Antik Hikayeler

  • Antik Çin Hikâyeleri: Erdemi Biriktirmek Takdis; Erdemin Kaybolması Talihsizlik Getirir

    Bu defa, o ilahi varlık Chen’e insanın önceden tayin edilen kaderi şüphesiz mevcut ama birinin hayat boyunca takdislere veya talihsizliğe sahip olması tamamen o kişinin kendisine bağlıdır demiş. Örneğin, bir imparator bir bakanı beğendiğinden ona yüksek mevkide bir görev vermiş, fakat bu bakan, imparatora sadakat göstermemiş. Bu durumda, imparator bu bakana verdiği görevi geri çekmez mi? Eğer bazı bakanlar kötü olup, imparatorun beğenisine güvenerek güçlerini tekeline alıp vatadaşlara haksız şeyler yaparlarsa, aynı ceza onlara da verilmez mi?
  • Antik Çin Hikâyeleri: Kişiye Güvenle Davranmak

    Konfüçyüs insanlara şüphenin yerine dürüst, saygı, anlaşma ve güven ile birbirine davranmaları gerektiğini öğretti. İnsanlar ancak bu şekilde birbirleri ile ahenkli olarak geçinebilirler. Antik zamanlarda bir defasında Konfüçyüs ve öğrencileri, mecburiyetten Chen ve Cai ülkelerinin sınırında kalmışlar ve çok kötü kulübelerde yaşamaya başlamışlar. Yanlarında taşıdıkları yemekler de bitmek üzereymiş. Yedi gün boyunca sadece sebze çorbası yemişler ve yanlarında bir tane pirinç bile kalmamış. Herkes ne yapacağını bilememiş. Bir gün, Konfüçyüs’ün öğrencilerinden biri olan Zi Gong, herkesin eşyaları ile bu zor durumdan kurtulmasını istemiş.
  • Antik Çin Hikâyeleri: İhtiyar Ustanın Nasihati

    İhtiyar bir usta çırağı ile beraber dağdan inerken açlıktan yaklaşık ölmek üzere olan yaşlı bir kadına rastlamışlar. İhtiyar usta, cebinden bir parça kuru yemek ve biraz para çıkarıp yaşlı kadına vermiş. Bu çırağın pek hoşuna gitmemiş. İhtiyar usta, çırağın aydınlanmasına çalışmayı istemiş ve demiş ki, “Yaşam, ölüm ve erdem sadece ani düşüncelerimizin arasında kalırlar. Bu yemek ve para, bizim için sadece geçici bir şeydir, fakat onlar kadının hayatını kurtarabilirler.” Çırak, ustasının lafını sanki anlamış gibi saygılı bir şekilde “Öğretilerinizi hatırlayacağım. Bir gün büyük bir tapınak yapabilirsem, tüm fakirlere yardım edeceğim.” diye cevaplamış.
  • Antik Çin Hikâyeleri: “Merhametli Kişi Dağlardan Arif Olan Sudan Hoşlanır”

    Dağlar yüksek ve görkemlidir. Merhametli kişi neden dağlardan hoşlanır? Çünkü dağların bol çalıları, ağaçları, sayısız kuşları ve hayvanları var. Onlar, insanın ihtiyacı olan her şeyi üretirler, kaynakları tükenmez ve her zaman kullanma için müsaittir. Fakat buların karşılığında, dağlar asla insandan hiçbir şey istemezler. Uzaktan ve yakından gelen insanlar ihtiyaç duydukları şeyleri alırlar ve dağlar her zaman kendinde mevcut olanları cömert bir şekilde verir. Dağlar, Yin ve Yang enerjileri ile uyumlu olmak için rüzgârları da harekete geçirebilirler, gök gürültüsü, bulutlar ve yağmur yaratarak cennet ve yeryüzünü birbirine bağlayabilirler.
  • Antik Uygulama Hikâyeleri: Dajiaye ve Miaoxian

    Bir gece, Miaoxian yatakta uyurken, Dajiaye meditasyondan çıkar çıkmaz yatağın yanında zehirli bir yılan görmüş ve yılan tam olarak Miaoxian’in yataktan düşen koluna yaklaşmaya çalışıyormuş. Dajiaye hemen bir kıyafet ile kendi elini sarıp hafifçe Miaoxian’in elini tutup yatağa geri koymuş. Bu dokunma Miaoxian’i uykudan uyandırmış ve biraz kızgın bir şekilde “Ne oldu?” diye sormuş. Dajiaye olayı anlattıktan sonra, Miaoxian rahatlamış ve az önce Dajiaye hakkındaki yanlış düşüncesi için özür dilemiş. İki kişi işte bu şekilde ana babasının ölümüne kadar tam 12 sene geçirmişler. Daha sonra, ikisi de Buda Sakyamuni’nin ilk sıradaki müritleri olmuşlar.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Affetmeyi Bilen Kişi Herkesin Saygısını Kazanır

