“Sırtları nehre dönük Han Xin’in askerlerinin can havliyle savaşmaktan başka seçenekleri yoktu ve sonunda onlar Zhao ordusunu yendiler.” (Resimleyen: Jane Ku / Epoch Times) |
Han Xin (yaklaşık M.Ö. 256-195) ünlü bir askeri stratejist ve Han hanedanlığının (M.Ö.206-M.S.220) kurulmasına büyük katkıda bulunmuş bir generaldi.
Han Xin, M.Ö.205 yılında Wei Devletini fethettikten hemen sonra Zhao Devletini saldırmak için emir aldı. O zaman Han Xin’in elinde sadece 30,000 civarında asker varken, Zhao ordusunda 200,000 asker bulunmaktaydı.
Zhao ordusu çok avantajlı bir konumdaydı ve Zhao Devletine giden önemli bir geçişi bloke etmişti. O geçiş Taihang Dağının batı tarafındaydı ve önünde geniş bir nehir vardı. Üstelik Han Xin, uzun bir yolculuğun ardından askerlerinin çok yorgun olduğunun ve besin tedarik kanallarının da kolayca Zhao askerleri tarafından kesilebileceğinin farkındaydı. Dolayısıyla, o bir plan tasarladı.
Han Xin, ordusunun çoğunluğuna nehirden geçip geçişten 30 mil uzakta bulunan Zhao ordusunun kamplarının karşısına gitmelerini emretti. Ardından bazı askerlerinden hendekler ve siperler hazırlamalarını istedi.
Zhao’nın generali ve askerleri bu taktik hatası yüzünden Han Xin’e güldüler, çünkü onların arkasında nehir olduğundan, eğer saldırılsa bile kaçacaklar bir yol yoktu. Fakat Han Xin’in kararı değişmedi.
O gizlice 2,000 askerden oluşan bir taburun Zhao kamplarına gizlice girmesini ve Zhao askerleri oradan ayrılır ayrılmaz hemen kampların gözle görülür yerlerine Han bayrakları koymalarını emretti.
Gece yarısı Han Xin, askerlerinden sadece aperatifleri yemelerini istedi ve ertesi gün Zhao ordusunu yendikten sonra bir ziyafet vereceğine söz verdi. Herkes onun emrini kabul etmiş olmasına rağmen, komutanlarının bu savaşı kazanabileceğine inanmadılar.
Ertesi sabah Han Xin, ordusuna bayraklar ve davullarla geçişe ilerlemelerini emretti. Zhao ordusunun ana güçleri Han’ın ordusunu takip etmek için kamplarını terk etti.
Han Xin hemen askerlere hazırlanmış konumlarına geri çekilmelerini emretti. Zhao ordusu çok sıkı takip etmekteydi. Han’ın askerlerinin başka seçeneği olmadığından var güçleri ile savaşmaya başladılar ve bunun üzerine Zhao ordusu bayağı korktu.
Yeniden toplamak ve ilerlemek için Zhao’nın generali askerlerine geri çekilmelerini emretti. Fakat Zhao askerleri kamplarına geri döndüğünde, kamplarında Han’ın bayrakları ile dolu buldular.
Onlar arkalarından saldırılacağını zannettiler ve paniğe kapıldılar. O sırada, Han Xin’in ordusu tüm gücüyle savaşa etti ve Zhao ordusu her şeyi bırakıp kaçtı.
Zafer için düzenlenen kutlama ziyafeti sırasında Han Xin’e, askerlere neden sırtları nehre dönük dizilmelerini emrettiği soruldu. Han, “Böyle bir durumda, kişi mutlaka elinden geldiği kadar savaşacak, çünkü onun kaçabilecek bir yer yok. Eğer geri çekilecek bir yer kalırlarsa, onlar bu şekilde savaşamazlardı.” cevabını verdi.
Çince 背水一戰 (bèi shuĭ yī zhàn) deyimi bu hikâyeden gelir ve kelime kelime “sırtını nehre dayayarak savaşmak” anlamına gelmektedir.
Deyim, bir kişinin ya kazanmak ya da ölmek için mücadele etmek zorunda olduğu veya yaşam ya da ölüm için çabalamak zorunda olduğu bir anı tanımlamak için kullanılır.
* * *
Clearharmony'de yayınlanan tüm makaleleri kopyalayabilir ya da çıktı alabilirsiniz, fakat lütfen kaynak belirtiniz.