Çok iyi kalpli ihtiyar bir kadın varmış. O hayatı boyunca çok iyi işler yapmış. Erdemli olmasına rağmen, uygulama yapmıyormuş, çünkü uygulamanın ne olduğunu bile bilmiyormuş.
O öldükten sonra Cehennem hâkimi ona şöyle söylemiş: “Senin tüm hayatını inceledim. Sen çok iyi kalpliydin ve çok sayıda iyi işler yaptın. Şöhrete ve kendi çıkarlarına takıntın yoktu. Senin yaptığın bütün iyi işleri Cennetin Yeşim Kralına bildirdik ve o senin tanrısal seviyeye kadar yükselmene izin verdi. Bunu istiyor musun?”
İhtiyar kadın cevap vermiş: “Tabii ki, bir tanrısal yaşam olmak isterim! Fakat insan dünyasında evimde civcivlerim kalmıştı, civcivleri çok severim o yüzden onlardan ayrılmak istemezdim. Onları yanımda getirebilir miyim?” Bu soru üzerine Cehennemin hâkimi şöyle cevap vermiş: “Öyle istiyorsan, o zaman insan dünyasına dön ve civcivlerini yakala.” Sonra Cehennem hâkiminin köleleri ihtiyar kadını insan dünyasına atmışlar. Ve o zaman, ihtiyar kadın bir şahine -bütün gün civcivleri avlayan bir şahine- dönüşmüş.
Tanrısal seviyeye yükselmek -kutsaldır, fakat o ihtiyar kadın bu değerli fırsatı bir civciv takıntısı yüzünden kaybetti. Bir düşünsenize o ne kadar pişman olmalı.
Herhangi sıradan bir takıntı, bir uygulayıcının tanrısal seviyeye ulaşmasında kilit engel olabilir. Ve şimdi bir düşünün, bir uygulayıcı takıntılarından kurtulma için nasıl çabalamaz?
Çince metin: http://www.pureinsight.org/pi/articles/2006/1/2/3633.html
İngilizce metin: http://www.clearwisdom.net/emh/articles/2006/1/10/68862.html
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.