Hong Kong hükümeti geçtiğimiz günlerde, Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafından sağlanan bir kara listeyi ellerinde geçerli vizeleri bulunmasına rağmen yüzlerce Falun Gong uygulayıcısının Hong Kong’a girişini reddetmek için kullandı ve onları sınır dışı etti, bazı uygulayıcılara bu sırada şiddet uyguladı. Bu durum uluslararası bir dikkat uyandırdı.
İnsan Kaynakları Liderlik Forumu (dünya çapındaki insan haklarını korumayı amaçlayan 2005 yılında kurulmuş kar amacı gütmeyen bir organizasyon) dünya çapındaki tüm devletlere sadece Hong Kong’daki temel korumaları, kontrolleri ve dengeleri sağlamaları için değil, aynı zamanda ve aynı derecede önemli olarak, Çin’deki devlet tarafından desteklenen işkenceye bir son vermeleri için de, seslerini yükseltmeleri ve yapabilecekleri her şeyi aslında yapmaya zorunlu oldukları şeyleri yapmaları için bir çağrıda bulunmak üzere aşağıdaki bildiriyi yayınladı. Aşağıdaki metin HRLF yayın bildirgesidir:
Hong Kong Hükümetine ve Uluslararası Kamuoyuna Bir Davet
Daha önce hiçbir zaman temel insan haklarını ve özgürlüklerini ve kontrollerin ve dengelerin olduğu demokratik bir sistemi sağlamak, yolculuk etme hakkı, dinsel ve ruhsal görüşlerini uygulama ve sürdürme hakkı, fikirlerini özgürce ve barışçıl bir şekilde ifade etme ve sunma hakkı, Hong Kong Göçmen Bürosunun otoritesinin gücünü su suiistimal ederek dinsel temeller üzerinde ayrımda bulunulmaması hakkı da dahil olmak üzere Falun Gong inancına sahip 500 kişinin yasal olarak korunan çeşitli uygulama hakları ret edildiği ve yasaların ve bizim en çok değer verdiğimiz insan haklarının ve normlarının sınırlarını aşan Çin’deki devlet destekli zulüm programına karşı dünya çapındaki devletler tarafından atılması gereken güçlü eş zamanlı adımları atamadığımızdan dolayı hiç bu kadar ivedi bir gereklilik olmamıştı.
Yasaklı 500 yolcunun hepsi geçerli vizelere sahip olan ve Hong Kong’a karşı kesinlikle hiçbir güvenlik riski oluşturmadıklarını açık bir şekilde ortaya koyan gerekli yolculuk etme belgelerine sahip Tayvan vatandaşlarıydı. Aslında, daha önce Hong Kong Yüksek Mahkemesine (SAR) açılmış olan davanın adli incelemesi için başvuruda bulunmak üzere Hong Kong’a seyahat eden Falun Gong inancına sahip bütün bu insanları, Hong Kong Göçmen bürosu, Çin komünist otoriteleri ile iş birliği yaparak bugün Çin’de ortaya konulan devlet destekli işkence programlarında merkezi rolleri olan Jiang Zemin, Luo Gan ve Li Langing’e karşı açılmış davaların ardından, amaçlı bir şekilde dışlamıştır. Bu üç sanık hakkında dünya çapında 17 ülkede benzer suçlamalarla davalar açılmıştır.
Bu eylemler bir referans olarak değerlendirilip, tahmin edilen Falun Gong uygulayıcılarının veya onları destekleyen kişilerin adları bir kara listeye alınarak Çin komünist rejimi tarafından derlenmiş ve Hong Kong Devletine iletilmiştir. Çin Komünist Partisi yurtdışı ajan ağının en yüksek seviyelerinde bulunan Eski Çin Komünist Partisi üst düzey görevlisi Chen Yonglin, Çin’deki devlet destekli işkence programına karşı diğer ülkelerde yapılabilecek herhangi bir (yasal veya diğer) aktiviteyi engellemek için Çin’in dışında bulunan Falun Gong uygulayıcılarına karşı yapılan zulmün bu uygulayıcılar hakkındaki bilgileri ve onların yaptıkları eylemler ile ilgili bilgileri de kapsadığını bildirdi. Sonuç olarak, Çin komünist otoriteleri bu kara (uçuş yasaklı) listeleri dünya çapında kendileri için çalışan bir ajan ağı yoluyla hazırlamıştır.
Bu tahmin edilerek belirlenen 500 Falun Gong uygulayıcısının Çin komünist rejiminin baskıcı politikalarından sorumlu tutulması gereken bu kişilere karşı açılan davalara desteklerini göstermek için Hong Kong’a uçmalarını bu toplanan bilgiler ve yasal veya diğer protesto şekillerini durdurmak için gösterilen çabalar engellemiştir.
