“İnsanın iyi şansı her zaman erdeminden gelmiştir ve bir düşünce çıkar çıkmaz Tanrının var olduğunu bilmelidir.” Bu atasözü insanlara şunu anlatmakta: Bir kişinin başkalarına yaptığı iyilik ve biriktirdiği erdem kesinlikle ona iyi şans ve iyilik getirir, çünkü insanda bir düşünce çıkar çıkmaz Tanrılar hepsini bilirler. Çin tarihinde bu konuyu kanıtlayan gerçek hikâyeler çok fazladır.
Tang Hanedanlığı döneminde peş peşe dört İmparatora da bakanı derecede hizmet etmiş Pei Du adında bir kişi varmış. Pei Du devletteki görevine başlamadan önce çok fakir bir durumda yaşıyormuş. Bir defasında, Pei Du falına bakması için bir falcıya gitmiş. Falcı ona, “Kaderinde akademik onur zaten gözükmüyor. Üstelik, yüzündeki çizgilere göre, birkaç yıl içinde mutlaka açlıktan öleceksin.” diye söylemiş. Pei Du zaten kadere çok inanan bir kişiymiş ve küçükten beri çok kötü bir durumda yaşadığından falcının sözlerini fazla kafasına takmamış.
Bir gün, Pei Du yerli ünlü bir tapınağı ziyaret ederken, tapınak içindeki bir masanın üstünde parlayan altından değerli bir kemer görmüş. Pei Du, bu kemerin mutlaka zengin bir kişi tarafından burada unutulmuş olduğunu ve gün içinde kesinlikle dönüp aramak için geleceğini düşünerek kemeri almış ve masanın yanında beklemeye başlamış. Kısa bir süre sonra, büyük bir telaş ile ağlayarak tapınağın içine gelen bir kız görmüş. Pei Du, kızın niçin ağladığını sormuş. Kız, “Biri kendi suçunu babamın üzerine attı ve babama yardım edebilecek kimse bulamadığımdan, geçen gün buraya geldim ve Buda’ya yardım etmesi için yalvardım. Dün adliyeden biraz kefalet verirsek babamın serbest bırakılabileceği haberini aldıktan sonra, kefaleti ödeyebilmek için tanıdığım, tanımadığım bir sürü aileye gidip yalvardım ve en son zengin ve iyi kalpli bir kişi bana altından bir kemer ödünç verdi. Bu, Buda’nın yardımı sonucu olduğunu biliyorum, o yüzden bugün özellikle bu kemerle Buda’ya teşekkür etmek için geldim. Fakat babamın bir an evvel kurtulmasını istediğimden, Buda’ya teşekkür ettikten sonra, kemeri almadan aceleyle buradan ayrıldım. Yolun yarısına gelince hatırladım ve hemen geri döndüm. Eğer o kemeri kaybedersem, babamın ne zaman hapisten kurtulacağını bilmiyorum.” diye anlatmış ve masanın üstünde hiçbir şeyin kalmadığını fark edince hemen yüksek sesle ağlamaya başlamış. Pei Du hemen arkasından kemeri çıkartmış ve kıza demiş ki, “Ağlama, kemerin burada. Ben zaten onun sahibinin gelmesini bekliyordum. Şimdi onu alabilirsin.” Kız, Pei Du’ya defalarca teşekkür etmiş ve daha sonra babasıyla birlikte gelip tekrar teşekkür edebilmek için Pei Du’nun adını sormuş, fakat Pei Du ona adını söylememiş, çünkü kaybolan bir eşyayı bulup sahibine geri vermenin doğal ve olması gereken bir şey olduğunu düşünmüş.
Birkaç gün sonra, Pei Du dışarıda yürürken geçen defaki falcıya tekrar rastlamış. Falcı, Pei Du’yu görür görmez çok şaşırmış ve Pei Du’nun bugünlerde ne iyilik yapmış olduğunu sormuş. Pei Du, herhangi bir iyilik yapmadığını söylemiş. Falcı, “İmkansız. Bugün yüzündeki görüntü geçen günkünden tamamen farklı. Şimdi yüzünde büyük ve oldukça belli bir erdem çizgisi çıktı. Böyle bir erdem çizgisine sahip olanlar ileri de hem herkesten daha yüksek seviyede kalacaklar hem de bol şansa ve uzun yaşama sahip olacaklar.” diye söylemiş. Pei Du, falcının kendisine şaka yaptığını zannetmiş.
Daha sonra, gerçekten falcının söylediği gibi olmuş. Pei Du devamlı olarak dört İmparatorun hizmetinde bulunup hep devlet bakanı derecesinde bulunmuş ve çok uzun yaşamış.
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.