Han Xin, Jiangsu Eyaletinin Huaiyin şehrinde doğdu ve Han Hanedanlığının başlangıç döneminde ünlü bir strateji uzmanıydı. Han Xin, çok küçükken annesi ve babası ölmüştü ve ailesinin durumu oldukça fakir olmasına rağmen, kitap okumak için çok gayret sarf etmiş ve savaş stratejisini en iyi derecede öğrenmişti. Han Xin, yaşamını sürdürmek için de ara sıra nehir kenarında balık tutmak zorunda kalmış ve bu yüzden çevrede tanıdığı kişiler tarafından hem hor görülmüş hem de soğuk davranılmış.
Bir gün yolda yürürken, genç bir yerel kabadayı herkesin önünde Han Xin’i aşağılamak istemiş. Kabadayı, Han Xin’in yolunu keserek ona, “Uzun boylu olmana ve kılıç taşımayı sevmene rağmen, aslında korkak birisin ve cesaretin sıfır. O kılıcı ne diye taşıyorsun? Birini öldürmeye cesaretin var mı? Eğer varsa kes başımı da görelim” demiş. Kabadayı Han Xin’in kendisini öldürmeye cesaret edemediğini görünce: “Eğer beni öldürmeye cesaretin yoksa, bacaklarımın arasından sürünerek geçmek zorundasın” diye devam etmiş. Han Xin, etrafına toplanan bir sürü kişinin önünde, o kabadayının bacakları arasından sürünerek geçmiş ve ayrılmış. Bu olay, tarih kitabında “Bacakların altındaki utanç” olarak geçer.
Han Xin’in o durumda sadece iki seçeneği vardı: ya kabadayıyı öldürecek ya da kabadayının bacakları arasından sürünerek geçecek. Büyük bir amacı başarma tutkusuyla yaşayan bir kişi karşılaştığı küçük anlaşmazlık veya küçük dargınlıklar karşısında asla körü körüne ani bir harekette bulunmaz. Bu, Han Xin’in son derece dayanıklı ve hoşgörülü bir zihne sahip olduğunu, kendi duygu ve hareketini kontrol edebildiğini göstermektedir.
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.