Kara listelerin kişileri değişik şekillerde işaret ederek bu kişilere kötü muamele etme çabaları için kullanılmaları en azından Nazi zamanına kadar geri giden bir tarihe sahiptir. Hitler’in Avrupa’da yaşayan Yahudi insanlardan oluşan kara listesi, 6 milyon Yahudi’yi teşhis etmek, toplamak ve zorunlu çalışmaya, işkenceye ve toplu katliama maruz kaldıkları toplama kamplarına sevk edilmeleri için kullanılmıştı. Nazi Gestaposunun, Nazi güçlerinin zaferinden sonra tutuklanmalarının biran önce gerçekleşmesi gereken 2.300’den fazla insanın bir listesini düzenlediği bilinir. Listede Winston Churchill, Churchill’in kabine bakanları, Fransa’nın eski lideri De Gaulle, “Almanya düşmanı” Lady Astor, İngiliz haber alma örgütü lideri Robert Vansittart, ve Dr. Sigmund Freud’da dâhil olmak üzere bir çok Yahudi göçmen listede bulunmaktadır.
Buna rağmen, Nazi Almanya’sından farklı olarak, Hong Kong yasal sistemi dikkatli bir şekilde gelişim göstermiş bütün demokratik devletlerde olduğu gibi devletin yasama organı üzerine özgürlüğü sağlamayı teyit ettikleri kontrolleri ve dengeleri yapılandırmışlardır. Falun Gong uygulayıcılarının Hong Kong’a girişini yasaklayan “Uçuş yasağı” kara listeleri sadece Falun Gong uygulayıcıları üzerine yaptırım uygulamamakta (Hong Kong’un temel hak ve hukuk yasaları altındaki yasal hak süreçlerinden bir mahrumiyete sebep olan) kaçınılmaz olarak ayrımda bulunarak su istimalde de bulunmaktadır. Bunlar aynı zamanda davalara ve çelişkilere şikâyetçilerin ve onlara destek olan kişilerin üzerine yaptırım uygulamadan karar verme yetisine sahip bağımsız bir yasama organının varlığı konusunda bariz şüphe sinyalleri vermektedir.
Hong Kong’daki haklardan mahrum bırakılma sürecinde meydana gelen bir seri olayların sonuncusu olan bu olay, 1994 yılında Hong Kong’un Çin’e transfer olma amacının ışığında -bugün Çin’de yürürlükte olan bir devlet yönetiminin yerine iki devlet yönetiminin desteklenmesi- çok talihsiz bir olaydır. Dünya çapındaki federal mahkemelerde oldukça ciddiye alınan sözler olan, insan hakları konusundaki verilen sözlerin ağırlığının ışığında da aynı şekilde talihsiz bir olaydır. Mayıs 2004’te, Birleşmiş Milletler Yedinci Bölge Temyiz Mahkemesi eski devlet başkanı Jiang Zemin’in “toplu tutuklamalarda”, sözde iddialarla gerçekleştirilen abuk sabuk davalarda, işkence, zorunlu çalışma, yeniden eğitim ve uygulayıcıların [Falun Gong] öldürülmesinde çok önemli bir rol oynadığını 27 Mayıs 2004 tarihinde yayınlanan görüşünde onaylamıştır. Aynı şekilde Arjantin’de Luo Gan’a karşı açılan suç davasında baş yargı hakimi olan hakim Octavio Araoz de Lamadrid, Ocak 2006 tarihinde bir görüş yayınlayarak, bu devlet destekli işkence programlarında sanık Gan’ın rolünün çok ciddi olduğu ve yabancı dokunulmazlığı veya bununla ilgili olan temellerde davanın ret edilmesine izin verilmemesi gerektiğini açıklayan bir bildirge yayınlamıştır. Diğer mahkemeler de dâhil olmak üzere özellikle İspanyol Ulusal Mahkemesi ( Audencia Nacional) iddia edilen suçlarla, iddia da bulunulan fail veya kurbanlarla, İspanya’nın herhangi bir bağlantısı olmadığı için, devletin eski başkanı Jiang Zemin’e karşı açılan davalara, iddiaların ciddiliği ve de davacının suçlamalarının gücü temelinde evrensel yasaların prensiplerini uygulamıştır. Dünya çapındaki mahkemeler adalet prensiplerini yüceltip bu prensipleri güçlendirecek yasal standartları oluştururken, dünya çapındaki birçok demokratik ülke, yasanın sınırlarını ve demokratik devletlerin en çok değer verdiği bu değerleri ihlal eden bu devlet destekli işkence programına göz yummuşlardır. HRLF dünya çapındaki devletlere seslerini çıkarmaları ve yapabilecekleri her şeyi aslında yapmak zorunda oldukları şeyleri yapmaları, bunu sadece Hong Kong’daki kontrol ve dengeleri ve temel hakları sağlamak için değil fakat aynı zamanda aynı derecede önemli olan Çin’de devam eden devlet destekli işkenceye son vermeleri için de yapmaları konusunda çağrıda bulunmaktadır.
* * *
Here is the article in English language:
http://en.clearharmony.net/articles/a40239-article.html
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.