Hapiste Nasıl, Falun Dafa’yı Uygulamaya Başladığımın Hikâyesi

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

38 yaşındayım. Ben her zaman yanlışlıklar yapardım. İşten kovulduktan sonra, bir seneden fazla ara sıra “hayat kadını” olarak çalışıyordum. 2004 senesinde arkadaşımın tavsiyesiyle, ev satın almak için para biriktirmek amacıyla uyuşturucu satmaya başladım. 2005 senesinde, ikinci uyuşturucu satışımı yaparken polisler tarafından (yakalandım) tutukladım. Gözaltı merkezinde iki Falun Dafa uygulayıcısına rastladım. Onlar, benim Falun Dafa hakkında gerçeği anlamamı sağladılar ve devletin kontrolü altındaki televizyon programlarında ve radyo yayınlarında Dafa hakkında yayınlananların hepsinin yalan olduğunu anladım. Ben Falun Gong hakkında yeni bir anlam keşfettim.

Beni en çok şaşırtan, ÇKP’nin sürekli övünüp ve kendisini “görkemli, asil ve dürüst” diye ilan ederek, fiilen toplumu bu dereceye kadar aldatması (dolandırdı) ve insanları Falun Gong’a karşı önyargılı davranmasını sağlaması idi. ÇKP toplumu iyi insanlara karşı suç işlemeye teşvik etti. Eğer ben bu Falun Gong uygulayıcılarına rastlamasaydım, hala gerçeği bilmiyor olacaktım. Falun Gong uygulayıcıları gibi iyi insanlar, hapsediliyorlar! Eğer ben bunların hepsini kendi gözlerimle görmemiş olsaydım, bana kimin anlattığı fark etmeksizin hiçbir zaman buna inanmazdım.

Hapse düşmeden önce, Falun Gong’a dikkat etmemiştim. Ben her gün sadece, nasıl daha da çok para kazanacağımı ve güzel hayatın zevkini çıkaracağımı düşünüyordum. Fiilen ben para için yaşıyordum ve hayatın gerçek anlamını bilmiyordum. O iki uygulayıcıyla tanıştıktan sonra, çok şey öğrendim ve Dafa’yı öğrenmek istedim. Onlarla beraber egzersizler yapıyor, Fa’yı ezberliyor, sonradan anlatıyordum ve Falun Dafa şarkılarını söylüyordum. Yarım sene içinde beş egzersizin tamamını öğrendim. Lunyü’yü ve Hong Yin’den 50’den fazla şiiri ezbere söyleyebiliyordum. O dönem benim hayatımdaki en mutlu ve değerli zamandı. Şimdiyse o zamanı hatırlayınca hala, ondan ayrılmak istemediğimi hissediyorum. O dönem benim için çok değerliydi.

Hapse düştüğümün ilk birkaç günü, ruhsal durumum çok ağır ve ezilmiş durumdaydı. Ailemdekilerin beni anlamayacaklarından ve yardım etmek istemeyeceklerinden, korkuyordum. Eğer herkes yardım etmeyi reddetse bile, sevgilimin mutlaka bana yardım edeceğini düşünüyordum. Ama bir süre geçtikten sonra o tek ümidim de kayboldu. Daha çabuk serbest bırakılmam için bedenimi zarar verdim. Yumruğumla kendi güzel gözlerime zarar verdim ve kör kaldım. O iki Dafa uygulayıcısı bunu öğrendiklerinde bana son derece yanıldığımı söylediler. Onlar bana bunun önceden belirlenmiş olduğunu ve insanların neden bunun gibi acılar içinde yaşadıklarını anlattılar. Onlar aynı şekilde mesela erdeme nasıl ciddi bakmamız gerektiği ve nasıl iyi insan olacağımız gibi önceden hiç duymadığım çok iyi prensipleri de anlattılar. Ben gerçeği anladım ve bilincim aydınlandı. Eğer ben Dafa’yı önceden bilseydim, sadece o ayarlanan işlediğim suçları değil, bilerek kendi bedenime zarar vermeye bile kalkışmazdım. O anda kendime yemin ettim, hapisten çıkar çıkmaz, ilk işim Zhuan Falun’u bulmak ve okumak olacaktı.

Hapiste bulunmanın benim için en kötü şey olduğunu hissediyordum, ama aynı zamanda da iyi bir şey oldu; çünkü ben bu şekilde Fa’yı elde ettim. Ne kadar şanslıyım!

Hapse 2005 yılının Ekim ayında göndermişlerdi. Oradaki insanlar ve ortam çok zordu. Gözlerim zarar gördüğünden dolayı benim için daha da zordu. Mahkûmlardan hiç kimse bana yardım etmek istemiyordu.
Önceden hiç hapiste kalmamıştım, bu yüzden hapis düzenini bilmiyordum, ayrıca gözlerim kötü görüyordu, bana önyargılı olarak davranıyorlardı ve sürekli aşağılıyorlardı. O zor anlarda sadece Dafa uygulayıcıları bana yardım ediyordu.

