Beş element felsefesiyle ilgili değişik açıklamalar vardır. Ancak ne tür bir açıklama olursa olsun, beş element felsefesinin ortaya çıkmasından sonra, beş rakamı, Çin kültüründe önemli bir yer tutmaya başladı. Örneğin eski dönemlerde bir imparatorluğun bakanları beş rütbeye ayrılırdı, cenaze töreninde giyilen kıyafetler için "Wu Fu" protokolü uygulanırdı...
"Wu" kelimesi beş, "Fu" kıyafet demektir. Ataerkil toplumda akrabalık aynı soyun dokuz nesliyle sınırlıydı. Birisi ölünce akrabalık ilişkisi olan ve aynı soydan gelen diğer kişiler, akrabalık derecesine göre farklı kıyafetler giyerek cenaze törenine katılırdı. Örneğin oğul ölen babası, baba ölen büyük oğlu, karı ölen kocası, bekâr kız ölen babası için, işlenmemiş keten beziyle yapılan, kenarı dikişsiz Zhanshuai adlı bir kıyafet giyerek, üç yıl yas tutardı. Ming ve Qing hanedanlarından sonra oğul veya bekâr kız, ölen annesi için de aynı çeşit keten kıyafeti giyerek yas tutardı. Wu Fu protokolü Kore Cumhuriyeti, Vietnam ve Japonya'da çok yaygındı.
İnsanlar arası ilişkiler Wu Dian'la ifade edilirdi. Wu Dian felsefesine göre insanlar arası ilişkiler imparator-yöneticiler, baba-oğlu, karı-koca, büyük-küçük ve arkadaşlık dâhil olmak üzere beş çeşide ayrılabilir.
Eskiden Çin'de tören protokollerinin beş çeşidi vardı, buna Wu Li denilirdi. Beş çeşit tören protokolü gök ve yerküre tanrılarına ibadet etme protokolü, yemek protokolü ve düğün gibi insanlar arası ilişkileri düzenleyen protokol, konukları ağırlama protokolü, ordunun talimat ve savaşı başlatma töreni protokolü ve yas tutma protokolünü kapsıyor.
Çinliler ayrıca hububatlara "Wu Gu" yani beş hububat, müziğe "Wu Yin" yani beş ses adı veriyordu, ilacın beş çeşit zehir içerdiği ve insan vücudunda beş iç organın bulunduğunu sanıyordu.
Çin tıbbındaki en önemli klasik tıp kitabı "Huang Di Nei Jing", beş element felsefesine dayanarak, tabiat ve insan hayatının çeşitli konularını özetledi. Kitaba göre, dünyada yeşil, kırmızı, sarı, beyaz ve siyahtan oluşan beş temel renk vardır; insanın akciğer, kalp, dalak, karaciğer ve böbrekten oluşan beş iç organı, ayrıca göz, dil, ağız, burun ve kulaktan oluşan beş deliği bulunur; bağırma, gülme, şarkı söyleme, ağlama ve inlemeden oluşan beş çeşit sesi vardır... Yani dünyamız beş element veya buna paralel olan diğer beş'li sistemlerle ifade edilebilir. Beş element felsefesi, geleneksel Çin tıbbında "insanlık ile doğanın birbirleriyle uyum sağlaması" yaklaşımının temelini oluşturur.
Çin bir tarım ülkesidir. Toprak, tüm yaratıkları beslediği için Çinlilerin en çok önemsediği element konumundaydı ve beş element arasında ilk sırada yer alıyordu. Savaşan Devletler Dönemi'ndeki şaheser Guanzi'de yılın dört mevsiminde Qi’lerin doğması, büyümesi, toplanması ve saklanmasının toprak sayesinde gerçekleştiği yazılıyken, Batı Han hanedanında ünlü düşünür Dong Zhongshu, toprağın sadece yaratıkların büyümesinde önemli bir rol oynamakla kalmayıp, aynı zamanda hoşgörü gibi özellikleriyle Konfüçyüsçülük düşüncesinin özünü temsil ettiğini savundu. Bu nedenle doğanın ve insanlığın çeşitli alanları beş elementle açıklandıktan sonra, toprak grubuna ait nesnelere özen gösterilmeye başladı. Toprak elementine verilen önem Çin kültürüne kapsamlı şekilde yansıtıldı.
