"Marangozların Atası" olarak bilinen Lu Ban'ın asıl soyadı Gongshu, adı ise Ban'dır. M.Ö. 507 yılında doğan Lu Ban'ın ölüm tarihi bilinmiyor.
İlkbahar-Sonbahar döneminin son yıllarında ve Savaşan Devletler döneminde yaşayan Lu Ban, serbest bir köle zanaatçıydı. Lu Ban, ailesinin etkisiyle küçük yaşlarından itibaren makine yapımı, el sanatı ve mimarlığı sevdi. Başlangıçta sıradan bir marangozu olmayı istemeyen Lu Ban, zanaatçılık yaparken, yaşlı ve tecrübeli zanaatçılardan öğrenmeye özen gösterirdi, her çeşit ileri tekniği ve tecrübeyi araştırır ve bunlarda yenilik yapardı. Giderek Lu Ban'ın ismi daha çok yerde duyulmaya başlandı ve bir gün büyük bir sarayın yapımına davet edildi. Sarayın inşası için büyük miktarda ahşap gerekiyormuş. Lu Ban, çıraklarını dağa çıkıp tahta kesmeye göndermiş. Ancak kullandıkları testere iyi değilmiş, sarayın yapımı için gerekli tahta sağlanamamış. Sarayın bitirilmesi için belirlenen tarih yaklaşırken, Lu Ban, dağa bizzat çıkmaya karar vermiş. Dağa tırmanırken tesadüfen bir avuç ot yolan Lu Ban'ın eli kesilmiş. "Küçücük ot niye bu kadar keskin?" diye düşünen Lu Ban, otun bir yaprağını alıp incelemeye başlamış ve yaprağın iki kenarının dişli olduğunu fark etmiş. Lu Ban, ot yaprağını yiyen çekirgeyi ve dişlerini görmüş. Lu Ban, hemen sarayın şantiyesine dönerek, dişli bir bambu parçası yapmış. Bu bambu parçası başlangıçta keskinmiş, ancak birkaç defa kullanıldıktan sonra köreliyormuş. Tekrar deneme yapan Lu Ban, bambu yerine demirin daha dayanıklı olduğunu fark etmiş. Böylece keskin demir testere icat edilmiş.
Terestenin icadıyla ilgili başka bir efsane de var.
Efsaneye göre, eskiden Lu Ban'ın kullandığı testere düzdü ve dişsizdi. Dişsiz testere ile bir şeyi kesmek hem uzun zaman alıyor, hem de kullananı çok yoruyordu.
Bir sabah, Lu Ban dişsiz testere ile tahta kesiyormuş; bir saat geçmesine rağmen, ancak tahtanın birkaç santimini kesebilmiş ve terlemeye başlamış. Lu Ban, terini silip derin bir "oh" çekmiş ve tahtayı kesmeye devam etmiş. Bu arada Lu Ban'ın eşi tarakla saçını tarıyordu. Bahçede tahta kesmekte zorlanan kocasını görünce içi burkuldu ve keyifsizce saçını taramayı sürdürdü. Tarağı dikkatsizce saçında gezdirirken baş derisi çizildi. Canı acıyan kadının aklına birden bir fikir geldi. Kocasının yanına giderek, kocasından o dişsiz testereyi istedi.
Lu Ban'ın eşi mutfağa gidip bıçakla testereyi doğramaya başladı ve testereyi dişli hale getirdi.
Hiç bir şey anlamayan Lu Ban zikzaklı testereyi görünce karısına çok kızdı ve "Testeremi doğrayarak çirkinleştirdin, ne yapmak istiyorsun" diye çıkıştı.
Karısı da "Çirkinliğine bakma, tahtayı onunla kesmeyi dener misin?" dedi.
Lu Ban, dişli testereyle tahtayı kesmeye başladı ve tahtanın kolay kesilmesine şaşırdı. Biraz sonra tahta bir karış daha kesilmişti ve Lu Ban hiç yorulmamıştı. Bundan sonra "marangozların atası" Lu Ban ve çırakları dişli testere kullanmaya başladılar.
Dişli testere tahta kesme işini çok kolaylaştırdı, ancak büyük ağacı bir insan tek başına kestiğinde yine de zorlanıyordu. Lu Ban'ın eşi buna da bir çare buldu ve iki kişinin birlikte kullanabildiği büyükçe bir testere yaptırdı.
Lu Ban için keskin tereste beraberinde, aşılabilen teknik sorunları getirdi, örneğin tahtanın yüzeyinin nasıl dümdüz hale getirileceği. Lu Ban yine birçok deneme yaptıktan sonra rende, ayrıca ayarlı gönye icat etti, "Lu Ban Gönyesi" olarak da bilinen ayarlı gönye günümüzde hala kullanılıyor. Lu Ban, günümüzde marangozlar tarafından hala kullanılan başka aletler de icat etti.
Lu Ban'ın üstün yeteneği vardı. Bir defasında bambu parçalarıyla bir kuş yapmış, bu kuş rüzgârın yardımıyla gökte tam üç gün uçabiliyormuş. Başka bir söylentiye göre, Lu Ban "tahta insan"ın kullandığı bir tahta araba yapmış, bu araba yolda yürüyebiliyormuş ve Han hanedanı dönemine kadar korunabilmiş. Daha sonra bu güzel efsaneden etkilenen çok sayıda yetenekli zanaatkâr, hayallerindeki "tahta dana ve yürüyen tahta at" yapmak için büyük çaba gösterdi.
Lu Ban, M.Ö. 450 civarında Lu Beyliğinden Chu Beyliğine geçip, savaş aletlerinin yapımına yardım etmiş. Lu Ban, sıradan merdiveni dikine durabilen "bulut merdiveni" haline getirmiş, bu tür yüksek merdivenle yüksek kent setlerinden aşılarak, düşmanlara daha kolay şekilde saldırılmış.
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.