Tarih boyunca, Himalayalar birçok uygulayıcının var olduğu bir bölge olmuştur. Oradaki insanlar basit ve sade bir hayat sürmüştür. Şarkılar söyler, dans eder ve Buda-Fa'ya (Yasa) saygı duyarlardı. Yaklaşık bin yıl önce Milarepa adında bir uygulayıcı o bölgede yaşıyordu. Bir çok Buda ve Pusa birçok yaşam süresinde uygulama yaparak birçok acı ve zorluk çekerek aydınlanmaya ulaşmıştır. Fakat Milarepa sadece tek bir yaşamda eşit derece kudretli erdem elde etmiş ve tamamlanmaya ulaşmıştır. Daha sonra Tibbet Budizminin Beyaz Mezhebinin kurucusu olarak ün kazanmıştır.
9. Bölümün devamı : Dokuzuncu Bölüm İçin tıklayınız
"O günlerde, amcamın memleketimizde öldüğünü işitim. Ölümünden sonra halam gerçekten pişmanlık duyuyordu ve beni ziyaret etmek için, birçok sadakayla Drin'e geldi. Ağır eşyaları köyde bırakıp, dağa taşıyabileceği kadarını getirdi. Peta onun geldiğini gördü ve bana dedi ki: "Kardeşim, halam burada. Bize böylesine acı çektirdikten sonra, onunla karşı karşıya gelmek yerine ölmeyi tercih ederim!" Bunun üzerine, mağaradan dışarıya çıktı ve uçurumun kenarındaki asma köprüyü kaldırdı.
Halam köprünün önünde durdu ve: "Yapma, lütfen köprüyü kaldırma. Ben senin halanım!" diye bağırdı.
Peta ise: "Sen olduğunu biliyorum. Bu yüzden köprüyü kaldırdım." diye seslendi.
Halam ise: "Yeğenim tamam, seni anlıyorum. İkinize de yaptıklarımdan gerçekten pişmanım ve bu yüzden özür dilemeye geldim. Umarım seninle ve kardeşinle görüşebilirim. Beni gerçekten görmek istemiyorsan, en azından kardeşine burada olduğumu söyler misin?"
Bunu üzerine uçurumun kenarına gittim ve oraya oturdum. Halam beni gördü ve önümde secde etti ve onu kabul etmemi istedi. Kendi kendime, onu reddetmek ve görüşmemek, bir Dharma uygulayıcısı için ters bir davranış olur diye düşündüm. Fakat ilk önce, pişmanlığını ifade etmesi gerekir. Bunun üzerine, ona şöyle seslendim: "Akrabalarımla, özellikle amca ve halam ile olan bütün bağlarımı kopardım. Sen bizi zamanında çok incittin. Daha sonra sana bir Dharma uygulayıcısı olarak sadaka için yalvardığımda da, bana verecek bir sadakan bile yoktu ve o zaman beni tekrar hayal kırıklığına uğrattın. Bu sebepten dolayı, seninle olan tüm bağlarımı koparmaya karar verdim."
Halam bunu duyunca, hıçkırarak ağlamaya başladı. Önümde birçok kez eğildi ve gözyaşları içinde: "Yeğenim, kesinlikle haklısın. Lütfen beni affet. Bugün buraya içtenlikle tövbe etmeye geldim. Kalbimde derin bir acı hissediyorum. Akrabalarıma olan sevgimden vazgeçemiyorum, bu yüzden seni ve kız kardeşini görmeye geldim. Lütfen beni kabul et, yoksa ikinizin önünde
kendimi öldürürüm.
Onun için üzüldüm ve asma köprüyü indirmek istedim. Ama Peta onu görmezden gelmem için bir şeyler fısıldadı. Bunu yapmamız için birçok neden saydı. "Normalde emirleri çiğneyen biriyle su içmek sorunlara sebep olabilirdi, ancak bu durum farklı idi ve kuralların ihlali ile ilgisi yoktu. Ben bir uygulayıcıyım ve onun kabul etmeliyim." Köprüyü indirdim ve halamın gelmesini bekledim. Sonra ona Dharma'nın sebep ve sonuç ilişkisini ayrıntılı bir biçimde açıkladım.