    Ren Dijian, Çin’in Tang Hanedanlığı döneminde yaşayan bir kişiydi ve Li Jinglue adında bir general için çalıştı. Bir gün, General Li bir ziyafet düzenledi. Ren Dijian, ziyafete geç geldiği için ceza olarak büyük bir kadeh şarap içmek zorunda kaldı. Fakat şarabı dolduran asker yanlışlıkla şarabın yerine ona büyük bir kadeh sirke koydu. Ren Dijian, kadehi dudağına götürdüğünde içindekinin sirke olduğunu fark etti. Ren Dijian, General Li’nin çok sert ve haşin bir kişi olduğunu ve eğer bu hizmet yapan askerin şarabın yerine sirke vererek işlediği hatayı öğrenirse kesin bir şekilde ölüm cezası alabileceğini biliyordu.
  • Antik Çin Hikâyeleri: İyi İnsanlar Cennet Tarafından Korunmaktadır

    Ming Hanedanlığı İmparatoru Jiajing’in saltanatının başlangıcında (1368–1644), Yizhen ilçesine bağlı bir kentte Bay Jin adında bir tefecinin dükkânı varmış. Bir defasında, kentteki yaklaşık tüm zengin aileler soyulmuş, fakat Bay Jin’in tefeci dükkânına dokunulmamış. Kent Başkanı, soyguncuların mutlaka Bay Jin’i tanıdıklarından onun ailesine dokunmadıklarını düşünmüş. Daha sonra, soyguncular tutuklanmış. Kent Başkanı onlara, “Siz neden Bay Jin’in evini soymadınız?” diye sormuş. Soyguncular, “Biz birkaç defa onun yerini soymaya çalıştık, fakat her defa çatının üzerinde bir sürü altın zırhlı gardiyanlar gördük, işte bu yüzden onu soymaya cesaret edemedik.” demiş.
  • Antik Uygulama Hikâyeleri: Üstada Kuşkusuz İnanmak

    Üstat, bu defa onu gördüğünde çok mutluymuş ve kendi cebinden bir kutu çıkarıp çırağına vermiş ve “Kutudaki şeyi ye.” demiş. Çırak kutuyu açmış fakat içinde siyah ve sert bir kaka parçası görmüş. Çırağın gözleri yaşlarla dolmuş ve “hayatımı tehlikeye atarak buraya geldim, sadece bu kakayı yemem için mi beni çağırdın” diye düşünmüş. Çırağı yüzü gözyaşları ile dolu olarak Üstada tekrar baktığında, Üstat “Ye, lütfen.” demiş. Başka çaresi olmayan çırak, mecburen kakayı yavaşça ağzına götürmeye başlamış. Fakat kaka, daha ağzının kenarına gelir gelmez aniden bir Dan¹’a dönüşmüş. Çırak bu Dan’ı yutmuş ve ölümsüz olmuş.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Az Arzularla Saf Bir Zihni Tutmak

    Az arzularla saf bir zihni tutmak, açgözlülük ve takıntılardan uzak duran bir kalbi geliştirmek isteyen kişinin takip ettiği bir prensiptir. Antik bilgelere göre, ancak kendini geliştiren bir kişi ülkesini yönetebilir ve dünyayı sabitleyebilir. Lugong’un kralı, Weihui’nin kralına bir kral olarak eğer kendisini cezbeden şeylere yönelirse krallığına zarar verebileceği hususunda uyardı. Tang Hanedanlığındaki erdemli ve değerli Başbakan Wei Zheng, bir defasında İmparator Tang Taizong’a on yönden kendi kendini değerlendirmesini öğütledi. Sonraki kuşaklar, İmparator Tang Taizong’u anmak için bir anıt kurdular.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Kaplan, Başında Işık Olan İyi İnsanı Yemez

    Kimi iyi ya da kimin insan doğasını tamamen kaybettiğini sıradan insan genelde zor ayır eder, fakat diğer boyutlardaki yüce yaşamlar bunu net bir şekilde görüyorlar ve bu yüzden de önceki kişinin başında ışık olduğunu, sonraki kadında olmadığını biliyorlar. Eski zamanlarda birçok insan dürüst, merhametli, kimse ile rekabet etmez, bencilsiz ve bir şey yaparken daima ilk olarak başkalarını düşünürdü. O zamanlar birçok iyi kalpli insan vardı ve birçok kişi anne ve babasına karşı evlatlık vazifelerini yerine getiriyordu. Onlar, yardımsever, arkadaşça, nazik, söz tutan ve cömert ilkelere göre kendi konuşmalarını ve hareketlerini kontrol ediyorlardı.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Zengzi ve Ana-Baba Olmak

