Antik Çin Hikâyeleri: Erik Çiçeği, Orkide, Bambu ve Kasımpatı

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Erik çiçeği, orkide, bambu ve kasımpatı, eskiden beri Çin'de "Dört Kibar Adam" olarak adlandırılıyor, çünkü bunlar ne rüzgârdan, ne de soğuktan korkuyor. Erik çiçeği karda açar, orkide derin vadide saklanır, bambu rüzgârdan korkmaz, kasımpatı ise hafifçe güzel kokusunu verir.

"Kibar Adam" sözü eski Çin'de faziletli insanı tanımlardı. Erik çiçeği, orkide, bambu ve kasımpatının "Dört Kibar Adam"a benzetilmesiyle, çiçek ve ağaçların doğal karakterleri ile insanların fazilet özellikleri birleştirildi, onlara hayat verildi. Bambunun düğümleri var, bu düğümleriyle bir bambu boyun eğmeyerek, göğe doğru yükselir, erik çiçeği, rüzgâr ve karda gururla açar; orkide, derin vadide bulunmasına rağmen, güzel koku veriyor; kasımpatı da korkmuyor, gururla dikiliyor, diğer çiçeklerle yarışmıyor. Bu özelliklerinden ötürü erik çiçeği, bambu, orkide ve kasımpatı, öteden beri Çinli edebiyatçılara konu oldu. Şiir, makale, kitap ve resimlerde bu dört çiçek ve ağaç sıkça görülür.

Erik Çiçeği:

Erik çiçeğiyle ilgili ünlü bir şiirde şöyle bir mısra var:

"Erik çiçeğinin güzel kokusu, dondurucu soğuktan gelir."

Erik çiçeği dondurucu soğuktan hiç korkmaz, sadece karlı günde gönlünce açar, etrafındakilere aldırış etmez.

Bu kibar özelliğinden dolayı, erik çiçeği Çinlilerin sevgisini kazandı. Bir düşünün, kar ve buz henüz erimeden, beyaz bir diyarda pembe veya kırmızı çiçek yaprakları ve hafif, güzel kokusu, nasıl güzel bir manzara, değil mi?

İnsanlar erik çiçeğini güzel ve başkaldıran bir kadına; veya çetin ve zor durumdan korkmayan, sonunda en yüksek tepede güzel manzaralara bakan insana benzetiyor. Erik çiçekleri de eskisi gibi, buz ve karın henüz erimediği bahar günlerinde dünyaya kendisini gösteriyor.

Orkide:

Orkide, sakin ve zariftir. Tane tane, küçücük çiçekleri insanların az gittiği yerlerde açar. Orkide çiçeklerini, sadece kendi için açıyor. Bir orkide çiçeği, bir efsanenin doğuşunu simgeliyor.

İnsanlar, orkide çiçeğini zarif bir kadına benzetiyor: Orkide çiçeği sakin sakin açılıyor. Orkide seven insanlar, orkidenin kralın kokusunu verdiğini söyler ve orkideyi "otların kralı" olarak görür.

Bambu:

Bambunun yaprakları da soğukta düşmez, bu nedenle çam ağacı ve erik çiçeğiyle birlikte "Soğuktaki üç arkadaş" olarak adlandırılır. Eğik bambu az bulunur, genellikle göğe doğru uzanır. Çinliler, dürüst ve yolsuzluğa izin vermeyen insanları bambuya benzetir.

Bambuyla ilgili çok güzel bir efsane var. Efsaneye göre, eski çağlarda Çinlilerin atalarından Shun'un Ehuang ve Nuying adlı iki cariyesi varmış, bunlar kardeşmiş. Shun ölürken, Ehuang ve Nuying çok üzülmüş ve üzüntü içinde, bambu ağaçları kaplı dağda koşmaya ve ağlamaya başlamış. Gözyaşları bitince beyaz rengi kırmızıya dönüşmüş, kanları dışarıya çıkmış ve bambu gövdeleri ve yapraklarına düşünce üzerinde lekeler oluşmuş. Bundan sonra bölgedeki bambu ağaçları lekeli olmuş.

Bambunun düğümleri birbirinden daha yüksektir, tıpkı insanın çaba harcayarak, adım adım ilerlemesi gibi.

Kasımpatı:

Kasımpatı, erik çiçeği gibi, sakin sakin açılır ve insanlar tarafından az bilinir. Tarihteki ünlü şair Tao Yuanming'in yazdığı Şeftali Bahçenin Hikâyesi adlı denemede hayalî bir dünya anlatılır. Ütopik dünyayı, herhalde her kişi sever.

Kasımpatı, diğer çiçekler gibi dünyasal değildir, yol kenarındaki yabani otlara da benzemez. Kasımpatı, yapayalnız, zarif ve sıra dışı olarak görülür.