Halamın kalbi tamamen değişti ve Budist Dharma'yı takip etmeye başladı. O andan itibaren öğretileri benimsedi ve çok iyi bir uygulayıcı haline gelerek kurtuluşu elde etti.
Saygıdeğer Usta Milarepa konuşmasını bitirdiğinde, Zhiwa ona: "Usta Dharma'yı aradığında, çok içten, güvenilir ve itaatkardı ki, tüm sıkıntılara katlandı. Öğretileri aldıktan sonra, dağlarda meditasyon yaptı. Fakat bu bizim başarabileceğimiz bir şey değil. Hatta biz bu Dharma'yı uygulamaya cesaret bile edemeyiz. Ancak bu, bizim reenkarnasyonun acısından kaçamayacağımız anlamına gelir. Ne yapmalıyız?" Bu sözlerle birlikte, iç çekmeye başladı.
Saygıdeğer Usta ise: "Umudunuzu yitirmeyin. Zihninizde asla üç diyar içindeki reenkarnasyonun acısını unutmayın. Hayvanlar, aç hayaletler ve cehenneme düşen varlıklar; onların hepsi, bilgelik ve kararlılıktan yoksunlar ve kurtuluş umudu olmadan sürekli acı çekiyorlar. Bu yüzden biz buna üç diyarın düşük seviyesi diyoruz. Bunu aklınızdan çıkarmayın ve böylece, özenle ve doğallıkla doğru bir zihin ile ilerleme kaydedecek ve yükseleceksiniz. Sebep-sonuç Dharma'sına inanan herkes, aynen benim gibi, özenle ve sebatla uygulama yapabilir. Bu şekilde uygulama yapmak, zihni sekiz rüzgar tarafından etkilenmekten korur. Sebep ve sonuç ilişkisinin ilahi adaletine inanmayıp da, sadece birkaç teori bilip, bunlar hakkında konuşanlar ise, hiçbir zaman işin özünü kavrayamazlar. Boşluk konusu kavraması ve anlaması zor bir durumdur. Kişi, boşluk teorisi ile ilgili net bir anlayışa vardığında, sebep ve sonuç ilişkisinin birbirinden ayrılmaz olduğunu anlar. Bu nedenle, sebep ve ondan doğan sonuçlarla başa çıkmaya özellikle dikkat etmeli ve kötülük yapmayı bırakarak iyiliğe yönelmek gerekir. Biz bu konuda sıradan insanlardan daha dikkatli olmalıyız. Temel olarak, Dharma tamamen sebep ve bundan doğan sonuçlara inanmak ile ilgilidir, yani iyi şeyler yapmalı ve kötü sebepler doğuracak hiç bir eylemde bulunulmamalıdır. Budist Dharma'yı öğrenirken en önemli konu budur.
İlk başta, boşluk kavramını tam olarak anlayamadım, fakat sebep ve sonuç konusunda güçlü bir inancım vardı. Çok büyük günahlar işlediğimi kavradığımda, bunların sonucu olarak, çok kötü bir kader ile karşı karşıya olacağımı biliyordum, bu yüzden her tarafımı korku kaplamıştı.
Böylece doğal olarak Usta'ma ve uygulamama inancım arttı ve gayretli bir biçimde ilerledim. Sizde böyle yapabilirseniz, kurtuluşunuzun başarılı olmasını kesinlikle garanti ederim."
