Antik Hikayeler

  • Antik Çin Hikâyeleri: İpek Yolu

    Tarihi İpek Yolu, eski Çin medeniyetini Batı’ya ulaştıran önemli bir kanal olmakla birlikte, aynı zamanda Çin ve Batı arasındaki ekonomik ve kültürel temaslardaki önemli bir köprüydü. Genel anlamdaki İpek Yolu, Batı Han hanedanı döneminde Zhang Qian tarafından başlatılan, doğuda Chang’an şehrinden başlayan, batıda Roma imparatorluğunda son bulan bir kara ulaşım hattıdır. İki güzergâha bölünen İpek Yolu’nun güney güzergâhı, Dunhuang ve Yangguan geçidinden geçtikten sonra batıya doğru ilerleyerek Kunlun Dağları ve Conglin Dağları’nı aşar, oradan da Da Rouzi, Anxi ve Tiaoshi üzerinden Roma İmparatorluğuna ulaşırdı.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Dunhuang’da Mogao Mağaraları

    Rivayetlere göre Mogao Mağaraları’nın yeri, Le Zun adlı bir Budist keşiş tarafından belirlenmiş. Le Zun, 366 yılında Dunhuang’daki Sanwei Dağı’nın eteğine gelmiş. Vakit akşamüzeriymiş, ancak Le Zun henüz kalacak yer bulamamış. Düşünmeye dalan Le Zun, başını kaldırdığında beklemediği bir manzara görmüş: Karşıdaki Mingsha Dağı, altın ışıklarına bürünen binlerce Buda’yı andıracak şekilde parlıyormuş. Bu manzarayı şaşkınlıkla izleyen Le Zun, kendi kendine “Burası, mucizevî bir yer” demiş. Bunun üzerine Le Zun, dağda mağara açtırmaya başlamış. Tang hanedanına gelindiğinde buradaki mağara sayısı, bini geçmiş.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Çok Fazla Uyuyan Keşiş

    Buda Sakyamuni sık sık öğrencelerine tüm kalpleriyle ve dikkatlice Budizm’in ana prensiplerini okumalarına, tembellik yapmamalarını ve gevşememelerini tembihliyordu. Öğrencilerinin çoğu onun bu öğüdünü takip ediyor, çabayla uygulama yapıyorlardı ve bunun sonucu olarak Semere Statüsüne ulaştılar, zorluklardan ve acılardan kurtuldular. Fakat Buda Sakyamuni’nin öğrencilerinin arasında tembel bir keşiş vardı. Tüm keşişler meditasyon yapmaya gittiklerinde o keşiş sadece yatıyor ve uyuyordu. Diğer keşişler onu bu konuda uyarmaya çalıştılar, fakat o değişmiyordu. Uyku bir takıntıydı ve o keşişin en zayıf noktasıydı.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Keşişin Merhametli Düşüncesi Hem Kendisini Hem Diğer İnsanları Kurtardı

    Tarihi zamanda tapınakta uygulama yapan bir keşiş varmış. O zamanlar antik Çin’de onun yaşadığı yer civarında haydutlar gaddarlık ederlermiş. Bir gün rüyasında Tanrısal bir yaşam görmüş ve o yaşam keşişe şöyle söylemiş: “Yarın sen öleceksin. Chu Er adlı bir hırsız var, beyaz atın üstünde koşturuyor. Geçmiş hayatlarında sen ona borçluydun. Bu sefer artık ondan kaçışın yok.” Keşiş Tanrısal yaşama yalvarmış: “Ama ben bu hayatımda çok sayıda iyi şeyler yaptım, ne olur beni kurtarın.” Tanrısal yaşam şöyle cevap vermiş: “Korkarım bu defa seni kurtaramayacağım...
  • Antik Çin Hikâyeleri: Cheng Wei’nin Karısı

    Han Hanedanında üst düzey yetkililerin sırasında olan Cheng Wei’in karısı uygulama yaparak aydınlanmaya ulaştı. O olağanüstü yeteneklere sahipti ve farklı şeyleri maddeleştirebiliyordu. Zamanla Cheng Wei karısının olağanüstü yeteneklerine alıştı ve artık onları tuhaf bulmuyordu. Bir günü Cheng Wei’in imparatora eşlik etmesi gerekiyordu, fakat onun bu göreve uygun bir kıyafeti yoktu. Ne yapacağını bilmiyordu ve bu yüzden çok endişelendi. Karısı ona şöyle söyledi: “Size sadece bir kıyafet gerekiyor, bunun için neden bu kadar endişeleniyorsunuz?” Karısı olağanüstü yeteneklerini kullanarak ipek kumaşı yarattı, onu eline aldı ve Cheng Wei’ye layık bir kıyafet dikti.
  • Eski Çin Edebiyatı: Çince Yazının Kökü ve Değişimi

