İngiltere: Her Düşünce Dürüst Olmalı

2006 Yılı Falun Dafa Tecrübe Paylaşma Konferansındaki Paylaşma
 
Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Selam Üstadım! Selam Uygulayıcı Arkadaşlar!

Geçenlerde diğer bir Falun Gong uygulayıcısı çok ciddi bir sınavdan iyi geçemediğinde, ben aptalca “Bunun gibi bir sınavdan geçebilir miyim?” diye düşündüm. Fakat bu düşüncem henüz tamamlanmadan, onun dürüst bir düşünce olmadığını ve reddetmem gereken yanlış bir zihnim olduğunun farkına vardım.

O gün içinde, çenem o kadar sancıdı ki gözlerim gözyaşı ile doluyordu. Bunun bir enfeksiyon göstergesi olduğunu ve yanlış düşüncemden kaynaklandığını da anladım. Bu yüzden doğru düşünceler yolladım, bundan kaynaklanan korku ve endişe fikrimi çıkartmaya çalıştım.

Fakat ertesi gün, sancı hala devam ediyordu hatta daha da ağırlaşmıştı ve “enfeksiyon”a benzer durum hala duruyordu. Bildiğim kadarıyla bu ciddi olabilirdi, çünkü daha önce annemin dişindeki bir enfeksiyon ciğerine geçmişti ve onun doktoru bu tip enfeksiyonun öldürücü olabileceğini söylemişti.

Şubat 2006'da Los Angeles Şehrindeki Fa Öğretmesinde Üstat şöyle demişti:

“Dafa uygulayıcıları, Tamamlanmaya en son adım atılana kadarki tüm yol boyunca, onların yapıp yapamayacaklarını anlamak için test edilecektir. Bitişe son adım kalana dek yolunuz boyunca, sizin için çok çok kritik sınavlar olacaktır. Çünkü her adım uygulamanıza ve sınavlarınıza daha kritik olmaya başlayacaktır, özellikle sona yaklaşıldığında. Biliyorsunuz, eski evrenin yasalara aykırı davranan tanrıları halen bulundukları sürece en sona kadar kontrol etmeye çalışacaklardır. Yeterince iyi olmadığınızda, onlar kesinlikle bir yol bulup sizi aşağıya doğru çekeceklerdir. Onlar, Li Hongzhi'nin sizi terketmeyeceğini bildikleri için, her türlü metotlarla sizi düşürmeye çalışacaktır. Tek bir yanlış düşünceyle bir kişi düşebilir. Dolayısıyla, sona yaklaştıkça, sınavlar daha da ciddi ve can alıcı olacaktır.”

Mecburen çalışmaya gitmeme rağmen, bütün gün doğru düşünceleri yolladım. Eve döndükten sonra Zhuan Falun'u okumaya çalıştım, fakat sancı gözüme o kadar vuruyordu ki sayfa üzerindeki yazıları göremiyordum. Dersleri dinlemeye ve egzersizleri yapmaya çalıştım, fakat zihnimi sakinleştiremedim ve konsantre olamadım. Ben Lunyü’yu ezberlemeye çalıştım, fakat sadece ilk birkaç kelimeyi tekrarlayabildim. Çenemdeki sancı dayanılmaz derecedeydi, fakat daha kötüsü sancı tamamen kafamı kapladı. Bu yüzden ben sadece becerebildiğim kadarıyla Lunyü’nun birkaç kelimesini tekrarlamaya devam ettim.

Gece sancıdan uyuyamıyordum, sadece doğru düşünceler yolluyordum (büyük gayretle) ve kafamda hatırlayabildiğim Lunyü’nün birkaç kelimesini tekrarlıyordum. Bir de mevcut takıntılarımı bulup çıkartmaya çalıştım. Fakat bulmak veya çıkartmak için yeterince konsantre olamadım, bu durumda yapabileceğim tek şeyi yaptım: Üstadı düşündüm. Bu iplik gibi düşüncemi sıkça tutabilmem dışında tüm düşüncelerim sanki bir sancı fırtınası içinde her yere uçuşuyor gibiydi. Üstattan yardım isteyen düşünceme bile yeterince konsantre olamadım, sadece Üstada yaklaşmayı hissediyordum.

