Deyimler

  • Çin Deyim ve Hikâyeleri: Beş Dou Pirinç İçin Boyun Eğmemek

    Tao Yuanming, Çin’in tanınmış eski edebiyatçılarından biri. 365 yılında doğan Tao Yuanming 405 yılında memleketine yakın olan Hongze ilçesinin başkanı oldu. O yıl daha üst bir makamdan ilçe çalışmalarını incelemek üzere bir yetkili yollandı. Bu yetkili Hongze ilçesine gelir gelmez Tao Yuanmin’den kendisini ziyaret etmesini istedi. Tao Yuanming, yetkisiyle başkalarını küçümseyen insanları hiç sevmezdi, ancak ziyarete gitmek zorundaydı. Tam hareket edecekken, Tao Yuanmin’in sekreteri onu engelleyerek, “Bu yetkiliyi ziyaret ederken davranışlarınıza çok dikkat etmelisiniz. Yoksa bir üst makama hakkınızda kötü şeyler söyleyecek” diye uyardı.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Kırılan Aynanın Yeniden Birleşmesi

    9. yüzyılda Çin’in kuzeyinde güçlü Sui hanedanı, güneyinde ise birkaç küçük devlet bulunuyordu. Başkenti Jiangkang (Nanjing) olan Chen devleti de bunlardan biriydi. Sui hanedanı, güneyindeki bu küçük devletlere göz dikmiş durumdaydı ve her an onları yok etmeye hazırlanıyordu. Xu Deyan, Chen devletinin imparatoru Chen Shubao’nun muhafızıydı ve imparatorun kız kardeşi prenses Lechang’le evliydi. Xu Deyan, Sui’nin Chen’e saldırmasından endişeli biçimde bir gün eşine, “Kargaşa kısa süre sonra patlak verecek. O zaman imparatoru koruyacağım ve biz birbirimizden ayrılacağız. Ancak yaşadığımız sürece bir gün mutlaka yeniden birbirimize kavuşacağız” demiş.
  • Çin Deyimleri ve Hikâyeleri: Ses Çıkmaz... Ama Çıkarsa Da Herkesi Şaşırtır

    Çin’in “Savaşan Devletler” döneminde (M.Ö 9. - 5. yüzyıl arası), kolayca anlaşılacağı üzere sürekli savaş yaşanıyordu. Weiwang, Qi devletinin tahtına yeni çıkmış bir kraldı. Weiwang şehzadeyken çok çalışkan biriydi ve tahta geçtikten sonra ülkesini daha güçlü hale getirmeyi hayal ederdi. Ancak tahta geçtikten sonra Weiwang, sahip olduğu yetkiye, güzel içkiler ve kadınlara bayılmaya başlamış, devlet işlerine pek bakmaz olmuş. İki yıl geçmiş, ülkesi daha da zayıflamış, komşu ülkeler ise Qi’ye saldırmaya hazırlanıyormuş. Danışmanlarından biri olan Chun Yukun, bir gün...
  • Çin Deyimleri ve Hikâyeleri: Dongguo Bey ve Kurt

    “Binbir Gece” kitabındaki “Balıkçı ve Cin” adlı öykü dünyada dilden dile dolaşırken, aslında Çin’de de buna benzer bir öykü var ve çok bilinen bu öyküde Dongguo Bey ve kurt arasında geçen bir olay anlatılır. Çok kitap okumuş Dongguo Bey bir gün çuval dolusu kitaplarını eşeğe yükleyerek iyi bir iş bulabilmek için “Zhongshan” adlı bir yere gitmiş. Beklenmeyen bir anda bir kurt Dongguo Bey’in önüne çıkmış ve yalvarmaya başlamış: “Efendim, peşimde beni okla yaralayan bir avcı var. Lütfen beni çuvala saklayın, daha sonra borcumu öderim.” Kurdun insanlara zarar verebileceğini bilen Dongguo Bey, yaralı kurtu görünce ona acımış ve biraz düşündükten sonra razı olmuş.
  • Çin Deyimleri ve Hikâyeleri: Yılana Ayak Ekleme

    Eski zamanlarda bir aristokrat, atalarını anma töreninden sonra bir kap içki çıkartarak yardım eden kalabalığa teşekkür etmek ister. İçkiyi az bulanlar şöyle bir karar verirler: Bu içki hepimize yetmez, ancak birine verilirse, o kişiyi memnun edebilir. Yılan resmini çizme yarışı yapalım. İçki, resmi ilk bitirene verilsin. Adamlardan biri resmi diğerlerinden önce bitirir ve sol eliyle içki kabını ağızına götürürken sağ eliyle resmine bir şeyler eklemeye başlar ve “Bak, yılana bir kaç ayak eklemek için zamanım bile kaldı!” diye konuşur. Ancak adam yılana ayaklar eklemeye devam ederken, başka biri resmini bitirir ve adamın elinden içki kabını alarak...
  • Çin Deyimleri ve Hikâyeleri: Kaplanın Gücünden Yararlanan Tilki

    Bir gün kaplan acıkmış ve yemek aramaya çıkmış, bir tilkiyi yakalamış. Kaplan tilkiyi afiyetle yemeye hazırlanırken, tilki kaplana, “Beni yemeğe nasıl cesaret edebilirsin. Beni tanrı gönderdi ve bana hayvanların kralı ünvanını da verdi. Beni yersen, tanrının iradesine aykırı davranmış olacaksın” demiş. Bu sözleri duyan kaplan tereddüte düşmüş ve ne yapması gerektiğini kestirememiş. Tilki bu duruma düşen kaplanı görünce hemen şu sözleri de eklemiş:“ Yoksa bana inanmıyor musun? O zaman sen beni takip et, bak bakalım hayvanlar beni görünce kaçmazlar mı?” Kaplan bu sözleri haklı bulmuş ve tilkinin peşinden yürümeye başlamış.