    Çince yazısı dünyada en uzun süre, en geniş kesimde ve en çok insan tarafından kullanılan yazı türüdür. Çince yazısının yaratılışı ve kullanımı, Çin medeniyetinin gelişmesini hızlandırdığı gibi, dünya medeniyetinin gelişmesi üzerinde de derin etki yaratmıştır. Çince karakterlerin kökü, çok eskilere uzanıyor. Sarı Irmak’ın kıyısındaki Banpo bölgesinde bundan 6 bin yıl öncesine ait tarihi kalıntılarda, aletle çizilen 50’den fazla işaret tespit edildi. Son derece düzenli ve belirli kurallara bağlı olan bu işaretler, basit yazı türlerinin temel özelliklerine sahiptir. Bilim adamları, bu işaretlerin büyük olasılıkla Çince yazısının ilk şekli olduğu görüşünü ortaya koydular.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Çinlilerin Ad-Soyad Kültürü

    Bir insan, ad ve soyadına doğduktan sonra sahip olur, daha sonra da toplumsal faaliyetlere ad-soyadıyla katılır. Ad ve soyadı, insanları birbirlerinden ayırt eden önemli bir olgudur. Ancak, tarihte Çinlilerin ad ve soyadlarının rolü yalnızca bununla sınırlı değildi. Tarihsel süreçte Çinlilerin ad ve soyadı kültürü, Çin milletinin maddi ve manevi yaşamının önemli bir parçası olarak siyasi, kültürel ve toplumsal faaliyetlerde son derece önemli rol oynamıştı. Arkeolojik çalışmalar, bundan 1 milyon yıl önce bugünkü topraklarında yaşamaya başlayan Çinlilerin ancak bundan 5- 6 bin yıl önceki anaerkil toplumda soyadı kullanmaya başladıklarını gösterdi.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Liang Shanbo ve Zhu Yingtai (Kelebek Âşıklar)

    Eski Çin'in güney kesimindeki Zhejiang eyaletinde yaşayan zengin bir aile vardır. Bu zengin ailenin kızı olan Zhu Yingtai, çok güzel ve zekidir. Zhu Yingtai, öğrenim görmek istemektedir. Fakat eski Çin'de kızlar okula gönderilmez, okula sadece erkekler gidermiş. Zhu Yingtai okula gitmek için harika bir çözüm bulur: Erkekler gibi giyinecek, onlar gibi konuşacak ve onlar gibi davranacaktır. Zhu Yingtai, Hangzhou'daki Wansong Shuyuan adlı okula giderken, yolda Liang Shanbo adında bir erkekle karşılaşır ve arkadaş olur. Aynı okula gideceklerini öğrenince daha çok sevinen iki genç beraber gezer, beraber ders çalışırlar.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Efsanevi Ata Shennongshi

    Bir varmış, bir yokmuş, 5 bin yıl önce, Jiang adlı bir kabilenin Shennongshi adında bir reisi varmış. Kendisi de bir kabile şefi olmasına rağmen Shennongshi sıradan kabile üyeleri gibi yıl boyu arazide çalışırmış. Tarihteki en eski tarım aygıtı olan sabanı icat ederek ve tarımda büyük gelişme sağlayarak katkı yapması nedeniyle ona Shennongshi, yani kutsal çiftçi atası adı verilmiş. Shennongshi’nin yaşadığı dönem, ataerkil komün zamanıymış. O dönemde sömürü, eziyet ve baskı yokmuş. İnsanlar eşitlik, dostluk ve sevgi içinde yaşarlarmış. Çin tarih kitaplarındaki kayıtlara göre, Shennongshi iktidardayken erkekler tarlalarda ekin eker...
  • Antik Çin Hikâyeleri: Herşey Göründüğü Gibi Değildir

    Köyün birinde yaşlı bir adam yaşarmış. Çok fakirmiş ama kralın bile kıskandığı bir ata sahipmiş. Kral bu at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış. “Bu at, benim için sadece bir at değil; bir dost, insan dostunu satar mı?” dermiş. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok! Köylü ihtiyarın başına toplanmış. “Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var ne atın,” demişler. İhtiyar, “Karar vermek için acele etmeyin,” demiş. “Sadece ‘at kayıp’ deyin, çünkü gerçek sadece bu. Ötesi sizin yorumunuz.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Yemek Açlığı Bastırmak İçindir