Bir başka öğrenci şöyle seslendi: "Usta, siz dönüştürülmüş Vajradhara vücudunun bir tezahürü olmalısınız. Siz bu sıradan insan dünyasında bedenleşerek yaşıyor ve bu şekilde insanlığa olağanüstü bir miras bırakıyorsunuz. Ya da belki, Dharma'yı uygulayabilmek için sayısız yaşam ve çok uzun bir zaman uygulama yapmış bir canlısınız. Siz ulaşması mümkün olmayan bir Budalık seviyesine ulaştınız. Tereddüt etmeden, Dharma için hayatınızı ve bedeninizi tehlikeye attınız ve uygulamada daima ilerlediniz. Yaptığınız her şey, sizin olağanüstü bir Bodhisattva olduğunuzu gösteriyor. Uygulamanız tarafından gösterilen çile ve azim kültürü, biz sıradan öğrencilerin düşünmeye bile cesaret edemediği bir şey. Öğrenmek istesek bile, fiziksel bedenlerimiz buna dayanamazdı. Usta, siz bir Buda'nın veya Bodhisattva'nın dönüştürülmüş ve insan dünyasında bedenleşmiş bir tezahürü olmalısınız. Sizin gibi uygulama yapamasak da, sizi gerçekten dinleyen ve Dharma'yı duyan canlıların kesinlikle reenkarnasyon döngüsünden çıkacağını ve kurtuluşa kavuşacağını biliyoruz. Bu kesinlikle böyledir. Lütfen bize, hangi Buda veya Bodhisattva'nın dönüştürülmüş bedeni olduğunuzu söyleyebilir misiniz?"
Saygıdeğer Usta ise: "Dönüştürülmüş bir beden olup olmadığımı bilmiyorum. Büyük olasılıkla, Üç Alt Düzlem'in (Üç Diyarın) dönüştürülmüş bir bedeniyim! Tabi, beni Vajradhara olarak düşünür ve desteklerseniz, yani bana dönüştürülmüş bir beden olarak bakarsanız, bu bana olan saf inancınızı gösterir, fakat bu, Dharma bakış acısından çok yanlış bir görüştür! Çünkü siz, Buda Dharma'yı yeterince anlayamadınız.
Örneğin, ben basit sıradan bir insandım ve hayatımın ilk yarısında büyük kötülükler yaptım. Sebep ve sonuç, karmik ilişkisini ve geri ödeme prensibini kavradıktan sonra, tüm dünya meselelerinden feragat ettim ve kendimi uygulamaya adadım. Şu anda Budalığa ulaşmaktan uzak değilim. Çok yetenekli bir ustayla tanışabileceğinizi, onun öğretilerini alabileceğinizi, mantra temelleri ve değiştirilmemiş ayetleri alabileceğinizi bir düşünün. Aynı zamanda, otantik Abhisheka'yı aldığınızda, Dharma'ya göre uygulama yaptığınızda, sadece bir hayatta Budalığa ulaşmak kesinlikle mümkündür. Hayatınız boyunca yalnızca kötü şeyler yapar ve beş büyük günahı işlerseniz, hayatınızın sonunda sonu gelmeyen cehenneme düşersiniz. Bu, sebep ve sonuç ilişkisine inanmamak ve gayretli uygulamalardan yoksun olmanın sonucudur. Eğer kişi ruhunun derinliklerinde, sebep-sonuç ilişkisine inanır, talihsiz bir kadere kapılmaktan korkan bir kalp ve yüksek Budalık için çabalayan bir inanca sahipse olursa, herkes benim gibi Usta'sına kesinlikle samimiyet ile yaklaşabilir. Yani, herkes elinden gelenin en iyisini yapıp, doğru aydınlanmalar kazanabilir.
Hangi Buda veya Bodhisattva'nın dönüştürülmüş bedeni olduğumu sorduğunda, gizli mantrayı doğru anlamadın. Sizler daha fazla, antik dönemde yaşamış erdemli insanların biyografilerini okumalı ve reenkarnasyon hakkında düşünmeli, bir insan vücudunun kıymetini hatırlamalı ve yaşamın geçici olması nedeniyle yoğun bir şekilde uygulama yapmalısınız. Ben, ün, unvan, yiyecek ve giyime olan takıntımı bu yolla uzak diyarlarda bıraktım. Titiz bir şekilde, zorluklara dayanarak ıssız dağlarda uygulama yaptım. Bu sayede kudretli erdem geliştirdim ve de doğru anlayışlar ve aydınlanmalar elde ettim. Umarım hepiniz, kendinizi benim kadar iyi geliştirirsiniz."