Ertesi gün, sancı hala azalmadı. Ben farkında olmadan bu durumun bir problem olduğunu kabul etmiştim – aslında eski güçler tarafından yapılan engeller ve düzenlemeyi kabul ediyorum demektir. Aydınladıktan sonra, bu yanlış düşüncemi çıkarttım, onun yerine sadece Üstadın bana düzenlediği yolda yürümek istedim. Kafamdaki tüm diğer düşüncelerin hepsini çıkarttım, bütün umudumu Üstada bıraktım ve ne olursa olsun tüm kalbimle sadece Üstada güvendim, çünkü ben Üstadın yolundaydım, sadece onun yolunda. Bu düşüncemle, kafam sakinleşmeye başladı. “Daha iyi” olacağını beklemedim, sadece olan şeyleri kabul ettim. Sancı hala durmadı ve her dakika bir ömür sürüyor gibi hissettim. Ondan sonra ben şöyle bir şey düşündüm, “Neyse, sancı bitene kadar yanındaki sıradan insanlardan bu sancıyı saklamam gerekir.”

Fakat ertesi gün, yüzüm çok kötü şişti. Tabii ki, bu durum çıkar çıkmaz hemen hatamı buldum. Kocamın bana doktora gitmemi veya ilaç almam gerektiğimi söylemesinden korkuyordum. Bu durumun sadece bir fiziksel gösteriş değil, eski güçlerin benim doğru olmayan düşüncelerimin zaafında faydalandığını anladım.

Bu korkumu çıkartmaya çalıştım ve şişen yüzüm hakkında “bir problem değilmiş” gibi düşündüm. Kendimi mümkün olduğu kadar okumaya zorladım. Ondan sonra, yavaş yavaş okumaya başladım ve kafam da daha konsantre olmaya başladı. Fazla okudukça daha da konsantre oldum. Bir de önceden dekorasyon yapmak için evimizin üst ve alt kat koridorunu ben zımparalayacağımın diye kocama sözü vermiştim. Zımpara makinesinin titreşimi sancımı daha da çoğalttı, fakat onu kabul ettim ve birkaç saat durmadan zımparaladım. Ben hala Üstadın düşünüyordum ve kafamı mümkün olduğu kadar fazla Lunyü’nün cümleleriyle doldurmaya çabaladım.

Dördüncü gün sancı hala fazla ve yüzüm hala şişti, fakat ben devamlı olarak doğru düşüncemi tutuyordum ve bunu bir problem değilmiş gibi doğru düşünce ile düşünüyordum. Bu düşünceden komple ettim, Üstat her şeyi düzeltebilir ve merak edilecek bir şey yoktu. Tam o anda kocam bana doğru bakarak sordu, “İyi misin?” ve biraz durduktan sonra bana bakarak dedi ki “sen biraz yorgun görünüyorsun”. Ben gülmek istedim, çünkü şişen yüzüm ağzı fındık ile dolu bir amerikan sincabının yanağına benziyordu ve bu halimde kocam bana doğru bakıyor ve üstelik benim şişen yanağımı bile fark etmiyordu.

Zhuan Falun'da Üstat şöyle diyor:

“Geçen gün, Buda'nın ışığı her yeri aydınlatır ve bütün anormallikleri düzeltir demiştim. Bu, vücudumuzdan yayılan enerjinin etraftaki bütün anormal durumları düzeltebildiği anlamına gelir. Siz bu gibi şeyler düşünmediğinizde bu alanın etkisi altında eşiniz farkında olmadan sınırlanır. Eğer bunu düşünmezseniz, böyle bir şey hakkında düşünme ihtiyacı hissetmezseniz, muhtemelen eşiniz de bunu düşünemez.”

Birkaç gün sonra, sancı ve şişlik ortadan kayboldu. Bu tecrübemden, yalnızca korkularımı çıkartarak ve güçlü dürüst bir düşünceyle Üstada inanabilirsem, eski güçler beni aşağıya düşürmek için herhangi bir eksiklik bulamayacaklar ve geçilemeyecek bir sınavın da olmayacağını öğrendim.

Üstat Temmuz 2005'te bir öğrencinin yazısı için yazdığı yorumunda diyor ki:

“uygulayıcılar için, korku zihni insan ve tanrı arasındaki farkı ispatlar, uygulayıcı ve sıradan insan arasındaki ayrımdır, bu bir uygulayıcının mecburen karşılaşması gereken şeylerdir ve bir uygulayıcının mecburen bırakması gereken en büyük tutkudur.”

* * *

Here is the article in English language:
http://en.clearharmony.net/articles/a35156-article.html

Facebook Logo LinkedIn Logo Twitter Logo Email Logo Pinterest Logo

Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.