Eski çağlarda Çin'in geleneksel resimleri arasında erik çiçeği, orkide, bambu ve kasımpatıyı konu alan çok sayıda resim var.

Tarihi kayıtlara göre, Güney Hanedan ve Kuzey Hanedan (420-581) döneminde ressamlar erik çiçeği çizmeye başladı. Kuzey Song'un hâkimiyetinde bulunan 960-1127 yıllarında erik çiçeğini çizme, moda haline geldi. Zhongren adlı ünlü bir rahip, açık veya koyu mürekkeple erik çiçeği çiziyordu. Bununla ilgili bir hikâye var:

Zhongren, bir gece ay ışığında penceredeki kâğıdın üzerine düşen erik çiçeğinin gölgesini görmüş, bundan ilham almış ve bundan sonra açık koyu, mürekkepli erik çiçeğini çizmeye başlamış.

Yuan (1271-1368) ve Ming hanedanlarından sonra erik çiçeği konulu resimler daha da arttı. Yuan hanedanında erik çiçeği konulu resimleriyle büyük ün salan Wang Mian, kendine "Erik Çiçekli Odanın Sahibi" adını verdi. Daha önceki ressamlar resminde birkaç tane erik çiçeği çizerken, Wang Mian ise buğulu erik çiçekleri çiziyordu. Erik çiçeğinin gururunu yansıtan resimlerinden Mürekkepli Erik Çiçeği Resmi günümüze kadar korundu.

1644 ile 1911 yılları arasındaki Qing hanedanı döneminde erik çiçeği çizen çok sayıda ressam vardı. Resim stili bakımından, bu dönemin ressamları Song hanedanında geliştirilen resimde az sayıda erik çiçeği çizme ve Yuan hanedanı dönemindeki buğulu erik çiçekleri çizme dâhil olmak üzere iki stili sürdürdü.

Chu beyliği dönemi şairi Qu Yuan, orkide için şiir yazmıştı. Ancak orkide erik çiçeğinden sonra, 618-907 yılları arasında hâkimiyet kuran Tang hanedanı döneminde resim konusu oldu. Song hanedanı dönemine gelince orkide çizenlerin sayısı arttı, ünlü şair Su Shi, kibar insanın uşağını hoş görmesi şeklindeki özelliğini ifade etmek için arasında böğürtlen çalısı olan orkideler çizdi. Kuzey Song hanedanının çöküşünden sonra kurulan Güney Song hanedanında ressamlar, çöküşten sonra da boyun eğmeme ruhunu göstermek için orkide çizmeyi tercih ediyordu. Bu ressamlardan en ünlü iki isim Zhao Mengjian ve Zheng Sixiao idi.

Yuan hanedanında Zheng Suonan adlı ressam orkide çizerken, mutlaka güneye bakarak oturuyordu; bunun nedeni doğduğu Song hanedanını anmak ve Yuan hanedanının vatandaşı olmaktan duyduğu utancı ifade etmekti. Zheng'in çizdiği orkidelerin kökü yoktur, sanki havada yüzerler. İnsanlar ona sorduğunda Zheng, "Vatanın toprakları başkaları tarafından işgal edildi. Ben neden yere ayak basayım ki?" diye cevaplardı. Bu hikâye de bize bir şey öğretti: bir resimden zevk almak için önce resmin çizildiği tarih hakkında bilgi alınmalı. Qing hanedanı dönemindeki en ünlü ressam ise Zheng Banqiao'dur. Doğanın kurallarına özen gösteren Zheng, önceleri saksı içinde büyütülen orkide çizerdi. Ancak daha çok dağdaki yabani orkideleri seven Zheng, bir defa onlarca saksılı orkide yetiştirdi ve bahar mevsiminden sonra tepeye dikti. Doğal ortamda büyüyen ve güzel kokusu salan orkideler, Zheng'e daha çok ilham verdi.

Bambunun resim konusu olması, orkide gibi, Tang hanedanı döneminde başladı. Tang hanedanı imparatorlarından Xuanzong, ressamlardan Wang Wei ve Wu Daozi, bambu çizmeyi çok severlerdi. Song hanedanına gelince, şair ve aynı zamanda ressam olan Su Shi, değişik bir bambu çizme tarzı geliştirdi. Su, bambunun gövdesi ve yapraklarının hepsini mürekkeple çizmeyi tercih ederek, koyu mürekkeple bambu yaprağının ön yüzünü ve açık mürekkeple yaprağın arka yüzünü çiziyordu. Tang hanedanından sonraki Yuan, Ming ve Qing hanedanlarında bambu resmiyle ünlü çok sayıda ressam ortaya çıktı, hatta geleneksel Çin resmini çizen her ressam mutlaka bambu çizerdi, bu ressamlar arasında Zheng Banqiao'nun önemli bir yeri vardır.

