Bir gün iş yerinde önemsiz bir şey nedeniyle rahatsız oldum, kendimi üzgün ve mutsuz hissettim.
Sonra mutsuzluğumun kaynağını bulmak için kendi içime baktığımda, mutlu ve mutsuz hissetme arasında yalpalayarak hayatımı geçirdiğimi fark ettim. Ben insani bir şekilde hoşlanma ve hoşlanmama hislerine dalmıştım ve bu duyguların etkisi altındaydım. Takıntılarıma bağlı olarak her şeyi yargılıyordum ve her zaman bencildim. Eski güçlerin ayarlamalarını reddetme hakkında konuşmama rağmen, aslında ince bir çizgide onlarla birlikte gidiyordum.
Bu konu üzerine anlayışımı paylaşmak istiyorum.
Övgüler almayı çok sevdiğimi keşfettim. Başkaları beni övdüğünde mutlu oluyordum ve kendimi iyi hissediyordum. İyi bir haber duyduğumda, mutlu oluyor ve heyecanlanıyor ve kendimi göstermek istiyordum. İyi bir ruh halindeyken çatışmaları hafife alabiliyordum. Herhangi bir baskı hissetmediğimde, insanlara iyi ve hoşgörülü davranıyordum. O zaman hoşgörülü olmak çok kolay olabiliyordu. Takıntılarıma dokunulmadığı sürece, çok gayretli ve çalışkan bir uygulayıcı gibi görüyordum.
Kritik Doğamın Farkına Varmak
Ancak, eleştirildiğimde ya da benim hakkımda negatif bir şey duyduğumda hemen mutsuz oluyordum. Sadece kötü bir ruh halinde olmuyor, aynı zamanda diğerlerinin işleri iyi yapmadığından ve nazik bir şekilde konuşmadıklarından şikayet ediyordum. Onlara yukarıdan bakıyordum ve hatta beni eleştirenlere sözlü olarak saldırıyordum. Ayrıca hakkında kötü bir fikre sahip olduğum insanlara iyi gibi davranarak kötü bir alışkanlık da geliştirdim. Bu şekilde öfke ya da kıskançlık gibi gerçek duygularımı sakladım. Bu şeytani doğanın bir tezahürü değil mi?
Acımasız zulümden dolayı çevrem oldukça stresliydi ve birçok şey beni kızdırıyordu. İnsanlarla tartışma eğilimindeydim ve nadiren bir uygulayıcı zihniyetiyle bu zulmü düşünüyordum. Bunun yerine sık sık yakınıyordum ve öfkeliydim. Zamanla kişiliğim negatif ve içe kapanık bir geldi. Güven eksikliğim vardı ve başkalarıyla konuşmaktan kaçınıyordum. Günden güne zorluklarımı bilgelik ile nasıl çözebileceğimi bilmiyordum. Birisi benim derinimde saklı takıntılarımı tahrik edince, kontrolümü kaybediyordum ve öfkeleniyordum. İtibarımı kaybetmeme takıntım vardı ve eğer başkalarının önünde küçük düştüysem bunalıma giriyordum.
Bu takıntıların sebebini bulmak içime bakmaya çalıştığım her seferinde başarısız oldum. Bunun yerine örtbas etmek için mazeret buluyor ve her şeyin yolunda olduğunu iddia ediyordum. Sonuç olarak, tekrar tekrar aynı hataları yaptım.
Duygulara Dolanma
Yıllardır duygular içinde dolanmıştım ve her şey ruh halime bağlıydı. Mutlu ya da mutsuz hissetmeye bağlı olarak uygulama yapan biri gerçekten bir uygulayıcı mıdır? Bu şekilde nasıl biri Fa prensiplerine aydınlanabilir ve doğru düşüncelerini geliştirebilir?
