Üç keşiş bu dünyada, elde etmek, kavuşmak ve varmak arasında hangisinin daha zor olduğunu konuşuyorlardı.
Birinci keşiş şöyle söyledi: “En zor şey-gençliğe, sağlığa ve uzun bir ömre kavuşmaktır. Zengin olabilirsiniz, fakat zenginken ihtiyar ve hastaysanız, o zenginliğin tadını çıkaramayacaksınız.”
İkinci keşiş: “Bu dünyadaki en zor şey -sadık dost bulmaktır. Toplumda yüksek statüye sahip olduğunuz halde bile, eğer yanınızda sizi destekleyecek, sizi düşünecek yakın birisi olmazsa, bu durum güzel kokusu olmayan ve yanında kelebekler uçuşmayan, sadece görüntüsü olan bir çiçeğe benzer.”
Üçüncü keşiş ise: “İyi akrabalar. Onları bulmak en zorudur. Akrabalarınla tartışma ve anlaşmazlıklar içinde olursanız sağlığınız olsa ve etrafın sadık dostlarla dolu olsa da, bunun ne anlamı var ki. Her bir günün cehennem gibi geçer.” dedi.
O sırada yukarıdan Buda, keşişlerin konuşmalarını duydu ve büyük bir toplantı düzenlemeye karar verdi. Güz vaktiydi ve soğuk rüzgâr katılanları aydınlatıyordu. Buda keşişlere şöyle söyledi: “Bu dünyada kavuşması en zor olan şey, sağlık, sadık bir dost, eş veya iyi akrabalar değil. Şimdi şu hikâyeyi bir dinleyin” der.
Denizin dibinde bir kaplumbağa yaşıyor, o uzun bir hayat deneyimine sahip. Onun üzerinde yakınlarda ortası delik bir tahta rüzgârın esintisiyle suyun üzerinde yüzüyor. Kör kaplumbağanın yüz senede bile bir kere suyun üzerine çıkması çok zor, suyun üzerine çıkıp ortası delik bir tahtayı bulması ve onun üzerine çıkıp kıyıya ulaşması söz konusu bile değil. Kör kaplumbağanın o denizin üzerinde yüzen o tahtayla buluşması tahmini binde bir. Yani şunu demek istiyorum, insan olarak bu dünyada doğmak kıyıya ulaşmak isteyen kör bir kaplumbağayı bulmaktan on bin kere daha da zor.
O Buda eline bir avuç toprak aldı ve avucunu açarak şöyle söyledi: “İnsan bedenine sahip olan yaşamlar şu an benim avucumun içindeki toprağa benzer, çok azlar, ama insan bedenine sahip ve layık olmayan yaşamlar o kadar çoklar ki bir avuç toprağın karşısında Tüm Dünya kadarlar. İnsan bedenine sahip olmak -en zor elde edilen şeydir. Siz keşişler söylediklerimi iyi değerlendirin ve onun üzerinde bir düşünün.”
İnsan bedeninizi kaybettiğinizde yeniden insan bedenine sahip olabilme fırsatını yakalamak için belki de on bin sene gerekecek. Bu -sadece Budistlerin eski kutsal yazılarından alıntı değil, hayatın gerçeğidir. Biz hayatımızın kıymetini ve önceden belirlenmiş ilişkilerin kıymetini bilmeliyiz. En zor elde edilen neymiş? İnsan bedeninden başka hiçbir şey! İnsan -tüm yaşamların Kralı’dır ve sadece insanlara xiulian uygulaması sayesinde bir Buda veya bir Tao olabilmelerine izin veriliyor.
Biz bu dünyaya hiçbir şeysiz geldik ve aynı o şekilde de hiçbir şeysiz terk edeceğiz. Şöhret ve maddi varlık hepsi arkada kalacak. Bu insan dünyası labirentinde, şöhretin ve refahın kölesi olmuş, aynı şekilde büyük karma biriktirmiş olarak kalırsak, o zaman en sonunda hak ettiğimiz yere gideceğiz. İyilik karşılığı ödüllendirileceğiz, kötülük karşılığında ise cezalandırılacağız. Mevcut olanın değerini biliniz. Dafa’nın Büyük Yolunu takip etmek ve gerçek doğamıza dönmek -bu hayatın gerçek hedefidir.
Çince metin: http://big5.minghui.org/mh/articles/2005/6/13/103221.html
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.