Zheng Banqiao, serin sonbahar sabahlarında evden çıkıp, sis ve güneş ışığının bambuların dalları ve yaprakları arasında yüzmesine bakmaya giderdi. Bambuların değişik şekillerinden ilham alan Zheng Banqiao, gördüğü ve kalbine yerleştirdiği bambuları kâğıda döktü. Zheng Banqiao'nun eserlerinin büyük kısmı günümüze kadar korundu. Zheng'in eserlerini gören her insan seviyor ve büyük değer veriyor.

Kasımpatının resim konusu olması, erik çiçeği, orkide ve bambudan sonra oldu. Kasımpatı temalı resim eseri pek fazla değil, Song, Yuan, Ming ve Qing hanedanlarında kasımpatı çizen ressamların sayısı fazla değildi. Ming hanedanı döneminden Chen Chun'un çizdiği Kasımpatı ve Taşlar adlı resim günümüze kadar gelen en değerli bir resim olarak kabul ediliyor, bu resim halen Başkent Müzesi'nde korunuyor.

Erik çiçeği, orkide, bambu ve kasımpatı, güzel görüntüsü ve zarafetiyle, yazarların da beğenisini kazandı.

Başlangıçta anlattığım gibi, erik çiçeği, orkide, bambu ve kasımpatı, Çin'de, eskiden beri "Dört kibar insan"a benzetiliyor. "Kibar insan" Çin felsefesinde önemli bir kavramdır, kibar insan, "kutsal insan"dan sonra büyük saygı kazanan kişidir. Çin'deki ressamlar ve yazarlar erik çiçeği, orkide, bambu ve kasımpatıyı tasvir etmekle, onların yüksek faziletine saygı gösteriyor.

Erik çiçeği, Çinlilerin gözünde mutluluk, uzun ömürlülük, başarı ve barışın simgesidir. Erik çiçeğinin güzelliği, tek bir çiçekte değil, birlikte açılan büyülü çiçeklerde kendini gösteriyor ve görenlere sıcaklık hissettiriyor. Kış ve ilkbahar günlerindeki erik çiçekleri, soğuğu hissettirmez. Soğuktan korkmama ve soğukta güzel koku bırakma özelliği, Çin milletinin ruhuna benzetiliyor. Bu nedenle erik çiçeği, eskiden beri, edebi eserlerde çok tasvir edilir. Ünlü şair Wang Anshi'nin bir şiirinde şöyle yazıyor:

"Duvarın köşesinde birkaç erik çiçeği var, soğuğa rağmen açıyor. Biliyorum o kar değil, güzel kokusu için geldim."

Bu dizeler, okuyanlara erik çiçeğinin güzel kokusunu hissettiriyor.

Orkide, çiçeği, kokusu ve yaprakları güzel olan bir çiçek; Çin'in 10 ünlü çiçeğinden biri. Derin vadide büyüyen orkide, "Boş Vadideki Güzel" diye anılıyor. Eski çağlarda güzel bir makaleye "orkide makalesi"; derin dostluk kurulanlara da "orkide dostları" denirdi; yani orkide, dünyadaki güzel şeylerin simgesi oldu. Çin edebiyatında orkide de önemli bir yer tutuyor.

Bambu, uzun yaşaması nedeniyle, mutluluğu simgeleyen bitkilerden biridir. Yazar Su Shi'nin yazdığı, "Yemekte et olmazsa olur, ancak evin bahçesinde bambu olmazsa olmaz. Etsiz yemek insanı zayıflatır, bambu olmaz ise insan kabalaşır" şeklindeki dizeler, bambunun yemekten daha önemli olduğuna işaret ediyor, bugün bile sıkça kullanılıyor.

Kasımpatı, Çin halkının sevdiği geleneksel çiçeklerden biridir, üç bin yıldan fazla geçmişi vardır. Sonbaharda diğer çiçekler boyunlarını bükerken, kasımpatı tek başına açar. Bu, kasımpatının "Gururlu Kemik" olarak adlandırılmasının nedenidir. IV. yüzyılda yaşamış ünlü şair Tao Yuanming'in bir dizesi şöyledir:

"Doğudaki parmaklıklar yanında kasımpatı toplarken, aniden Güney Dağ'ını gördüm."

Kısacası, erik çiçeği, orkide, bambu ve kasımpatının Çin'in eski kültürüyle sıkı bağı vardır ve günümüzdeki yaşamla da ilişkilidir. Eğer herkes "Dört kibar insan"ın karakterini öğrenirse ve bunları doğru şekilde işlerinde ve günlük yaşamlarında kullanırsa, karmaşık dünyamızdaki dertler mutlaka azalır. Kentleşmenin etkisi altında stres içinde olan birisi, kendine ait sakin bir yer bulmak ister.

* * *

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.