Bunun üzerine Rechungpa şöyle seslendi: "Usta, başardığınız şey gerçekten nadir ve takdire şayan. Fakat anlattıklarınızın hepsi üzücü hikayeler. Bize insanları keyiflendiren bazı şeyler söyleyebilir misiniz?"
Saygıdeğer Usta ise: "Keyifli şeyler mi? Bu gayretle elde edilmiş ve titiz çalışma sonrası elde edilmiş başarılar olabilir, insanlar ve insan olmayanlara [insan olmayanlara Tibet'te, Mis ma yin denir, yani sıradan insan dünyasının tüm insan olmayan ruhları. Asura ve diğer ruhlara toplu olarak insan olmayanlar denir.] Budist Dharma’nın yayılmasındaki başarılar da, takdire şayandır."
Rechungpa: "İlk önce insanları mı yoksa insan olmayanları mı kurtardınız?” diye sordu.
Saygıdeğer Usta ise: "İlk olarak, birçok insan olmayanlar bana meydan okumaya geldi. Onları yendim ve sonra onları kurtardım. Ondan sonra birçok insan öğrenciyi kurtardım. Sonunda, Tseringma (uzun zamandır yaşayan kız kardeşlerden biri) doğaüstü güçleriyle bana meydan okumak için geldi ve onu da kurtardım. İnsan olmayanlar arasında Tseringma öğretilerimi yayacak. İnsanlar arasında, Upa Tonpa (Gampopa olarak da bilinir) öğretilerimi yayacak", dedi.
Saban Repa ise: "Usta, daha çok Lapchi kar dağlarında ve Chubar'da meditasyon yapıyordunuz. Başka yerlerde de meditasyon yaptınız mı?" diye sordu.
Saygıdeğer Usta ise: "Meditasyon yaptığım yerler arasında altı büyük ünlü Dzong [kale benzeri yapılar], altı küçük bilinmeyen dzong ve altı gizli dzong'un bulunduğu Nepal'daki Yolmo Gangra vardı. Buna iki dzong daha eklendi ve birlikte toplam yirmi idi. Ayrıca bilinen dört mağara, bilinmeyen dört mağara ve farklı dağlarda karmik ilişkili olan diğer küçük mağaralar da vardı. Bu yerlerde uygulama yaptıktan sonra, artık Dharma'yı öğrenememe ve meditasyona devam edememe seviyesine ulaştım", dedi.
Rechungpa ise: "Usta'nın, mükemmel Dharma doğasından kaynaklanan, sınırsız merhameti öğrencilere doğru ve sağlam bir inanç verdi. Biz çok mutluyuz ve size minnettarız. Gelecekteki canlılara faydası dokunması için, bu ünlü ve bilinmeyen gizli yerlerin isimlerini söyleyebilir misiniz?" dedi.
Saygıdeğer Usta, onlara bu isimleri verdikten sonra: "Bu yerlerde meditasyon yapmalısınız, bu şekilde olumlu karmik ilişki elde eder ve kutsama ile güçlenirsiniz", dedi.
Saygıdeğer Usta hikayesini bitirdiğinde, toplantıya katılan herkesin Dharma'ya olan inancı artmıştı. Onlar sıradan insan dünyasını terk etmeye hazırdılar ve merhametli bir kalbe sahiplerdi. Dünyadaki sekiz çıkardan iğreniyorlar ve içten bir şekilde Dharma'ya derin saygı duyuyorlardı.
