Fotoğraf: Lori Blaja |
Kırmızı nokta, deney yapılan yaprağı göstermekte.
Mavi nokta ise, karşılaştırma amaçlı bir yaprağı göstermektedir
Daha 2000 senesinde oda bitkilerimden bazılarının onlara gösterdiğim ilgiden dolayı kendilerini diğerlerinden farklı gösterdiklerini gözlemledim. Onlar günden güne değil de sanki saatler içinde gözümün önünde hızlı bir şekilde büyüyorlardı. Birçok ilginç şeye şahit olmuştum, ayrıca o seneler psişik dünyaya yoğunlaşmıştım. Bitkiler tarafından bana verilen işaretlerin iletişimden başka bir şey olmadığını daha sonra anladım ve onların benim o zamanlardaki sorularımın cevabı olduğunun farkına vardım. Ancak bunların hepsi belgelenemeden geçmişte kaldı.
Yakın bir zamanda Baxter’ın deneylerini izlerken, evimde bulunan sevdiğim bitkim Sansevieriya’nın iki yaprağının diğer yapraklarından yaklaşık 20 santimetre kadar uzun olduklarını fark ettim. O iki yaprak bana yakın bir mesafedelerdi ve ben bitki ile iletişim kurduğumda işte tam da o iki yaprağa dokunuyordum. Bundan böyle bir deney yapmaya karar verdim. Aynı bitkinin başka bir yaprağını seçtim ve ona diğer yapraklardan daha hızlı büyümesini, hatta mevcut en uzun iki yaprağı bile geçmesini söyledim. Sonra bir süreliğine başka bir şehre gitmem gerekti, iki ay sonra eve döndüğümde… gözlerime inanamadım! O yaprak en uzun olan iki yapraktan 10 santimetre daha uzundu. Duygu fırtınası içindeydim, ama ne faydası var bunun. Nasılsa hiç kimseye hiçbir şeyi ispat edemezdim. Bu sefer başka bir yaprak seçip onda gerçekleşen değişimi fotoğraflamaya böylece deneyimi mi belgelendirmeye karar verdim.
Nispeten kısa olan bir yaprağı seçtim, fotoğrafını çektim ve ona diğer tüm yapraklardan daha hızlı büyümesini söyledim. Ve mucize gerçekleşti, sadece 40 gün sonra aşağıdaki sonuçları elde ettim:
Demek ki, bitki benim isteklerime tepki veriyordu, onunla anlaşabiliyordum… Birçokları için bu tür konular çelişkili olabilir ama ortada bir gerçek var, hatta birçok bilim adamı ve doktorlar tarafından ispat edilebilir bir gerçek. Örneğin aralarında: Cleve Backster, Dieter Volkmann, Jörg Fromm ve diğerleri.
“Biz tarihten beri, konuları ayırt edebilen duyusal fonksiyonları ve olayları analiz edebilen beyni ile insanın yüksek seviyeli bir yaşam olduğuna inandık. Bitkiler olayları nasıl ayırt edebiliyor? Bu aynı zamanda onların duyu organlarına sahip olduğunu göstermiyor mu? Geçmişte bir kişi bitkilerin duyu organlarına sahip olduğunu söyleseydi, düşünen zihinleri olduğunu, hisleri olduğunu ve insanları tanıyabildiklerini söyleseydi, bu kişi batıl inançlı olarak adlandırılırdı. Bunlara ek olarak, bitkiler belirli konularda bugünkü insanlığımızı aşmış gibidir.” (Zhuan Falun’dan)
Şu soruları kendimize sorsak hiç fena olmaz: Neden bitkiler bizi anlayabiliyor ama biz onları anlayamıyoruz? Günümüzde olağanüstü yetenek olarak adlandırılan yeteneklerimiz nereye kayboldu?
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.