1. Yönler arasında "orta", en önemli yön olarak kabul edildi
Ying ve Shang döneminde yön yaklaşımı adım adım oluştu. İlk zamanlarda doğu, güney, batı ve kuzey olmak üzere dört yön vardı, daha sonra Zhong Shang yönü ortaya çıktı. Jiaguwen yazılarına göre, Ying'ler, Shang devletini Zhong Shang olarak adlandırıyordu. Uzmanlar, Ying’lerin civardaki dört taraftan gelen rüzgârın ortadaki Shang devletinin yararına olup olmadığını gözetlediğini savunuyor. Zamanla Zhong Shang sözcüğünden Çin ismi ortaya çıktı. Çin isminin Çincesi Zhong Guo, yani ortadaki ülke demektir. Bu ifade, Çin milletinin atalarının özsaygısını yansıtır.
"Orta" yöne önem verme yaklaşımı ortaya çıktıktan sonra Çin milletinin düşüncesini etkilemeye başladı, İlkbahar ve Sonbahar Dönemi ile Savaşan Devletler Döneminde gelişti. Taoizm'in temsilcisi Laozi, "orta" yönün tüm yaratıkların faaliyet gösterdiği ve hayat Qi’lerinin doğduğu bir yön olduğunu ileri sürdü. Konfüçyüs ise "orta" düşüncesinden hareket ederek, "Zhong Yong" düşüncesini geliştirdi. Konfüçyüs, anlaşmazlıkların çözülmesi için her iki tarafa önem verilerek, orta nokta aranması gerektiğini savundu. Zhong Yong, tarafsız demektir.
2. Beş renk arasında en değerlisi "sarı"dır
Doğada çeşitli renkler vardır. Beş element ortaya çıktıktan sonra en çok beş renkten söz edildi, yani yeşil, kırmızı, sarı, beyaz ve siyah. Beş element felsefesinin etkisiyle sarı, konumu en yüksek renk oldu.
Çinlilerin gözünde renklerin değişik dereceleri vardır: Sarı en saygın renktir, çünkü sarı toprak rengindedir. Sarıyı, kırmızı izler. Çünkü ateşin toprağı doğurduğu ve kırmızının, sarı rengin anası olduğu kabul ediliyordu. Qin ve Han hanedanları döneminde merkezi yönetimin yetkililerinin saraya sabah toplantısına giderken giydikleri kıyafetler değişik renklerle ayrılmıyordu, Qin Shihuang siyahı tercih ediyordu. Sui ve Tang hanedanları döneminden itibaren yetkililerin kıyafetleri için değişik renkler kullanılmaya başladı. Sarı, imparatorluk ailesine özgü renk oldu, sadece imparator, imparatoriçesi ve prensleri sarı renkli kıyafetleri giyebilirdi. Qing hanedanı döneminde bir ayrıcalık yaratıldı, imparator başarılı bir yetkiliye sarı renkli yelek hediye ederdi. Bu sarı yelek, giyenin imparatora yakın birisi olduğunu gösterdiği için, sahibi çok gurur duyardı. Sıradan vatandaşların sarı kullanması ise yasaktı.
Eski Çin'de 3. dereceden yetkililer mor ve kırmızı kıyafetler giyerdi; bunların at arabaları ve evlerinin kapısı kırmızıya veya mora boyanırdı. Bu uygulama, Ming ve Qing hanedanlarına kadar korundu. Bu arada çocukların derslerini iyi çalışıp büyüyünce sarayda kırmızı ve mor renkli elbise giymeye teşvik eden çok sayıda şiir yazıldı. Çin geleneksel kültüründe saygınlığın simgesi olan sarı renk dışında kırmızı, mutluluğun simgesidir. Çin halkı kırmızı sever; düğün, yeni yıl ve açılış töreni gibi etkinliklerde ana renk mutlaka kırmızı olur.