Saygıdeğer Usta'nın öğrencileri, ona tüm dünyasal arzulardan vazgeçme, yaşamlarında Dharma'yı özenle uygulama ve canlı varlıklara faydalı olma sözü verdiler. İnsan olmayan öğrenciler de, Budist Dharma'yı koruma sözü verdiler. Sıradan insanların birçoğu, saygıdeğer Usta'nın olağanüstü temellere sahip öğrencileri haline geldi. Dharma'ya uygun şekilde kendilerini geliştirdiler ve farklı gerçeklik seviyelerini anlayan yogiler oldular. Ortalama aydınlanma kalitesi olan öğrenciler, birkaç ay veya yıllar boyunca Dharma'yı uygulamaya yemin ettiler. Daha düşük aydınlanma kalitesine sahip olanlar ise yaşamlarında günah işlememeye ve sık sık iyi işler yapmaya karar verdiler. Sonunda, Dharma'yı dinleyen herkes, avantajlar elde etmişti.
Yukarıdaki, Saygıdeğerin kendi sözleriyle anlattığı ve daha sonra öğrencileri tarafından kayıt edilen otobiyografisidir. Milarepa'nın yaşamı boyunca elde ettiği başarılar, üç ana kategoriye ayrılabilir: Birincisi, insan olmayanların meydan okuması, saygıdeğerin onları mağlup etmesi ve sonra da onları kurtarması. İkincisi, iyi doğuş kalitesine sahip ana öğrencilerin dönüşümleri, kurtuluşları ve başarıları. Üçüncüsü ise, sıradan öğrenciler ve sıradan insanların Dharma'yı dinleyip değişen grupları.
Birinci kategoride, insan olmayanların dönüştürülmesi ve kurtarılması ile ilgili başarı şöyle özetlenebilir:
Saygıdeğer, Drakmar Chonglung'da bir Şeytan Kralı yendi ve Ustanın anısına Dharma'nın altı yolunu öğretti. Lapchi Kar Dağları'nda meditasyon yapan Saygıdeğer, Usta Marpa'nın talimatını takip etti ve birçok dağ ruhunu yendi ve onlara Dharma'yı öğretti. Ertesi yıl, Lapchi'de bir dzong'a gitti ve orada birkaç harika şarkı söyledi. Ustasının talimatı doğrultusunda, Saygıdeğer daha sonra Mangyul ve Nepal arasındaki Riwo Pelbar'ı ziyaret etti. Sonra Gungthang'a döndü ve orada bir kadın şeytana Dharma'yı öğretti. Daha sonra Riwo Pelbar'daki Ragma Changchup Dzong'da bir tanrıçayı mağlup etti. Ormandaki Kyangpen Namkha Dzong ve Takpuhk Senge Dzong'da (Aslan ve Kaplan Mağarası), Saygıdeğer çok sayıda insanı ve insan olmayanları kurtardı. En son olarak Saygıdeğer Tibet'e döndü ve uzak dağlarda meditasyon ve tezahür yoluyla birçok yaşamı kurtardı. Gungthang'daki bir Dzong'da güvercinlerin şarkısını söyledi.