Ben derinden, tüm Dafa uygulayıcılarının -iyi insanlar olduğundan, eminim. Ama onları takip ediyorlar. Ben uygulayıcıların hapiste Fa okumaları için ve egzersizler yapmak için ortam yarattıklarına tanık oldum.
Gardiyanlar bunu gördüklerinde cam kapıların gazetelerle kapatılmasını (mahkûmlara) emrediyorlardı ve sonradan odadaki uygulayıcıları acımasızca dövdüler. Polisler mahkûmlara, uygulayıcıları su borularına asmalarını ve bütün gün asılı durmalarını için, kışkırtıyorlardı. Onlar uygulayıcıları gece indiriyorlardı, ama yine de onları ıslak zeminde oturmaları için zorluyorlardı. Onlar uygulayıcıları hem fiziksel hem de psikolojik olarak yıpratıyorlardı.

Ben aynı anda insanların acımasızlığına ve çirkinleşmiş anlayışlarını gösterdiklerine tanık oldum. Hapisteki polisler diğer mahkûmlarla para karşılığı anlaşma yaptılar. Mahkûmlar para ödeyebilecekleri süre içinde polisler onlara kolay işler veriyorlardı ve o şekilde onlar daha da çok puan kazanıyorlardı. Parası olmayan mahkûmların zor ve pis işleri yapmaları gerekiyordu ve bu yüzden onlar en düşük puanı kazanıyorlardı. Bu özel ortam bana çok sık iyi bir insan olmam gerektiğini hatırlatıyordu ve ben artık yanlışlıklar yapamazdım.
Bu düşüncem oluşuktan sonra her şey öyle bir ayarlandı ki, ben uygulayıcılarla beraber kaldım. Her şey bu şekildeydi, uygulayıcıları izlemem için beni onların yanına gönderdiler. Ama fiilen ben onlarla beraber Fa okuyordum. Zhuan Falun’un birinci dersini okuyup bitirmek için 40 günüm gitti. Sonradan yavaşça, Zhuan
Falun’u altı kere okudum. Gözüm iyileştiğinde bir bölümü iki saat içinde okuyordum. Birkaç mahkûm bunu görüp hapisteki bölümün yöneticisine anlatmışlar. Yönetici ise, gözleri görmeyen benim gibi bir insanın kitabı okuyamayacağını, söyledi. O yüzden hiç cezalandırılmadım da. Ben, hapiste en temiz yer olan
Falun Dafa uygulayıcıların yanında olduğunu biliyordum. Onların yanındayken bilincim de temizdi.

Daha bir harika şey ise benimle gerçekleşti. Aileme para ödeyip beni hapisten çıkarmalarını istedim, ama onlar o kadar çaba göstermelerine rağmen, bunu yapamıyorlardı. Onlardan hala bir haber alamadığım için çok endişe ediyordum. 2008’in ilk aylarında ben bilinçsizce bunu düşünmeyi bıraktım ve tüm dikkatimi Fa okumaya yönelttim, aynı zamanda uygulayıcıların Fa’yı ve gerçeği anlatmalarını da dinliyordum. Ve o arada mucize gerçekleşti. Mart ayının başında hapis idaresi, eski hastaların ve sakatların listesini çıkardılar. Beni de onların içinden yer aldım. Üç ay sonra doktor kontrolüne bağlı serbest bırakılmam onaylandı. Ama doktorun inceleme muayenesinden geçmem gerekiyordu. Muayeneden bir gün önce bir rüya gördüm. Beni muayene eden bir kadın doktoru, çok net bir şekilde görebiliyordum. Beni en çok şaşırtan, ertesi günü beni muayene eden kadın doktorun rüyamdaki gördüğüm doktorla aynı olmasıydı. Gözlüğü bile aynı gözlüktü. O bana cezam dolmadan önce serbest bırakılmamın çok büyük bir şans olduğunu söyledi. Bir ay geçtikten sonra benim dilekçem geri geldi. Üç yerli memurun imzası ve kaşesi ile bir evrak gerekiyordu. Ailemdekiler o aralar çok meşgullerdi, o yüzden birkaç gün bu evrakı geciktirdiler. Ama daha da şaşırtıcı olan evrakların hepsini ilk veren yine ben olmuştum. Hapishanedeki polislerin, benim ailemin devletle herhangi bir bağlantıları olup olmadığını sordular. Hapisten çıktığım gün önceden tanımadığım bir kişi beni karşılamak için arabayla gelmiş. Bunun Shifu’nun ayarlaması olduğunu biliyordum. Shifu gerçekten beni düşündü.
Bana karşı çok merhametliydi. Ben Shifu’yu utandıramam. Hapishaneden çıktıktan sonra ilk yaptığım iş, Dafa’nın kitabını bulmak oldu. Onu içten ve gerçekten Dafa uygulamasına başlamak için ve Dafa uygulayıcılarının hapse gönderilmelerini ve gördükleri zulmü yok etmek için okudum.

Yaklaşık üç sene tutuklu kaldıktan sonra, 2008 senesinin Haziran ayında serbest bırakıldım. Ben, Falun Dafa uygulayıcılarının hapiste zulme uğradıklarına tanığım. ÇKP’nin hapishaneleri topluma, hapishanelerde insani yöntemler kullandıklarını söylüyorlar ama gerçekte gizlice ve insanlık dışı suçlar işliyorlar.

Çince metin: http://minghui.ca/mh/articles/2009/1/1/192674.html
İngilizce metin: http://www.clearwisdom.net/emh/articles/2009/1/11/103818.html

* * *

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.