İster uygulayıcı olsun ister sıradan bir insan herkes yaşama sürecinde acı hissedebilir hatta anlatılmaz acılar yaşamış olduğunu hisseder. Zorluklarla karşılaşınca, sıradan bir insan kendi eksiklerini asla göremez, fakat bir uygulayıcı olarak içine bakarak kendi takıntılarını bulmaya çalışabilir.
Özenle ve sebat ederek uygulama yapan bir uygulayıcı zorluklarla karşılaştığında saygıdeğer Shifu’nun öğrettiği Fa’yı hatırlayabilir, çelişki çok keskin olsa veya kendi çıkarları ciddi bir şekilde etkilenecek olsa bile, ilk önce içine arayarak kendi hatalarını bulabilir, kendi takıntıları bulduktan sonra bencilliğini bırakabilir ve bencillik takıntısını bıraktığında, uygulamanın aslında düşündüğü gibi acı olmadığını fark eder, tam tersine kendini çok mutlu ve kurtulmuş gibi hisseder. Tabii ki, bu mutluluk sıradan insanın gösterdiği aşırı derecede bir mutluluğa benzemiyor, çok sakin, mantıklı ve doğal bir çeşit gülümsemedir ve o anda saygıdeğer Shifu sana gülerek başını salladığını hissedebilirsin. Fakat eğer bir uygulayıcı özenle ve sebat ederek uygulama yapmazsa ve problemlerle karşılaştığında sıradan insan gibi davranıp dışarı arama yaparsa, o zaman çok acı hissedebilir.
Sıradan insana ait takıntıları bırakamazken acı hisseder, benliği önemsiyorsa zihinde dengesizlik oluşur, ondan sonra gittikçe daha da aydınlanamaz, her şeyden, kaderin kötü olduğundan şikâyet edebilir ve hep başka kişilerin kendine iyi davranmadığını hissedebilir. “Hoşgörü, tolerans” kelimesinin Çince yazısı iki parça ile oluşur: kelimenin alt parçası bir “kalp” ve üst parçası bir “bıçak”tır. O yüzden “hoşgörü, tolerans” kelimesinin Çincedeki asıl anlamı “kalp üzerinde bir bıçak”tır. Bir uygulayıcı olarak, eğer çıkar, rekabet, duygu ve çeşitli başka sıradan insana ait takıntılarla dolu olan “kalbi” (yani zihni) bırakmazsak, o zaman üzerindeki “bıçak” “kalbi” kesmesi gittikçe daha derin ve daha acı verici olacaktır. Fakat bir uygulayıcı eğer gerçekten insani takıntıları bırakabilirse, o zaman acı hissetmek yerine tam tersine çok mutlu hissedecektir.
Sıradan bir insan asla çıkarlarını ve benliğini bırakmaz, kendisinin daima doğru olduğunu düşünür ve yanlış bir şey yaptıktan sonra bile içini aramaz ve kendi hatalarını kabul edemez. Sıradan insanlar, para, güç, arzu ve siyasi kazanım için durmadan savaşırlar. Ün, çıkar ve duygu ise sıradan insanların çabalama enerjisi ve hedefidir, yaşamın tek kovalamacasıdır. Bunları elde etmek için sıradan insanlar genelde her metodu ve şartı kullanabilir. Fakat bir uygulayıcı, ün, çıkar, duygu ve şehvet gibi şeyleri tamamen bırakmalıdır.
Falun Dafa uygulayıcılarının hepsi “başka kişi için” biridir ve sıradan insan toplumundaki her tür çıkarın peşinden koşmayan biridir. Anakara Çin’deki Dafa uygulayıcıları ölüm riskini bir yana bırakıp gerçeği açıklamak için yaptığı her şey tamamen insanoğlunun ahlakının geri döndürebilmek ve yükselebilmesi içindir. Bizler, eğer insanları kurtarmak sırasında karşılaştığımız her çelişkiyi içimize arama fırsatı ve saygıdeğer Shifu tarafından gelişmemiz için ayarlanan bir sınav olarak görürsek, o zaman bir Dafa uygulayıcısının doğru zihnini gerçekten gösterebiliriz. Saygıdeğer Shifu bizim “bencilsiz ve benliksiz; benlikten önce başka kişiyi düşünmeli” olmaya ulaşmamızı istiyor. Her uygulayıcı saygıdeğer Shifu’nun bu isteğine göre kendi eksiklerimizi bulup en kısa zamanda tamamlamaya çalışmalıyız. Uygulayıcı arkadaşlar! Eğer uygulama sürecinde acı hissederseniz, kesinlikle kendi hatalarınızı ve eksiklerinizi bulmayı çalışmadınız ve Dafa’nın bir uygulayıcıdan istediği gereksinimleri unuttunuz. İnsani takıntıyı ve benlik takıntısını bıraktığınızda, uygulama aslında çok mutlu bir şeydir!
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.