Polis Gerçeği Öğrendikten Sonra Beni Rahatsız Etmeyi Bıraktı

Shifu dedi ki:

“Fa, tüm canlılara karşı merhametlidir, fakat aynı zamanda da o, kutsal ve asildir. Ve Fa standartlara sahiptir, canlı varlıkların önünde o değiştirilemez ve kırılıp geçilemezdir ve o keyfi olarak tesir edilebilecek bir şey değildir.” (2003 Fener Bayramı Sırasındaki Batı Amerika Fa Konferansında Fa'nın Öğretilmesi’nden)

Dafa uygulayıcıları Fa’yı Shifu olarak kabul etmeliler.

Bir gece (2007 senesinin sonbaharıydı) üç polis evimin kapısını çaldılar ve kızım hemen kapıyı açtı. Onları gerçeği anlatmak için içeri davet ettim. İkisi de kapıda duruyorlardı ama girmediler, üçüncüsü ise girdi.

Zihnim çok sakindi. Ona buyur ettim ve sordum: “Ne için gelmiştiniz?” O da buraya bana Falun Gong uygulaması yapıp yapmadığımı sormak için geldiklerini söyledi. Ben de “Evet” diyerek cevap verdim. Ardından da ona gerçeği anlatmaya başladım. Bilerek yüksek sesle konuşuyordum ki kapıda duran iki poliste duyabilsin.

Şunu söyledim: “Biz Falun Gong uygulayıcıları, başkalarını dövmüyoruz ve incitmiyoruz. Düşüncesizce herhangi bir aşırılık, kumar ya da fuhşa para harcamıyoruz. Biz ‘Doğruluk- Merhamet- Hoşgörü’ prensiplerine göre yaşıyoruz. Bir şeyler yaparken ilk olarak başkalarını düşünüyoruz. Bizim ahlaki standartlarımız çok yüksektir. Uygulayıcı gruplarımız en düzgün insanlardan oluşuyor. Bizim gibi insanlara zarar vermemelisiniz. Eğer bize karşı kötü bir şey yaparsanız suç işlemiş olursunuz ve Cennetin prensiplerine zarar vermiş olursunuz.”

Aynı şekilde şunları da söyledim: “Daha önce benim birkaç hastalığım vardı ve doktorlara ve ilaçlara bir sürü para harcadım ama iyileşemedim. Uygulamaya başlar başlamaz tedavi için bir kuruş bile para harcamadan tamamen iyileştim. Önceden aile içinde aramızda kavgalar çıkardı, şimdiyse birbirimize karşı merhametliyiz. Size bu iyi şeyleri anlatıyorum, çünkü benim vicdanım var.”

Polis şunu söyledi: “Eğer sen uygulamanı insanların önünde değil de, evinde yaparsan seni rahat bırakırız.”

Bende “Senin söylediklerinin benim için hiç anlamı yok. Bu bana kalan bir şey. Şunu dinle, şimdi 100’den fazla ülkede insanlar Falun Gong’u uyguluyor. Bu da tüm dünyanın “Doğruluk- Merhamet- Hoşgörü”ye gerçekten ihtiyacı olduğunu kanıtlıyor. Bir insanın istediği uygulamayı yapmaya hakkı olmalı, bu bir suç değil ki.”

Ben konuşmaya devam ettim: “Sana gerçek bir olayı anlatayım. Ülkemizin güneyinde işinin tümünü Falun Gong uygulayıcılarını takip etmeye yoğunlaştıran bir polis vardı. İsmi Hu Dianchen idi. Bir gün Hu Dianchen karmik cezalandırma ile karşılaştı ve arabası ile giderken yol üzerinde bulunan tek bir ağaca çarparak öldü. Tanrının gözü ve kötü işlerin de cezası var. Bir ihtiyar kadın yolda giderken yerde Falun Dafa’nın materyallerini. Onları topladı ve sepetine koydu. Bunu yaparak o materyallere zarar gelmemesini sağladı, onun sayesinde o materyalleri okuyan birçok insan kurtuldu. Aradan çok zaman geçmeden o kadının tüm hastalıkları ortadan kayboldu. O kutsama elde etti, çünkü gerçekten iyi bir iş yaptı. Siz polisler, iyi iş yapmalısınız ve sokaktaki hırsızları yakalamalısınız. Biz Falun Gong uygulayıcıları –iyi insanlarız. O zaman neden bizi takip etmek istiyorsunuz?”

Polis: “Bizim içimizden de buraya gelmek hiç istemiyoruz. Fakat şeflerimizin emri ile buraya gelmek zorunda kaldık.”

O an şunları da ekledim: “Jiang Zemin’in eşkıya çetesi tamamıyla bozuk ve Cennetin prensiplerini bozmaya çalışıyor. Cennet onları yok edecek. Ve siz de onların çırağı olmamalısınız. Üçünüz de onların yalanlarına kapılmamalısınız. En önemlisi hayatınızın değerini bilmelisiniz. Size bir olay daha anlatacağım. Changchun şehrindeki Parti Sekreteri Liu Yuanjun Falun Gong uygulayıcılarını yorulmak bilmeden takip etti. Sonra bir gün ona kanser teşhisi koydular ve teşhisin koyulmasının üzerinden bir ay bile geçmeden öldü. Benim anlattıklarıma inanmıyorsanız, gidip sorup araştırıp kendiniz öğrenebilirsiniz.”

En sonunda polisler bana şunu söylediler: “Biz gidiyoruz ve bir daha gelmeyeceğiz.”

Onlar giderken “Falun Dafa iyi ve Doğruluk- Merhamet- Hoşgörü iyi. Bunları unutmayın ki iyi bir geleceğiniz olsun.”

Ve gerçekten de onlar bir daha gelmediler.

İngilizce metin: http://en.minghui.org/emh/articles/2009/4/17/106598.html