu ve ben bu karışık durumun içinden çıkamıyordum. Yine de her şeye rağmen onun serbest bırakılmasını talep ederek tutuklama merkezine gitmeye devam ettim. O süreç içerisinde anlayabildiğim tek şey -bu, onun serbest bırakılması için verilen tüm bu mücadele süreci aynı zamanda insanlara kurtarılmaları için gerçeği açıklama ve kötülüğü açığa çıkartma süreciydi. Herhangi bir başka arzum yoktu. Kiminle konuşursam konuşayım: avukatlar, Konut Komitesi yetkilileri, polisler -tüm bunlar Falun Gong hakkındaki gerçeği açıklama ve yaşamları kurtarma süreciydi. Tabii ki, bu aynı zamanda benim de uygulamada gelişme sürecimdi.
O zamanlarda Fa’da net bir anlayışa sahip değildim, bu yüzden o uygulayıcının gözaltı merkezinde egzersizleri yapabilmek için uygun bir ortam oluşturabilmeyi başardığını ve çok hızlı bir şekilde sağlık durumunu iyileştirdiğini duyduğumda, bende hemen kötü bir düşünce ortaya çıktı: “Şimdi sağlığı iyiye, kötülük yenilenmiş gücüyle senin üzerinde zulmünü devam ettirmeyecek mi?” Böyle bir düşünce Fa’ya uygun değildi ve büyük olasılıkla kötülüğün düşünce tarzına uygundu ve bu çok korkunç bir şeydi. Fakat bende uygulayıcıların kurtarılması ve zulme karşı koymak için çok güçlü bir inanç vardı.
Shifu’nun sözleri aklımdan çıkmıyordu. “Elmas gibi olan iradesi, ölümcül geri gidişatı durduruyor.” (Hong Yin III’deki ‘Evreni Kurtarmak’ şiirinden) Shifu’nun sözleri doğru düşüncelerimi güçlendirmeme yardımcı oldu: “Uygulayıcı arkadaşım koşulsuz şartsız serbest bırakılmalıdır.”
O uygulayıcıyı gerçekten de gözaltı merkezinden herhangi bir koşul ve şart olmaksızın serbest bırakıldı ve ben Sekizinci İnternet Fa Konferansından makaleleri okuduktan sonra, en nihayetinde önceden anlayamadıklarımı kavradım. Gözaltındayken o uygulayıcı Falun Gong egzersizlerini yapmaya başladı ve sağlığı tamamıyla düzeldi. Sadece uygulama için uygun bir ortam oluşturmakla kalmadı aynı zamanda fiziksel durumunda da olumlu değişmeler gerçekleşmesi sonucu Fa’yı da onayladı. O uygulayıcı, bir uygulayıcının yapması gerekenleri gerçekleştirdi. Dafa’nın olağanüstü gücünü ve mucizelerini, polislere ve gözaltındaki diğer insanlara gösterdi. Tabii ki Shifu, onun gözaltında çok uzun süre kalmasına veya çok acımasız zulme uğramasına izin vermezdi. O evine onurlu ve açık bir şekilde dönmeliydi. Diğer bir deyişle, eğer bir uygulayıcı zulme uğradığında bütün sıradan insani görüşlerini bırakabiliyorsa, zihninde Fa’yı net bir şekilde tutabiliyor ve bir uygulayıcının yapması gerekenleri yapabiliyorsa, o halde zulüm güçlenemeyecek. Ayrıca, o uygulayıcı insanlara Dafa’ya karşı günah işlemeyi durdurmalarına yardımcı olabilir. İşte bunlar bir uygulayıcı için Fa’nın prensibidir.
Bu örnekte ben, doğru yolda nasıl yürünmesi gerektiği hakkında daha da derin bir anlayışa vardım. Nerede olduğumuz fark etmeksizin, eğer Fa’yı onaylayabiliyorsak, o halde Shifu bizi korur. Hatta yeterince net Fa anlayışına sahip değilsek bile, Shifu yine de bize yardım edecek ve bizde insanları kurtarma arzusu varsa -Shifu bizim ulaşmak istediğimizi elde etmemize izin verecek. Bu işte Shifu’nun söylediklerinin bir tezahürüdür: “Uygulama senin elinde, gong ise Shifu’nun elindedir.” (Zhuan Falun’dan)
Bunlar benim kişisel anlayışım, lütfen herhangi uygunsuz bir şey var ise gösteriniz.
İngilizce Metin: http://clearwisdom.net/html/articles/2012/2/29/131816p.html
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.