    Bir kişi aç olduğunda ve karnını doyurması gerektiğinde, pilavın ne kadar kuru olduğunun bir önemi yoktur. Eskiler, “Açlık hissettiğinde, herhangi bir şey mideni dolduracaktır.” der. Aşağıda anlatılan hikâye, bu sözlerdeki anlayışın doğruluğunu destekleyecektir. Liu Nayuan, Ming Hanedanlığı zamanındaki Jiajing Döneminde (1522-1566) halk işlerinden sorumlu vekilmiş. Emekliliğinden sonra memleketine dönmüş. Vekil’in emekliliğinde karar yetkisi bulunan taşralı bir memur, yemek konusunda seçici ve çok zor beğenen biriymiş. Bölgedeki yardımcı memurlar, onun ziyaretini bekledikleri zamanlarda çok tedirgin oluyorlarmış.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Hububatı İlk Yetiştiren Houji

    Çin’in eski uygarlığının ekimle başlamasından dolayı Çin masallarında da tarımla ilgili birçok hikâye görülür. İnsanoğlu ilk çağlarda çeşitli hayvanları avlayarak ve yabani meyveleri toplayarak karnını doyururmuş. Günlerini yemek aramakla geçirmesine rağmen bazen yine de aç kalırmış. Jiangyuan adlı genç kız, bir gün eve dönerken yolda sulak bir yerde kocaman bir ayak izine rastlamış. Jiangyuan merakla kendi ayağını devin ayak iznine koyar koymaz, vücudunun içinde bir şeyler olduğunu hissetmiş. Jiangyuan kısa süre sonra hamile kaldığını öğrenmiş. Zaman çabuk geçmiş ve Jiangyuan bir erkek çocuk doğurmuş.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Başkalarının Kusurları Hakkında Konuşmamak

    Wu He, Song Hanedanlığı Döneminde (960-1276) annesi tarafından katı bir disiplinle yetiştirilmiş tanınmış bir bilgindi. Bir gün annesi, Wu He’yi bir misafirine diğer insanların kusurlarından bahsederken duydu. Misafir gittikten sonra, annesi ona yüz kamçı cezası verdi. Bir yakını annesini sakinleştirmeye çalışarak, “Başkalarının güçlü veya zayıf yönleri hakkında konuşmak bilginler için olağan bir şeydir. Bunda yanlış olan ne var? Onu bu şekilde incitmene gerek yok.” dedi. Annesi iç çekerek, “Duydum ki, eğer bir anne ve baba, kızını gerçekten seviyorsa, ona ne söylediği hakkında çok dikkatli bir bilgin ile evlenmesi konusunda ısrar eder.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Houyi’nin Oklarıyla Güneşi Vurması

    Houyi’nin Xishan Ana’dan mucize ilacı aldığını öğrenen Chang’e, kocasını çok sevmesine rağmen, gök ülkesindeki dertsiz yaşamına olan özlemle Ay Takvimi’nin 8. ayının 15. gününde Houyi’nin evde olmadığı bir anda mucize ilacı içmiş. Biraz sonra vücudunun gittikçe hafiflediğini hisseden Chang’e yavaşça göğe yükselmeye başlamış ve sonunda aya ulaşarak Guanghan Sarayı’na yerleşmiş. Kucağından hiç düşürmediği tavşan da kalan ilacı içtiğinden Chang’e ile birlikte aya gitmiş. Eve dönen Houyi, karısının ilaç içip kendisini bıraktığını, göğe çıktığını öğrenince çok üzülmüş, ancak çok sevdiği karısına zarar vermek istememiş ve Chang’e ile vedalaşmış.
  • Antik Çin Hikâyeleri: Huangdi’nin Chiyou’yu Yenmesi

    Binlerce yıl önce Çin’in Sarı Nehir ve Yantze Nehri havzalarında birçok kabile yaşarmış. Huangdi de Sarı Nehir havzasındaki en tanınmış kabilenin lideri, Yandi de başka bir kabilenin lideriymiş. Huangdi ve Yandi kardeşmişler. Yantze Nehri havzasında yaşayan Jiuli kabilesinin liderinin adı da Chiyou’ymuş. Chiyou’nun 81 kardeşi varmış ve her biri insan başlı ve hayvan vücutluymuş. Bıçak, yay ve ok gibi silahların yapımına yatkın olan Jiuli kabilesi, Chiyou’nun liderliğinde sık sık başka kabilelere saldırmış. Bir defasında Chiyou, Yandi’nin kontrolündeki bölgelere saldırmış. Yandi kabilesiyle birlikle saldırganlara karşılık vermiş, ancak yenilgiye uğramış.