    Bir defasında, Zengzi’nin karısı pazara gidecekken onun küçük oğlu da ağlayarak onunla beraber gitmek istemiş. Kadın çocuğu yatıştırmak için, “Eğer evde kalırsan, dönerken bir domuz kesip sana güzel bir yemek yapacağım.” dedi. Karısı marketten döndüğünde, Zengzi’nin bağlanmış bir domuzu kesmeye hazırladığını gördü. Karısı onu durdurdu ve “Ben onu sadece çocuğu kandırmak için söylemiştim.” dedi. Zengzi ciddi bir sesle, “Çocukları o şekilde kandırmamalısın. Onlar çok küçük olduğundan herhangi bir prensibi bilmiyorlar ve bu yüzden, onlar sadece ana babasından öğretilenlere güvenmekteler ve ana-babasından öğrenirler.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Mantıksızla İnanmanın Tehlikeleri

    Bir yalan üç defa tekrarlanırsa, insanlar onun gerçek olduğunu düşünürler. Hatta bazen yalanlar bin defa tekrarlanırlarsa, onların gerçek olması bile mümkündür. Bu konuda eski Çinliler “Herkes aynı şeyi söylerse altın bile eriyebilir.” demiştir. Şeytani Çin Komünist Parti Falun Gong’a zulmederken bu yolu kullandı. O, her gün durmaksızın Falun Gong’a iftira etti ve nefret propagandasını Çinlilere akıttı. O, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerine göre kendilerini geliştirmeye çalışan Falun Gong uygulayıcılarının tüm yaşamlara zarar getirebilecek şeytanlar olarak tanımlamaya çalıştı. Eski (antik) Çinliler dikkatli konuşmaya ve davranışlara çok önem verdiler.
  • Antik Çin Hikâyeleri: İmparator Huangdi Cennete Yükseldi

    Aşağı yukarı beş bin yıl önce Çin’de, Huangdi adında büyük bir imparator doğdu. O, erdem ile ülkeyi yöneten ve koruyan bir imparatordu. Bir defasında, Chi-You adındaki bir istilacıyı bozguna uğratmıştı. Onun saltanatı boyunca Çin tarihindeki en başarılı dönemlerden birini geçirdi. O, insanlara nasıl çiftçilik yapılacağını ve sığırların nasıl yetiştirileceğini öğretti. Bunun dışında, tekneler, taşıtlar ve takvim gibi önemli icatlar da gerçekleşti. Çin’in her tarafında aritmetik ve müzik kullanılmaya başlandı. Onun son yıllarında, yemek pişirmede kullanılan “Ding” adlı ağır ve üç ayaklı bir çeşit kazan da icat edildi.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Başkentteki Büyük Sınava Giden Yolda

    Başkent Sınavı, bilginler için en önemli şey idi. Fakat Peng Jiao kendi geleceğini bir yana bırakıp bir kişinin hayatını kurtarmak için acilen hana döndü. İyi insan daima iyi şans ile ödüllendirilir. Peng Jiao’nin iyi eylemi boşuna gitmedi. Başkent Sınavı sırasında büyük bir yangın çıktı ve birçok kişi öldü. Bu yüzden, sınav ertelendi ve İmparator tarafından Ağustos ayında tekrar bir sınav düzenleneceği duyuruldu. Para için gözünü hırs bürümediği için Peng Jiao sadece bir kişinin hayatını kurtarmakla kalmadı aynı zamanda bir felaketten de kurtulmuş oldu. Ağustos ayındaki sınavda, Peng Jiao sınava katılan kişilerin arasında en yüksek puanı kazandı.
  • Antik Çin Hikâyeler: Dilencinin Mendili

    Ev sahibi, o mendil ile birinin yüzünü silerse kişinin hemen güzel olacağının farkında varmış. O, hizmetçinin elinden mendili çabucak ve zorla alıp kendi yüzünü silmeye başlamış. Fakat ne kadar silerse silsin onun yüzünde herhangi bir değişiklik olmamış. O, hizmetçiye, “Bu mendili nereden buldun?” diye sormuş. Hizmetçi “Dün su isteyen o dilenci bana verdi.” diye cevaplamış. Ev sahibi dünkü davranışları için çok pişman olmuş ve demiş ki, “Keşki ona su verseydim.” Ondan sonra tüm hizmetçilerine o şehirdeki bütün dilencileri bulup getirmeleri için emir vermiş. O, şehirdeki bütün dilencileri davet etmiş ve onlara birçok yemek ve içecek vermiş.