İkinci kategoride, ana öğrencilerin kurtuluşu ile ilgili bazı örnekler vardır. Saygıdeğer, Drakar Taso'da kaldı ve çok sayıda canlıyı kurtardı. Vajrayogini (bir tanrıça), Saygıdeğerin öğrencilerinin karmik ilişkisini analiz etti ve Rechungpa, Dakini'lerin sözlü öğretilerinin özel bir kehanetini aldı. Saygıdeğer, manevi oğlu Rechungpa ile Gunthang yolunda karşılaştı. Rechungpa daha sonra hastalığını tedavi etmek için Hindistan'a gitti ve döndükten sonra Saygıdeğer ile birlikte kaldı. Saygıdeğer ayrıca, Changchup Dzong'da Repa Sangye Kyap ile tanıştı. Daha sonra Saygıdeğerin ünü dört bir tarafa yayıldı. Dakini'lerin kehanet ettiği gibi, Saygıdeğer Khokhom Kralı'na kurtuluş teklifinde bulundu ve bunun üzerine, Kral da sık sık bağışta bulundu. Saygıdeğer Nyanam'dayken, Hindistanlı Dharmabodhi onu ziyaret etti ve kendisine secde etti. Karmik ilişkilerinden, özelikle de bu karmik ilişkisinden dolayı, Saygıdeğer ününe ün kattı. Konuşma beceresi çok gelişmiş bir Lama ona meydan okudu ve Saygıdeğer onu doğaüstü güçleri ile yendi ve tartışmanın galibi oldu. Drin'de Saygıdeğer, Buda Sakyamuni'nin Merhamet Beyaz Lotus Sutrası'na göre en iyi manevi oğlu ve büyük bir varlık olan Dakpo Lharje ile tanıştı. Ay Işığı Prensi olarak da bilinen Dakpo Lharje, yaşamlara fayda sağlamak için yeniden dünyada enkarne olmuştu. O, bir doktor olarak göründü ve aynı zamanda Gampopa olarak da biliniyordu. Saygıdeğer Chubar'da, başlangıçta düşmanca davranan Saygıdeğer Loton Gendun'u kurtardı.
Dakini kehanetleri doğrultusuna göre, Saygıdeğerin öğrencilerinin yirmi beşi büyük başarılar elde etti. Bunların arasında sekiz baş öğrenci, on üç erkek öğrenci ve dört bayan öğrenci vardı. Onların Kurtuluşu Mila Grubum'da (Milarepa'nın Yüz Bin Şarkısı olarak da bilinir) anıldı.
Üçüncü kategoride, başkalarının kurtuluşu ile ilgili, şarkılar ve farklı hikayeler vardır. Örneğin, öğrenciler Saygıdeğeri, Nyanam'da yaşamaya davet ettiler. Orada, Rechungpa Saygıdeğerin biyografisini anlatmasını istemişti.
Çeşitli tezahürlerle Saygıdeğer, Dharma tekerleğini çevirdi. Hayal edilemez araç ve güçleriyle, kader bağı olan sayısız canlıyı olgunlaştırdı ve onlara kurtuluş sundu. Olağanüstü kaliteye sahip olanlar, büyük yeteneklere sahip oldu; vasat kaliteye sahip olanlar kendi yollarını oluşturdular; düşük kaliteye sahip olanlar, aydınlanma için zihinlerini geliştirdiler ve iyi işler yaptılar. Geri kalanlar ise, iyiliği ve iyi ahlakı yaydı. Bu hem cenneti hem de insan dünyasını memnun etti ve her tarafı büyük bir merhamet ve boşlukla doldurdu. Dharma gün ışığı kadar parlak görünüyordu ve sayısız yaşama daha düşük seviyelerde acı çekmekten ve yeniden doğuşun zorluklarından kaçınmak için yardım etti. Sayısız yaşam, doğum ve ölüm denizinde büyük acılara katlanıyordu, fakat bu Dharma insanlara erdem, yetenekler ve büyük başarılar ile birlikte, kurtuluş ve koruma da sağlıyordu.
Bu başarılar ile, sayısız canlı faydalar sağladıktan sonra, Saygıdeğer, Drin'de Geshe Tsakpuwa'da bir araya geldi [Geshe bir Tibetli Budist'in akademik derecesidir]. Tsakpuwa çok açgözlüydü ve parayı çok seviyordu. Fakat Drin sakinleri bir alim olduğu için ona saygı duyuyordu. Festivallere her zaman onur konuğu olarak davet ediliyordu. Tsakpuwa Saygıdeğer ile buluşmasında, çok kibar ve iyi davranıyordu, fakat içten içe onu çok kıskanıyordu. Toplumun içinde Saygıdeğere birçok zor soru yönelterek ona tuzaklar kurmaya çalışıyordu, fakat hiçbir zaman başarılı olamamıştı.