Sui ve Tang hanedanlarından sonraki hanedanlarda 7. dereceden yetkili yeşil, 9. dereceden yetkili ise koyu yeşil elbise giyerdi. Ancak Yuan ve Ming hanedanlarına gelince sosyal konumu yüksek olmayan bazı mesleklere özgü renk oldu. Aktörler, müzisyenler ve fahişeler, koyu yeşil renkli elbiseler giyerdi veya bu renkte başörtüsü kullanırdı. Bugün, bir kadının evlilik dışı ilişki kurması hala "kocasına yeşil şapka takması" olarak nitelenir. Çinlilerin gözünde yeşilin konumu, yüksek değildir. Bugün bir borsada büyük çapta düşüş olunca "bütün cephede yeşil dalgalanıyor" ifadesi kullanır; insan aşırı tedirgin olduğunda "yüzü yeşil oldu" denirdi. Aslında yeşil, Batı ülkelerinde barışın ve doğanın simgesidir. Greenpeace bunun bir örneğidir. Ancak yeşil, Çinlilerin gözünde, resmi etkinlikte kullanılamayan bir renktir.
Beyaz renk de konumu yüksek olmayan bir renkti. Tang hanedanlığı döneminde sıradan vatandaşlar beyaz elbise giyerdi. Yuan ve Ming hanedanlarına gelince beyaz, cenaze töreni rengi oldu. Tabii bugün bu durum değişti. Genç kızlar evlenirken, Batı tarzı düğünü seçip beyaz giyiyor.
Siyah renk küçümseme anlamı taşır. Eski zamanlarda bir suçlunun yüzüne iğneyle delinerek yazı yazılıp, siyah mürekkeple siyahlaştırılırdı. Bu nedenle siyah "namus lekesi" demekti. Bugün biri utandırıcı bir iş yapınca, "kara sürmek" anlamına gelen "Mo He" sözüğü kullanılır. Mafya kelimesi, Çincede "siyah elli parti" anlamındaki "Hei Shou Dang" sözcüğüyle ifade edilir.
Gıdalar ile insan vücudu arasındaki ilişkiler, sarı rengin saygın konumuna uygundur. Beslenme dengeli olmalı, her renkte gıda tüketilmeli, ancak sarı renkli ve tatlı gıdalar, ana yemek olarak tüketilir. Bu nedenle Çinliler, özellikle kuzey Çin'deki insanlar esas olarak sarı renkli gıdaları, örneğin buğday, mısır, patates, yer elması ve fasulye tüketir. İnsan sağlılığının yararına olan ilaçlar da genellikle sarı renkli olur.
3. Hayvanlar arasında en saygın olan sığırdır
Eski çağlarda sığır, koyun ve tavuk gibi hayvanlardan en yüksek konuma sahip olan sığırdır.
Çin tarım ülkesi olduğu için, sığır tarım ekiminde önemli bir üretim gücüydü ve keyfi olarak kesilmezdi. Sadece soylular sığır eti yiyebilirdi. Ayrıca sığırın beslenmesi zaman aldığı ve yetişme süresinin uzun olduğu için, masrafları yüksekti, sığır etinin yenmesi yasaktı. Eskiden ibadet etkinlikleri çok yoğundu, genellikle sığır, koyun ve domuz kurban olarak kullanılırdı. Ancak görkemli törenlerde, örneğin gök tanrısına ibadet töreninde veya imparatorun katıldığı ibadet töreninde sığır kullanılırdı.
5. Beş iç organ arasında en önemlisinin dalak olduğu düşünülürdü.
İnsan vücudundaki kalp, karaciğer, dalak, akciğer ve böbrek, insan vücudunun işlevlerini gerçekleştiren en önemli organlardır. Dalağın beş elementten toprak grubuna ait olduğu için beş organın en önemlisi olduğu ve beş organın Qi ve kan dolaşımının dalağın hareketlerinden kaynaklandığı sanılıyordu. Dalak hastalandığında insanın kolu, bacağı, beş iç organı, yüzündeki göz gibi organlar rahatsızlanır. Her çeşit hastalığa karşı, öncelikle dalağın sağlığı korunmalıdır. Örneğin dış etkenlerin etkisi altında ateş meydana getiren hastalıklara karşı, Huang Di Nei Jin'de hafif ve az yemek tavsiye edilir.
Çin tarihinde beş element felsefesinin Çin kültürünün gelişmesinde oynadığı rol değişik şekillerde değerlendirildi, ancak Çin kültüründeki etkisi reddedilmez. Bu etki bugün hala devam ediyor. Beş element felsefesinin oluşumu ve içeriklerini anlamakla Çin kültürü daha iyi tanınır.
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.