Antik Çin Hikâyeleri: Çok Fazla Uyuyan Keşiş

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Buda Sakyamuni sık sık öğrencelerine tüm kalpleriyle ve dikkatlice Budizm’in ana prensiplerini okumalarına, tembellik yapmamalarını ve gevşememelerini tembihliyordu. Öğrencilerinin çoğu onun bu öğüdünü takip ediyor, çabayla uygulama yapıyorlardı ve bunun sonucu olarak Semere Statüsüne ulaştılar, zorluklardan ve acılardan kurtuldular.

Fakat Buda Sakyamuni’nin öğrencilerinin arasında tembel bir keşiş vardı. Tüm keşişler meditasyon yapmaya gittiklerinde o keşiş sadece yatıyor ve uyuyordu. Diğer keşişler onu bu konuda uyarmaya çalıştılar, fakat o değişmiyordu.

Uyku bir takıntıydı ve o keşişin en zayıf noktasıydı. Her gün yemek yedikten hemen sonra gidip uyuyordu. Odasını iyice kapatıyordu ve odasında tek başına derin bir uykuya dalıyordu. Keşişler ne kadar ısrarla denemelerine rağmen hiç kimse onu uyandıramıyordu.

Bir günü öğlen, sokakta yemek için dilenmeye gitti ve her zamanki gibi içinde yemek dolu tabağıyla geri döndü. Yemeği yedikten sonra direkt odasına gitti ve derin bir uykuya daldı. Onun odasından sabaha kadar yüksek horlama sesi geliyordu.

Ertesi sabah Buda Sakyamuni şahsen Fa’yı öğretme zamanı gelmişti. Onun Fa’yı öğretişine çok fazla uyuyan keşiş dışında tüm öğrencileri katıldılar. Buda Sakyamuni sordu: “Neden uyumayı seven keşiş gelmedi?”

Keşişlerin biri hemen yerinden kalktı ve cevap verdi: “Buda, o dün öğlenden beri uyuyor. Tüm çabalarımıza rağmen onu hiçbir şekilde uyandıramadık.”

Buda Sakyamuni o keşişin sadece yedi gün yaşama zamanı kaldığını biliyordu. Eğer uyumaya devam ederken hayatını yitirseydi, o zaman ölüm ona acılar getirirdi. Buda Sakyamuni o keşiş için derin pişmanlık duyuyordu. O keşişlere kutsal yazıları tekrarlamalarını söyledi, kendisi de yanına Ananda’yı aldı ve o uyuyan keşişin odasına gitti.

Keşişin odasına doğru giderken onun sağır edici horlama sesini duydu. Kapıyı açtıklarında horlama daha da yükseldi. Keşiş hala yataktaydı ve çok derin uyuyordu.

Ananda keşişe onun ismini söyleyerek birkaç defa seslendi, fakat keşiş hiç tepki vermedi ve hala uyumaya devam ediyordu. O zaman Buda Sakyamuni keşişin yatağına yaklaştı ve dikkatlice onun yatağını sarstı. Keşiş hemen uyandı.

Keşiş merhametle ona bakıp önünde duran Sakyamuni’yi görünce hemen yataktan fırladı ve şunları söyleyerek onun önünde diz çöktü: “Saygıdeğer Buda, lütfen, size saygı göstermediğim için beni affedin.” Sakyamuniyi ona şunları söyledi: “Senin sadece yedi gün yaşama zamanın kaldı. Senin bu kadar fazla zamanını uyuyarak geçirerek Semere Statüsüne ulaşamayacak duruma gelip, ölmeni izlemek benim için zor. Ben seni uyandırmaya geldim.”

Keşiş çok sarsılmıştı. O hiçbir zaman yaşaması için sadece yedi gün gibi bu kadar az zamanının kaldığını düşünmemişti. O çok korktu ve ne yapacağını ve ne diyeceğini bilemedi.