Bir keresinde, sonbaharının ilk gününde, Drin'deki köylüler bir festival düzenlediler ve şeref konuğu olarak ilk defa Tsakpuwa yerine, Saygıdeğeri davet ettiler.
Bir halk toplantısında Tsakpuwa Saygıdeğerin önünde secde etti ve Saygıdeğerin de ona karşılık vereceğini düşündü. Ancak, her zamanki gibi Saygıdeğer, Usta'sı dışında kimseye asla secde etmedi, bu yüzden karşılığında ona da secde etmedi. Bu Tsakpuwa'yı çok sinirlendirmişti ve: "Ben yetkin bir bilginim, hiçbir şey bilmeyen birine secde ettim. Fakat o karşılık vermeyerek sessizce yerinde oturuyor. Bu çok saçma, intikamımı almak zorundayım." dedi. Bu yüzden klasik bir kitap olan Hetu-vidya [Nedenler Bilimi] aldı ve Saygıdeğer'e bu kitabı kelimesi kelimesine açıklayabilir, soruları cevaplayabilir ve anlayışlarınızı paylaşabilir misiniz diye sordu.
Saygıdeğer ise: "Sen klasik kitapları kelime kelimesine açıklayabilirsin belki. Fakat asıl önemli olan, dünyadaki sekiz çıkarın üstesinden gelmek ve kendini beğenmişliği yenmek, aynı zamanda yeniden doğuşun ve nirvana'nın kendine özgü bir tada sahip olduğunu anlamak ve dolayısıyla Dharma'ya takıntılı olmamak. Aksi taktirde, mantıksal öğretilerin ve bilime dayalı olarak öğretilen tartışma kültürünün bir anlamı yoktur. Bu yüzden onları ne öğrendim, ne de onlarla ilgilendim. Belki geçmişte onları öğrenmiş veya çalışmış olabilirim de, fakat öyle olsa bile onları hatırlamıyorum ve tamamen unuttum," dedi.
Tsakpuwa ise: "Sizin gibi uygulayıcılar böyle konuşmalar ile dikkat çekebilir, fakat bizim gibi Alimler mantık temelinde olaylara bakar. Sizin söyledikleriniz, Dharma'nın odak noktası ile bağdaşmıyor. Ben sizin önünüzde secde ettim, çünkü siz si iyi bir insansınız......" Ve böyle konuşmaya devam etti.
Bu sözleri duyan sadaka vericileri ise üzüldü ve ona: "Geshe! Dharma'yı mantık temelinde ne kadar bildiğin önemli değil, senin gibi insanlar dünyanın her yerinde var, fakat hiçbiriniz Saygıdeğer'in bir gözeneğini dolduramazsınız. Konuğumuz olarak sessizce oturmalı ve şansını ve mutluğu nasıl artırabileceğini düşünmelisin. Bu Dharma toplantısında kendini rezil etmeyi kesmelisin!"
Tsakpuwa çok kızmıştı, ancak öfkeli kalabalığı gördüğünde, başarılı olmanın bir yolu olmadığını biliyordu. Kinini ve öfkesini bastırmaktan başka çaresi yoktu. Sessiz olmasına rağmen, sinirliydi ve sessizce bir plan yaptı. Kendi kendine "Bu eğitimsiz Milarepa'nın çılgınca bir tavrı var ve uykusunda konuşur gibi saçma sapan konuşuyor. Halkı sadakalar almak için kandırıyor ve o, Dharma'nın yüz karası. Ben servet sahibi, yetenekli, ünlü bir Geshe'yim, ama görünüşe göre, Dharma ile ilgili olarak, buradaki herkes benim bir köpekten daha kötü olduğumu düşünüyor. Bu çok saçma, bu konuda bir şeyler yapmam gerekiyor," diye düşündü.
Devam edecek...
İngilizce Metin için tıklayınız
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.