Peki mutlu veya mutsuz olma duygularımızın sebebi nedir? Bugün birdenbire anladım: her şey üç diyar için eski güçler tarafından ayarlanan duygular ve bencillikten geliyor. Bu qing - yada duygu takıntısı - insan dünyasındaki her şeye hakimdir, bu yüzden eski güçler doğru düşüncelerimize engel yaratabiliyor. Bencillik, eski evrenin temel doğasıdır, Shifu'ya ve Dafa'ya tam olarak inanmaya ve üç işi tam olarak yapmaya engel oluyor. Bu bencillik de tamamen eski güçlerin düzenlemelerini reddetmemizi engelliyor.
Neden uygulayıcı olmayanlar kolay ve sıkıntısız bir hayat yaşamak hakkında, mutluluk ve hayal peşinde koşuyorlar? Sebebi acı çekmek istemedikleri için. Çatışmalarla uğraşmak ve acı çekmek istemiyorlar. Kendilerini geliştirmek ve bencil doğalarını bırakmak istemiyorlar. İnsanlar mutsuz olduklarında endişeli oluyor ve hayal kırıklığına uğruyor ve umutsuzluk hissediyorlar. Onların tek düşündükleri: "Haksızlığa uğradım" ve "Bana ne kadar haksız davranıldı!" Genelde kontrolü kaybediyorlar ve öfkelenip, intikam almayı düşünüyorlar. Bunu yaparken düşünceleri çok negatif oluyor ve hatta şeytani bir hal alıyor.
Bencilliği Fark Etmek
Kişi kendi kişisel çıkarlarını ilk sıraya koyarsa, herhangi bir eleştiriye ya da kayba tahammül edemez ve kendisini dizginleyemez. Her şey bencilliğe dayalı olduğunda biri özverili olamaz.
Shifu diyor ki:
".....Fakat canlıların tüm seviyeleri saf olmayan bir hale geldi, hatta son canlı bile saf olmayan bir hale geldi. Bana yardımcı olurlarken, kendilerini korumak için aynı zamanda bencil niyetlerini gizliyorlardı. Kendilerini değil başkalarını değiştirmek istiyorlardı—hiç kimse kendini değiştirmiyordu—ve hatta takıntılı oldukları şeyleri mümkün olduğu kadar korumaya çalışıyorlardı ve gitmesine izin vermiyorlardı.” (Li Hongzhi, Kuzey Amerika Turunda Fa Konferansı, 14.04.2002)
Eski güçler kendilerini idare edemedikleri bu bencilliği insan dünyasına dayattılar ve Dafa öğrencileri için ayarladılar. "Önce ben" birçok insanın sloganıdır. Bencillik insan yaşamının odak noktası ve sosyal bir normdur. Bu insan yaşamının bir yolu olduğundan, uygulayıcı olmayanlar bunu fark edemezler.
Fakat Dafa uygulayıcıları olarak, olağanüstü insanlar olmalı ve eski evrenin temel doğasından ayrılmalıyız.
Shifu şöyle devam etti:
......Şu andan itibaren her ne yaparsanız yapın, bencil olmamanın ve kendinden önce başkalarını düşünmenin erdemli Aydınlanmasını elde etmek için, öncelikle diğerlerini düşünmelisiniz. ("Buda Doğası İçerisinde Hiçbir Şeyin Atlanmadan Kuşatılması", Daha İleri Yükselmeler İçin Esaslar l)
Bu yeni evrene girebilmenin tek yoludur. Fa-düzeltmesi dönemi Dafa uygulayıcıları olarak, sadece bencilliği kırıp geçtikten sonra kendimizi geliştirebiliriz.
Biz gerçeği aydınlattığımızda ve bencilliği muhafaza eden eski güçlerin mekanizmaları tamamen parçalandığında insanlar kurtarılacaktır. Bir kişi gerçekten Dafa'nın onları kurtarıcı umut olduğunu anladığında içtenlikle "Falun Dafa iyi" diye haykıracaktır.
Çince metin: http://www.minghui.org/mh/articles/2016/6/1/由高兴和不高兴悟到的-329454.html
İngilizce metin: http://en.minghui.org/html/articles/2016/6/11/157367.html
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.