Sakyamuni onu sakinleştirdi ve şunları söyledi: “Bu senin kaderin. Birkaç yaşamın evvel sen bir keşişken, yemeğe ve uykuya kapılmıştın ve hiçbir zaman Fa’nın anlamını düşünmemiştin. Bir Budist’in öğütlerini takip etmiyordun. Teberrük ve erdem yaymadın, o yüzden 50,000 sene için pirinç böceğine dönüştürüldün. Daha sonra salyangoz, güve ve kamış böceklerine dönüştürüldün her birinde elli şer bin sene.

Geçmiş hayatlarında sen ışıksız karanlık yerlerde yaşamayı severdin ve kendi bedenin ve hayatın senin için çok değerliydi. En ilginç olanı, tüm bu farklı yaşamların dördü de uyumayı severdi ve 100 seneden bile fazla uyuyabilirlerdi. Sen hiçbir zaman çabalı olmaya çalışmadın bile. Böylece 200,000 sene sonra, en sonunda önceden yaptığın günahlarını telafi edebilmek için bir şans elde ettin, insana dönüştükten sonra bir keşiş oldun.

Şimdi bir keşiş olduktan sonra bile önceden kaybettiğin her şeyi yerine getirmek için uygulama yapmalısın ve öğretilenleri çabayla öğrenmelisin. Geçmiş 200,000 sene öncesi yaptığın gibi bu sefer de yemeğe ve uykuya o kadar bağlanacağını hiç düşünmemiştim. Neden sürekli uykunu alamadığını hissediyorsun? Tam 200,000 senedir nasıl eziyet çektiğini unutma!”

Sakyamuni sustu. Keşiş utançtan kıpkırmızıydı. Sakyamuni’nin önünde durarak derin bir pişmanlık duyuyordu. O gerek pişmanlık duyduktan ve takıntılarını kabul ettikten sonra tüm kötü düşüncelerini giderebildi. Hayatının sonuna doğru o, Luohan seviyesine ulaşmayı başardı.

Bir günde sadece 24 saat var. İnsanların çoğu, göz açıp kapayıncaya kadar zamanın çok çabuk geçtiğini söylüyorlar. Sıradan bir insan günde yaklaşık sekiz saat uyuyor. Çok fazla uyuyan insanlar günlük zamanının çoğu kısmını uyuyarak ve hayal kurarak geçirebilirler ve bu şekilde hayatının ana görevini yapmayabilirler. İnsan dünyasında yıllar çok hızlı bir şekilde geçiyor. Eğer size verilen fırsatı kullanmazsanız, sonradan gerçekten de pişmanlık duyacaksınız. Bazen hayatın çok uzun olduğunu hissediyorsunuz, fakat ölümün peşinizden nasıl geleceğini bilemezsiniz. O zamana kadar gerçekleştirmeniz gereken vazifelerinizi yerine getiremeyeceksiniz ve bu dünyadaki kendi misyonunuzu bitiremeyeceksiniz. Daha da kötüsü, o görevi yapmak için hiç çaba harcamamanız. Ve o zaman ne kadar çok pişmanlık duyarsanız duyun size hiçbir şey yardım etmeyecek. Gelecek hayatınızda gerçekten de uyku böceği olmak mı istiyorsunuz?

Çok fazla uyuyan keşiş, en sonunda hayatının kalan zamanı değerlendirmesi ve kendisindeki tembelliği ve uykuya düşkünlüğü tamamıyla gidermesi gerektiğini anladı. Bir uygulayıcı kendisinin Buda yolundaki uygulama sürecinde çabayla ilerlemesinin çok önemli olduğunu anlamalı. Tembel ve uyumayı çok seven bir insan gelecek hayatında nasıl kudretli bir aslan olabilir ki? Bir uygulayıcı ise, uygulama yolunda yetişebilmek için her bir dakikasının değerini bilmeli, az uyumalı ve daha da fazla uygulama yapmalı.

Çince metin: http://minghui.ca/mh/articles/2009/11/15/212614.html

* * *

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.