Nasıl Bir Falun Dafa Uygulayıcısı Oldum

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Benim büyükannem ve büyükbabam 1940’lı yıllarda Çin Japonya ile savaşırken sözde “Yeraltı Partisi” (Çin Komünist Partisi) üyeleriydi. Büyükbabam bir yetim olan babamı da etkiledi. Ben şeytani Komünist rejimin gangsterler tarafından kontrol edilen bir topluma doğmuştum ve kan kırmızı bayrağın gölgesi altında büyümüştüm. İlkokulda Komünist Gençlik Grubu üyeliğine kabul edildim ve ortaokulda bir Komünist Parti üyesi oldum. Şeytani parti bana ne söylerse yapıyordum. 1997 yılında işsizdim ve kendi işimde çalışmaya başladım. Yasayı ihlal ettim ve üç yıllığına hapse mahkûm edildim.

Hapisteyken bir Falun Dafa uygulayıcısı ile karşılaştım. Falun Dafa ile ilgili gerçeği anlayabiliyordum ve bu da benim tamamen aydınlanmama ve gerçek evime dönme yoluma adım atmamı sağladı. Geçmişte yaptığım şey için derinden pişmanlık duydum ve çok utandım. Komünist rejimin kandırmaca dolu eğitimiyle kandırıldım ve bu da beni sağduyusuz ve mantık dışı davranmaya yöneltti. Komünist Parti Üzerine Dokuz Yorum ve Komünist Partinin Kültürünü Dağıtan kitaplarını okuduktan sonra ona karşı ağırbaşlı ve ciddi bir ant içmenin ve hayatımı böylesi şeytani bir partiye adamanın ne kadar üzücü olduğunu fark ettim ve Komünist Partinin ne olduğunu anlamaya başladım.

Dünyanın insanları lütfen uyanma şansını kaçırmayın. Komünist Partinin parçalanması sadece bir zaman meselesi ve bundan sonra hiç kimse komünizme inanmayacak. Bu benim deneyimim. Hapisteyken, Falun Gong uygulayıcılarının nasıl insanlık dışı bir şekilde işkence gördüğünü kendi gözlerimle gördüm. Ağızları bantla kapatılmıştı ve vücutları halatlarla bağlanmıştı. Dövülüyorlar, tekmeleniyorlar, elektrikli sopalarla şok veriliyorlar, konuşmaları yasaklanıyor, kışta buz tutmuş zeminlerde ayakkabısız dolaştırılıyorlar ve kötü yemekler veriliyor. Benim olduğum yerde, üç hücre arkadaşından oluşan bir grup her uygulayıcıyı sıkı bir şekilde takip ediyordu. Bazı uygulayıcılar zulmü protesto etmek için açlık grevine girdiler ama yoğunlaştırılmış tuzlu suya karıştırılmış mısır unu ile zorla ve güç kullanarak beslendiler. Eğer hapse gitmeseydim ve böyle bir zulmü kendi gözlerimle görmeseydim, parti kültürü ile sislenmiş zihnim ile bana böyle bir şey olduğunu söyleseydiniz size inanmazdım. Ben her zaman partinin her halükarda doğru olduğunu düşünüyordum. Geçmişte savaş suçlularına bile “dönüştürülürken” insanca davranıldığını ve “Doğruluk – Merhamet -Hoşgörü” prensiplerine inanan Falun Dafa uygulayıcılarına daha da barışçıl davranıldığını düşündüm. Ama size söyleyeyim ki hapishanede bu şeylere gerçekten şahit oldum. Korkunç işkenceyi kendi gözlerimle gördüm ve çığlıkları kendi kulaklarımla duydum.

İnsanlar, lütfen hemen kendinize gelin! Falun Dafa bizim tek şansımız. Dafa beni eğitti ve suçumu anlamamı sağladı. Eğer Falun Dafa uygulamaya başlamasaydım, hapishaneyi terk ettikten sonra tekrar aynı yollara başvururdum ve eğer durumumu düzeltmeseydim, sonuna kadar savaşmaya devam ederdim. Bunu başaramasaydım beni mahkemeye götüren kişinin hayatını ölmekten betere çevirirdim. Bir kişi ölümden korkmuyorsa, başka ne hakkında endişelenebilir ki? Dafa benim hayatımı kurtarmakla beraber bir işe nasıl kendimi adayacağımı ve nasıl azimli bir şekilde öğreneceğimi ve geniş bir zihinle hayatla nasıl yüzleşeceğimi gösterdi. Hayatın gerçek amacını gösterdi.

* * *

Here is the article in English language:
http://en.clearharmony.net/articles/a39190-article.html

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.