Bir süre önce şöyle bir durumu sürdürüyordum. Şeytanı takip etmediğim sürece ve ona ve kötü etkilerine tolerans gösterebildiğim sürece bu yeterliydi. Doğru olana kilitlendiğim sürece, şeytan hakkında endişelenmeme gerek yoktu. Bu sınırlı anlayış hem xiulian uygulamama hem de Çin’deki durumla ilgili ve Fa düzeltmesi süreci ile ilgili anlayışıma yansıyordu. Çin’deki şeytani güçleri şeytani olarak gördüğüm sürece ve bizim doğru olduğumuzu bildiğim, gerçeği anlattığım ve şeytani eylemleri açığa çıkardığım sürece bu yeterliydi. Şeytanın varlığını, bunun Ren’in ortaya çıkarmasını sağladığını düşünerek sakin bir kalple kabul ettim ama bunun ardında kendi pasif ve uygunsuz tutumumun yattığını göremedim. Kalbimde, şeytanın yok edilmesi gerektiğini ve var olmaması gerektiğini söyleyecek ileri adımı tam olarak atamadım. Aynı zamanda bir sürü düşünce karması ile karşılaştım- ben de bunun karalılığımı sınamak ve ana bilincimi güçlendirmek için bir fırsat olduğunu düşündüm. Düşünce karmasının ben olmadığımı bilerek ve sakin bir zihni korumaya ve kendimi şeytani düşüncelerden ayırmaya çalışarak, kendimi onlardan ayırırsam bunun yeterli olacağını ve Shifu’nun onları temizleyeceğini düşünerek, ortaya çıktıkça düşünce karması saldırılarını kabul ettim. Ama her zaman geri gelmeye devam etti. Aslında şeytani düşünce karmasına karşı, Fa-düzeltmesine karşı olan anlayışımda olduğu gibi aynı pasif tutuma sahiptim. Bir şekilde şeytanı aktif bir şekilde kökünden yok etmenin bir “saldırganlık” eylemi olduğunu ve şefkatli olmadığını düşündüm. Hiçbir canlı varlığa zarar vermeme dileğinden doğan düşünceden, karmayı ve şeytanın kendisini etkili bir şekilde yok etmeyi istemenin, onlarda yaşayan varlıklar olduğu için şefkatli veya toleranslı olmadığı gibi yanlış bir fikrin izi kalmıştı.
Shifu Li, Fa Üzerine Açıklamalarında (Daha İleri Yükselmeler İçin Esaslar) şöyle söylüyor;
“Aynı zamanda “doğal” diye bir şeyin var olmadığı ve kaçınılmaz olan için bir sebebin olduğu konusunda net olmalısınız. Aslında doğal, maddenin, yaşamın ve evrenin fenomenini açıklayamadıkları zaman kendilerini haklı çıkarmak için sıradan insanlar tarafından kullanılan bir kelimedir. Doğanın kendisinin ne olduğunu hayal edemezler. Böyle bir fikrin etkisi altında, bütün bu sıkıntıların kaçınılmaz olduğunu ve bunun böyle olduğunu düşünürsünüz ve böylece pasif ve kötümser bir tutum geliştirirsiniz.”
Başkaları ile konuşarak ve Minghui’deki makaleleri ve Shifu Li’nin son makalelerini okuyarak, anlayışım değişti. Zihnim şu anda net! Sadece şeytani olanı şeytani olarak ve doğru olanı doğru olarak kabul etmek yeterli değil. Bizim doğru olduğumuzu kabul etmek ve kendimizi şeytandan ayırmak yeterli değil. Şeytanın var olmaması gerektiğini anlamalıyız ve kendi gücümüz dâhilinde şeytanı yok etmek için her şeyi yapmalıyız. Düşünce karması geldiği zaman, ona basitçe tolerans göstermek ve onun kendim olmadığını bilmek ve Shifu’nun onu yok etmesini beklemek yerine, onun var olmasına pasifçe izin verenin benim kendi şeytani doğamın ortaya çıkışı olduğunu bilerek, her kararlılık kırıntısını onu bütün kalbimle yok etmek için bir araya topluyorum. Daha önce, şeytanı yok etme kararlılığım çeşitli pasif ve doğru olmayan fikirler yüzünden geride tutuluyordu. Şimdi geride tutulmuyor, şeytanı kökten yok etmek dileğimin arkasındaki kararlılığa ve güce şaşırıyorum. Bu kararlılık arttıkça, zihnim bir elmas gibi sağlam ve katı oluyor ve zihnimin basit bir hareketinin bile dağları ikiye bölebileceğini hissediyorum. Şimdi “Tanrıların gazabı” deyimini daha iyi anlıyorum. Bu insan kızgınlığı, toleranssızlığı, intikamı, hıncı vs. değil. Bu evrenin Zhen-Shan-Ren karakteristiğinin tersine giden ve onun içinde kalmayı hak etmeyen herkesin doğru ve asil bir şekilde yok edilmesi.
Bu anlayışımdaki aynı değişiklik şu anda Fa-düzeltmesi süreciyle ve onun içindeki rolümüz ile ilgili anlayışıma da yansıdı. Eski pasif düşüncelerin zihnimizde boşluklar oluşturmasına ve bizim pasif tutumumuzdan dolayı şeytanın var olmaya devam etmesine izin veremeyiz. Pasif bir şekilde şeytanı seyretmek onu onaylamak ve onu cesaretlendirmektir. Eğer şeytanın gerekli olduğunu ve var olması gerektiğini kabul edersek, ne bahane atında olursa olsun, o zaman hem bizim zihnimizde hem de evrende var olmaya devam edecektir. Biz sadece Buda doğasını tamamlamak ve kendi şeytani doğamızı yok etmek için kendi xiulian sürecimize karşı sorumlu değiliz, aynı zamanda evrenden şeytani doğayı yok etmekle de yükümlüyüz. Bu basitçe Fa’nın düzeltilmesi süreci değil midir?
Biz aktif olarak Dafa’ya karşı gelen bütün şeytani güçleri aktif bir şekilde yok etmeliyiz, bizim içimizde de olsa dışımızda da- bizim xiulian uygulama sürecimiz uğruna değil ama bütün varlıklara duyduğumuz şefkatten dolayı.
27 Eylül 2000
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.