Bu cennetteki bir hikâyedir. Bir delikanlı elinde bir saksı çiçeği Yaochi’ya götürüyormuş (Yaochi—Cennet bahçesi). Dikkat etmeden bir çiçeğin yaprağını dokunarak düşürmüş. Bu yaprak hızla aşağı düşmeye başlamış ve insan dünyasına gelmiş. Delikanlı büyük bir pişmanlıkla kendi kendini kınamış. Yaprağı yakalamaya çalışmış. Fakat yaprak hızla düştüğünden gözden kaybolmuş. Böylece cennetteki bu delikanlı da insan dünyasına gelmiş.
Bu uçsuz bucaksız insan dünyasında, altı katlı reenkarnasyon döngüsünde nereden onu bulacaktı? Güneş doğdu ve battı ve milyonlarca yıl hızla geçti. Delikanlı her defa reenkarnasyona girdiğinde hemen bir çiçekçi olmak istemiş. İnsan dünyasında acı çekerken, bahçedeki delikanlının saçları çoktan bembeyaz olmuş. O halde sabahtan akşama kadar çabalamış. Bu hayatında ise farklı bir şey var, yaşlandığında şans eseri Falun Dafa’yı tanıdı. Xiulian uygulayarak hayat yolunda kendi özüne dönmeye çalıştı.
Tekrar 7 Temmuz gelmiş. Yaşlı adam her zamanki gibi yine güzel bir saksı çiçeğini pencerenin kenarına taşınıyormuş. Çiçeğin tatlı kokusunu içine çekerken anında bir tür ses duymuş, o kalp atışının sesiymiş. O kadar belirgin, o kadar aşina bir ses…… o ses kaybettiği çiçeğe aitti. Evet o çiçeğin kalbinin sesiydi. Yaşlı adam hareketsizce dikkatle dinlemiş o anda. Aynı zamanda antik zamandaki o çiçeğin yaprağının düşme olayını hatırlamış. O gün tarih yine 7 Temmuz’muş.
Bu ses insan dili olmamasına rağmen, yaşlı adam hepsini anlamış. Kalp telepatik olarak paylaşmış. Çiçek : siz tamamlandığınızda cennete geri dönerken beni de götürebilecek misiniz……
Sanki herkes bu hikâyesi zaten biliyor gibiydi.
Kaynak: http://zhengjian.org/zj/articles/2005/9/4/33727.html
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.